Kimin müjdesi bu?
Erdoğan her ne kadar bu müjdeyi halkın yararınaymış gibi sunsa da bugüne kadar halkın yararına hiçbir şey yapılmadığını müjde haberini beklerken yaşadığımız tedirginlik ve can sıkıntısından biliyoruz.
Görsel: Freepik
Berfin Ezgi TATLI
YTÜ
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan bir müjde açıklayacağını söyledi. Açıklandığı andan itibaren merakla beklenmesinin peşi sıra birçok tedirginliği de beraberinde getirdi. Bugüne kadar yapılan her açıklama ya halkın mevcut haklarına bir saldırı ya da yaşam koşullarını daha da zorlaştıracak bir haber olmaktan öteye geçmediğinden, “müjde açıklayacağım” dendiğinde herkesin “Bu sefer hangi hakkımıza saldıracak acaba?” düşüncesi ortaya çıkması da oldukça normal. Kafalarımızda oluşan “Bu müjde kimin müjdesi olacak?” sorusuyla birlikte açıklanan müjde ise çoğu kişinin tahmin ettiği üzere ve herhangi bir şaşkınlık veya sürpriz yaratmayan bir haber olarak kaldı. Erdoğan Karadeniz’de 320 milyar metre küp doğal gaz rezervi bulunduğunu açıkladı.
Türkiye’nin çıkarttığı, çıkartılabileceği doğal gazdan öte olan tartışma da üretilen bu kaynakların kimlerin zenginliklerini arttıracağı tartışması. Elbette bu doğal gaz da diğer yeraltı ve yerüstü kaynakları gibi bu ülkenin zenginliğidir ancak gerçek sahibi de bu ülkede yaşayan halk olmalıdır. Bugün açısından açıklanan doğal gaz da dahil olmak üzere hangi kaynak halk yararına kullanılıyor ve yaşamını kolaylaştırıyor sorusu cevapsız kalıyor. Bunu en basitinden faturalarımıza bile baktığımızda görebiliyoruz. Türkiye bugün tüm elektrik üretimi “yerli” olarak üretmesine karşın bizler her ay evimize gelen, nasıl ödeyeceğimizi düşündüğümüz sürekli zamlanan faturalarla karşılaşıyoruz. Bizler için kullanılmıyor bu üretim, bugün bu kaynağın sahipleri halk olamıyor, tüm diğer üretim araçlarına sahiplerinin inisiyatifine kalıyor.
Tüm bu zenginliği üreten bizler olmamıza rağmen bundan hiçbir şekilde payını alamayanlar yine bizleriz. Öğrenci evlerinde kışın doğalgazı açmamak için çeşitli yaratıcı yöntemler geliştirmek zorunluluğumuz ortadan kalkmayacak. Yalnızca zenginliklerine zenginlik, kârlarına kâr katma amacı olan tek adam iktidarının vereceği müjde de ancak kapitalistler için kürsülerden verilen bir müjde olabilir.
Erdoğan her ne kadar bu müjdeyi halkın yararınaymış gibi sunsa da bugüne kadar halkın yararına hiçbir şey yapılmadığını müjde haberini beklerken ki tedirginlik ve can sıkıntısından biliyoruz. Kapitalistlerin ve sözcülerinin kendi çıkarlarını her zaman toplumun çıkarlarından üstün konumda tuttuğu ve tutabileceği bir sistemde müjdeler hiçbir zaman bizlerin yararına hizmet edecek, yaşam koşullarını iyileştirecek bir biçimde olmayacak.
PEKİ BİZİM MÜJDEMİZ NE?
Her geçen gün yaşam koşulları daha da zorlaşanların; gençliğin, kadınların, işçilerin-emekçilerin, işsizlerin müjdesi ne olurdu? Liseliler açısından pandemiyle birlikte EBA Tv üzerinden başlatılan derslere ekipman eksiği olup olmadığı sorulmadan kendi imkanlarıyla baş başa bırakılan, özel okullara gidemeyenlerin eğitim alamadığı bir süreç yaşandı. Bugün koşullar ne olursa olsun eğitime kesintisiz katılım koşullarının garanti altına alınması, verilen eğitimin nitelikli bir hale dönüşmesi için imkanların eğitime aktarılması, meslek liselilerin dezenfektan üretimi altında çalışmak zorunda bırakılmaması, öğrencilerin sağlık koşullarının garanti altına alınması, eğitimde eşitsizliğin ortadan kaldırılması ancak liselilerin müjdesi olabilir.
Üniversiteliler açısından online eğitim sürecinde yaşanılan birçok sıkıntıyla birlikte verimli bir eğitim alamadıkları, çoğu öğrencinin yeterli ekipmana sahip olmadığından derslere katılamadığı veya okulunu dondurmak zorunda kaldığı bir süreç geçirdik. Bugün online eğitime katılımının eksiksiz olabilmesi için ekipman eksikliklerinin tamamlanması, uygulamalı derslerin sadece not paylaşmaktan öte gerçekten öğrencilerin öğrenebileceği bir şekilde yapılması, öğrencilerden yurt/fatura ücreti alınmaması, KYK borçlarının silinmesi, KYK burslarına/kredilerine öğrencilerin gerçekten tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde düzenlenmesi, tüm üersitelerin öğrencilerin sağlık koşullarını sağlayacak şekilde barınma/yeme-içme ihtiyaçlarını gidermesi ancak üniversite öğrencilerinin müjdesi olabilir.
Genç kadınlar tacize, şiddete maruz kaldığı, bunu anlatma cesareti gösterdiğinde bürokratik engellere takıldığı, kadınları her türlü şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmak istendiği bir süreç geçirdik. Bugün genç kadınların sokaklarda, kampüslerde istediği her saatte rahatça hareket edebileceği bir güven ortamının oluşturulması, okullarda kadınların herhangi bir tacize maruz kaldıklarında gidebilecekleri Cinsel Tacizi Önleme Kurulları’nın kurulmuş olması, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması bir yana var olan Sözleşmesi’nin uygulanır hale gelmesi, faillerin her ne olursa olsun gereken cezayı almaları genç kadınların müjdesi olabilir.
MÜJDELERİMİZİ YARATALIM
İşçi gençler açısından pandemi koşullarında durmaksızın üretime devam ettiği, iş yerinin kapanmasıyla ücretsiz izne çıkartıldıkları, işten atıldıkları, kısa çalışma ödeneğiyle çok düşük ücretlere çalışmak zorunda kaldığı, günübirlik işlere gidenlerin işe gitme imkanları ortadan kalktığı için yurt parasını, evinin kirasını ödeyemediği, artık 8 saat çalışmanın hayal olarak kaldığı bir süreç geçirdik. İşçi-işsiz gençler açısından pandemi koşullarında zorunlu üretim alanları dışında hiçbir işçinin çalışmak zorunda kalmadığı, çalışmak zorunda kalanların sağlıklarını riske atacak en ufak risklerin ortadan kaldırıldığı, işçilerin fabrikaya zorla kapatıldığı değil tüm ekonomik ve sağlık güvencelerinin sağlanması, maaşlarının aynı biçimde yatmaya devam etmesi, insanca yaşam koşullarının sağlanması ancak müjde olabilir.
Bahsettiğimiz tüm bu müjdeleri bizlere vermelerini bekleyemeyiz. Çünkü hiçbir zaman vermeyecekler. Çünkü tek adamın müjdesi bugün yalnızca kendi sınıfının, burjuvazinin müjdesi olabilir. Bizlere kimsenin “müjde” yaratmasını beklemeden bugün kendi müjdelerimizi yaratma olanaklarını kurmak adına bir adım atmak zorundayız. Bizim müjdemizi ancak mahallemizde, fabrikamızda, iş yerimizde, kampüsümüzde kısaca bulunduğumuz her alanda müjdelerimizi yaratmak adına hareket geçmek, müjdelerimizin gerçekleşebileceği koşulları yaratmak üzere mücadele etmek gerçekleştirebilir.