02 Eylül 2020 02:00

Korkuya takviye kuvvet

Tek adamın kendisine bağlı takviye kuvvetler oluşturması, gücünü dünden daha fazla zora dayayacağının göstergesidir.

Fotoğraf: Koshu Kunii/Unsplash

Paylaş

Mesut BAYLAV

Adana

Korku iklimi, uzun zamandır Türkiye siyasetinde kullanılan kavramlardan biri. Bu “iklim” genellikle hükümetin halk üzerinde baskıyı arttırıp “korku”yu yayması noktasında kullanılıyor. Kuşkusuz bir yanını bu oluştururken bu yanın ortaya çıkmasının önkoşulunu da korkuyu yaymak isteyenin korkan olduğu gerçeği oluşturuyor. Yani iklimin kendisi, korkan ile korkutulmak istenen kitleler arasındaki bağ ile anlaşılır oluyor.

PANDEMİ ARACA DÖNÜŞTÜ

Tek adam rejimi her koşulun kendi fırsatını yaratıp yeni saldırılar ile gücünü baskı ve zor üzerine kurmayı sürdürüyor. İçerisinden geçtiğimiz pandemi süreci bu açıdan en yakın örnek. Emekçilerin var olan haklarına yönelik çok yönlü saldırılar, İstanbul Sözleşmesi’ne ve kadınların taleplerine yönelik saldırılar, baroların bölünmesi vs. dönemin en öne çıkanları arasında. Pandemi sürecini iktidar aynı zamanda toplumsal muhalefeti sokağa çıkarmamaya yönelik bir zıplama tahtası olarak da kullanıyor. “Evde kal” çağrılarından gidişattan rahatsız geniş kesimlere de bir mesaj düşüyor olsa gerek. Bakınca, illerde gerçekleştirilmek istenen eylem ve etkinlikler pandemi bahanesiyle çok rahat yasaklanabiliyor.

HAKLARA SALDIRI YOĞUNLAŞACAK

20.08.2020 tarihinde İstanbul’da Emniyet’e bağlı taşra teşkilatı Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, Resmi Gazete’de yayınlandı. Türkiye siyasetinin değişim hızı arasında kendine çok da yer bulamayan bu karara bir göz atalım.

Uygulama ilk olarak 2018’de Ankara’da kurulmuş ve hayata geçirilmişti. Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı açıklamada “Her iki ilimizde bulunan Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüklerimiz; Türkiye genelinde gerçekleşen toplumsal etkinlik ve olaylarda vatandaşlarımızın Anayasamız ile garanti altına alınan haklarının daha etkin kullanılmasının sağlanması amacıyla...” diyerek yapılan “takviyenin” halkın anayasada yer alan ancak pratiğe dökme girişimlerinde ilk elden iktidarın kolluk gücü tarafından saldırıya uğradığı haklarının daha “etkin” kullanılması amacıyla kurulduğunu ifade ediyor. Pek eğip bükmeye gerek yok, EGM’nin söylediklerini gerçekle karşılaştırıp bir sonuca varmak mümkün. Daha etkin kullanılması demek; aslında kullanılmamasının daha da etkinleştirilmesi, var olan saldırıların daha da yoğunlaşacağı anlamına gelmesi demek.

MÜJDELER

Rejim, her sokağın silahlı bekçiliğine soyunma, oluşabilecek her hareketin önüne geçmeye çalışma hamlelerini ilk elden kendisine bağlı silahlı kuvvetler oluşturma ve bunu en aleni biçimde yapma noktasına getirmiş durumda. “Müjdeler olsun” derler. Müjde, yaşamın bir noktasında olumlu bir değişimin gelişini ifade edebilir ve müjdenin gelişi onu verenin “ne”liğinden, “kim”liğinden ötede de değildir. Bir yanda Karadeniz’de doğalgaz keşfini müjdelerken öte yanda takviye kolluk gücü yaratarak başka bir açıdan başka bir gelişmeyi müjdeliyor. Doğalgaz müjdesi ile bir bulanıklık etrafından rızayı örgütlemeye çalışırken öte yandan kendine bağlı yeni kolluk güçleri ile zoru yeniden ve daha güçlü örgütlemeye çalışıyor. İktidarın tek adam rejimini inşa sürecindeki politikalarına baktığımızda ikna azaldıkça bastırıp etkisizleştirme, yok etmeye yönelik politikalarının arttığını görüyoruz.

Tek adamın kendisine bağlı takviye kuvvetler oluşturması, gücünü dünden daha fazla zora dayayacağının göstergesidir. Evet iktidar bugün takviye bir güce eskisinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Halktan aldığı desteğin azalıyor olması “takviyeyi” silahlı güçlerde, korkuyu yaymakta ve herhangi bir toplumsal hareketi bastırmaya hazırlık yapmakta buluyor. Korkunun ecele faydası vardır elbet; ipin ucunu uzatabildiğin yere kadar.

ÖNCEKİ HABER

Kimin müjdesi bu?

SONRAKİ HABER

Gazeteciler ağustos ayında da baskılar, gözaltılar ve davalardan nefes alamadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa