02 Eylül 2020 02:00

Kitlesi sokak olan müzisyenler

İnsanların da artık neden daha az para attığının da farkında olduklarını söylüyorlar: “İnsanlar da aç çünkü. Bariz belli oluyor. Artık simit ayran bile alamıyor insanlar.”

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Kaan BİÇİCİ

Mete Kağan YILDIRIM

İstanbul

 

Pandemiyle birlikte daha da derinleşen ekonomik krizle beraber çalışan genç nüfus da artmaya başlamış durumda. Çeşitli sektörlerde çalışan gençler olduğu gibi Avcılar Marmara Caddesi’nde yürürken karşılaşıp sohbet ettiğimiz iki sokak müzisyeni arkadaşımız gibi gençler de sosyal medyada, metrolarda, caddelerde müzik yaparak okul masraflarını, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmaya çalışıyorlar. Biz de biri özel bir üniversitede Anestezi bölümünde eğitimine devam eden biri de özel bir üniversitede Adalet bölümüne başlayacak arkadaşlara sokak müzisyenlerinin ve gençliğin durumunu konuştuk.

“BİR GELECEĞİN OLMAZ” DEDİLER

Sohbetin başında aynı mahallede büyüdüklerini, aynı okulda okuduklarını öğreniyoruz. Birisi anlatmaya başlıyor; daha çocukken gitar çalmaya ilgi duymaya başlamış, okulda katıldığı bir programda fark etmiş bu ilgisini. Bir gün çöpün kenarında kırık bir sarı gitar bulmuş ve izlediği videolarla, uğraşlarla öğrenmiş bir süre sonra çalmayı da. Sonradan beste de yapmaya başlamış. Destekleyenler oldu mu, okulda destek olanlar oldu mu? diye sorduğumuzda ise şöyle diyor “Sokakta düşe kalka büyüdüm. Ben müzisyen olacağım dedim mesela sonra dönüp dediler ki ‘ileride para kazanamazsın, aile kuramazsın, bir geleceğin olmaz.’ Öyle dediler diye ikinci plana attığım şeyi yaptım, sağlık meslek lisesine gittim.”

Okulda yaptıklarının da sadece flüt çalmak ve melodika çalmak olduğunu söylerken diğer arkadaşımız kendilerinin onları bile yapmadığını belirtiyor. Sohbete sonradan katılan liseden yeni mezun olmuş Baran isimli arkadaşımız da gençliğin büyük çoğunluğunun bu sıkıntıyı yaşadığını ekliyor: “Birisinin müziğe ilgisi vardır hayatını buna adamak ister ama artık gençler yaptığı işte ne yapacağını değil de ne kadar kazanacağını düşünür hale gelmiş durumda. Ailem bunu karşılayabilir mi gibi kaygılar da duyuyorlar.”

SİMİT AYRAN BİLE ALAMIYOR İNSANLAR

Bugünün hasılatını aralarında pay ederken pandemi öncesi-sonrası durumun kendileri açısından ne olduğunu, kazandıklarıyla hangi ihtiyaçlarını karşıladıklarını soruyoruz. Okul masraflarım için, giyimim için, yemeğim için gibi cevapları duyarken en son ortak bir şeyi daha duyuyoruz: “Yetmiyor artık, her şeyden kısmak zorunda kalıyoruz.”

Bazı zamanlar sırf tok tutması için iki-üç şişe su alıp içtiğini söylerken insanların da artık neden daha az para attığının da farkında olduklarını söylüyorlar: “İnsanlar da aç çünkü. Bariz belli oluyor. Artık simit ayran bile alamıyor insanlar.”

Gençlerin eskisi gibi para atmadıklarını da söylüyorlar. “Gençler mesela uzun zamandır para da atmıyor. Sevgilisiyle geçerken atıyor bazen. Bizi şu an ayakta tutan kişiler yaşlılar. Onlar atıyor, halimizden anlıyor. Bizim huzurevine gidip çaldığımız da oldu para vermek istediler mesela o zaman da biz almadık.”

Bu işi severek yaptıklarını hem yaparken gördüğümüzden hem de konuşmalarından anlıyoruz. Gelecekte mezun olduktan sonra bile bu işi yaparak geçimlerini sağlayabileceklerini düşünüp düşünmediklerini sorduğumuzda ise farklı cevaplar veriyorlar. Adalet okuyacak arkadaşımız eskiden olsa evet diyeceğini şimdi ise düşünmediğini söylerken, Anestezi okuyan arkadaşımız da memur olursa eğer devam edeceğini söylüyor: “Okulu bitireyim, güzel bir iş bulayım devlet de olmasını isterim çünkü özel yerler iliğini kemiğini sömürüyorlar, her şeyi sana yaptırmaya çalışıyorlar. Gündüz işimi yaparım akşam da müziğimi yaparım kafam da rahat olur.”

AMFİ AÇTIRMIYOR ZABITALAR

Başka ne gibi sorunlarla karşılaştıklarını soruyoruz. Zabıtaların amfi açmalarına izin vermediklerini öğreniyoruz. “Biz de insanız bizim de sesimiz var saatlerce burada müzik yapınca sesimiz kısılıyor.” Ses kısıklığına ne iyi geldiğini sorduğumuzda ise gazlı içeceklerden ve sigaradan uzak durmanın önemli olduğunu söylerlerken pastilin de çok iyi geldiğini de ekliyorlar. Ancak pastillerin de pahalı olmasından da kendileri de pek sık kullanamıyorlarmış zaten. Zabıtaların yakın zamanda peçete satan çocukları da kovaladıklarından bahsediyorlar. “Zabıtalar geçenlerde peçete satan çocukları da kovaladılar. Sonra sorduk çocukların defter alacak parası yokmuş, onun için peçete satıyorlarmış.”

BİZE “DİLENCİ” DİYENLER DE OLDU

Gençlerin de bazen gelip kendilerine şarkılar da eşlik ettiklerini, istek parça istediklerini anlatıyorlar. Bazı gençlerin de kendilerine ne kadar kazandıklarını sorduğunu söylerken “Muhtemelen kendileri de yapacaktır” diye de ekliyorlar. Başkalarından nasıl tepkiler aldıklarını sorduğumuzda ise pek de iç açıcı şeyler olmadığını öğreniyoruz. “Bize dilenci diyenler de oldu. Dilenciden farklı da görünmüyoruz galiba insanlara. Hiçbir emek vermediğimizi mi düşünüyorlar acaba? Saatlerce burada çalıyoruz, sesimiz kısılıyor böyle söylemeleri hoş değil.”

SOKAK MÜZİSYENLERİ ARASINDA DAYANIŞMA OLMALI

Caddede başka müzik yapan arkadaşların da olduğunu söylüyoruz. Çoğunu tanıdıklarını söylüyorlar. Ancak bir konudan özellikle yakınıyorlar. “Mesela burada gelip saatlerce müzik yapmam. Gelip benden rica ederse, ihtiyacı varsa ihtiyacım varsa da ilk onu düşünürüm. Sokak müzisyenleri arasında dayanışma olmalı. Diyelim iki kişi yan yana açtılar insanlar da direkt şöyle düşünmeye başlıyor: ‘İşte kendi aralarında rekabete girmişler.’ Böyle olmamalı işte. İhtiyacı olan arkadaşlar varsa yardım da ederiz, beraber de çalarız. Beraber çıktığımızda da birimizin borcu varsa zaman zaman birbirimize bıraktığımız da olur kazancı. Sokak müzisyenleri açısından da rekabet değil dayanışma olmalı.”

BU ÜLKENİN 5 SENE SONRASINI GÖREMİYORUM

Ekonomik gidişata dair ne düşündüklerini, neyi çözüm olarak gördüklerini sorduğumuzda ise geleceğe dair umutlarının pek de olmadığını işitiyoruz. “Bugün ekonomi bakanı bile değişik açıklamalar yapıyorsa biz ne diyelim ki. Hak etmeyen insanlar hak etmediği konumdalar.”

Üniversiteye yeni başlayacak Baran da aynı durumdan bahsederken geleceğe dair de pek de umudunun olmadığını şu cümlesiyle anlıyoruz: “Ben bu ülkenin 5 sene sonrasını göremiyorum.”

ÖNCEKİ HABER

Felsefe eğitimini ve dünyayı değiştirmek

SONRAKİ HABER

Pandemi sürecinde işten atılan işçi: Ne tazminat ne işsizlik ödeneği alabildim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa