02 Eylül 2020 00:42

Her fabrika bir Dardanel

"Bütün bu sözler sendikasız bir fabrikada çalışan işçilerle yaptığımız toplantıda, işçilerin kendi ağzından söyledikleri sözler. Dardanel’deki çalışma koşullarını aramaya gerek yok, her yer Dardanel."

Görsel: 'Balık Uzmanı' adlı YouTube kanalında yayımlanan 'Dardanel Çanakkale Fabrika' adlı videodan alınmıştır

Paylaş

Seyit ASLAN
DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı

X fabrikası... Fabrikanın ismini özellikle yazmıyorum. Çünkü toplantıya katılan işçiler fabrika ve kendi isimlerinin yazılmasını istemiyorlar. Fabrika ismi yazıldığında patronlar adeta hafiye yöntemleriyle bilgileri kimin verdiğini araştırıp işten atıyor.

İşçilerde işten atılma kaygısı ve korku bir arada... İşçiler konuşmaya başladıkça, her yerin bir Dardanel olduğu gerçeğini bir kez daha görüyoruz. Düşük ücret, düşük zamlar, işçiler üzerinde baskılar hiç bitmiyor. 13-14 saat çalışma... Bu kadar uzun çalışmanın karşılığı ise alınamıyor.

“FABRİKA HAPİSHANE BİZLER MAHKUMUZ”

13-14 saat çalıştırmaya karşılık yemek molaları 30 dakika. İşyerinde angarya da cabası. “Bir makinede iş bitse nefes almadan başka iş veriyorlar. Azarlanıyoruz, bağırıyorlar, çağırıyorlar. İnsan yerine konmuyoruz. Yıllık izinleri işverenler işlerine göre ayarlıyorlar. Resmi tatillerde çalışıyoruz, bayram yok seyran yok, cenazelerimize bile gidemiyoruz. Hamile kalan bir kadın işçiye ‘Senin çalışmaya niyetin yok’ diyerek azarladıklarına şahit olduk” diyor işçiler: “Azcık sesimiz çıksa fabrika içinde en ağır bölümlere sürgün ediliyoruz. Hakkımızda tutanaklar tutuluyor, ihtarlar alıyoruz. Fabrika doktoru tam bir gestapo. İşçiler viziteye çıktığında, hastalandıklarında azar işitiyorlar. Ağır hastalara bile ayakta tedavi ve ilaç yazarak işe başlamasını istiyor. Hastaneye gitmek isterseniz azar işitiyorsunuz. Pandemi öncesi yemekler çok iyi değildi, şimdi daha berbat hale geldi. İşin yoğunluğuna göre işe erken çağrıldığımız oluyor. Anlayacağınız fabrika bizim için tam bir hapishane, biz de kelepçelenmiş mahkumlar gibiyiz. Ellerinde olsa nefes almamıza bile engel olacaklar. Dayanamayanlar tazminatlarını almadan gitmek zorunda kalıyorlar.”

PANDEMİ FIRSAT, İŞSİZLİK TEHDİT

Bütün bu sözler sendikasız bir fabrikada çalışan işçilerle yaptığımız toplantıda, işçilerin kendi ağzından söyledikleri sözler. Dardanel’deki çalışma koşullarını aramaya gerek yok, her yer Dardanel. Pandemi süreci hem iktidar tarafından, hem sermaye tarafından fırsata döndürülmüş durumda. Kapıda milyonlarca işsiz, dayatılan ücretsiz izin uygulaması, kısa çalışma ödeneği işçiler için en büyük tehdit. Zaten yetersiz olan gelirlerini kaybetmek istemiyorlar. Sendikalaşmak ise sırat köprüsü gibi. Sendikalaşma sürecinde işten atılma kaygısı, yanındaki arkadaşına duyulan güvensizlik ile birleşince hepten bir umutsuzluk kaplıyor içlerini. Ama az çok bu iktidardan umutlarını kesenler ise daha bir kararlı ve yaşadıkları koşulları değiştirmek için arayışa giriyorlar.

Daha önce yaşadıkları sendikal deneyim sonrası sendikalara güvensizler. Haksız da sayılmazlar. Bürokratik ve sarı sendikal anlayışın eline düşünce tecrübe ne yazık ki acı oluyor. Ama tüm olumsuzluklara rağmen yine de örgütlenmek gerektiğine inanıyorlar.

ÖRGÜTLENME EĞİLİMİ VAR ANCAK...

Başta da belirttiğimiz gibi işçilerin ve fabrikanın ismini işçilerin yazılmasını istemedikleri için yazamıyoruz. Bu bir bakıma, ülkede işçi sınıfı açısından demokrasinin de ne kadar olup olmadığının göstergesi. Sadece örgütsüz işyerleri açısından değil, sendikalı işyerlerinde de durum farklı değil. Çünkü eğer isimlerini ya da fabrikalarını yazarlarsa işten atılacaklarına dair kaygı duyuyorlar, haksız da değiller.

Pandemi süreci işçiler üzerinde çok yoğun bir baskı ortamı oluşturmuş durumda. 18 yıllık iktidardan ise beklentiler azalıyor. Gelişmeler örgütlenmeye doğru bir eğilim olduğunu gösteriyor. Ancak bu örgütlenme işçilerin kendiliğinden sendikaların kapılarını aşındıracak bir noktada değil. Daha çok sendikaların fabrika önlerine, sanayi sitelerine, işçi mahallelerine, kahvelerine giderek olumlu yöne evriltecekleri bir süreç. Pandeminin ikinci dalgası hızlanıyor, işyerlerinde daha ağır koşullar yaşanacağı su götürmez bir gerçek. Pandemi koşullarında işçilere güven verecek, aydınlatacak ve örgütleyecek bir çalışma işyerlerindeki bu korku duvarını yıkabilir. İşçilerin yeniden güvenecekleri merkezler inşa edilebilir. Bu yönde atılacak adımlar mutlaka karşılığını bulacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'de son 24 saatte 47 kişi Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi (1 Eylül 2020)

SONRAKİ HABER

Türkiye'nin dört bir yanında 2020 1 Eylül Dünya Barış Günü eylemleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa