04 Eylül 2020 00:40

Yoksulluktan ve çatışmadan dolayı geldiler: TOKİ toplama kampına welcome

Diyarbakır Kayapınar ilçesinde TOKİ’nin yaptığı sosyal konutlarda evlerinden olan aileler pandemi döneminde 1+1’lerde 5 ile 10 kişi bir arada yaşıyor.

Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
İnanç YILDIZ 
Diyarbakır

Yer; Kayapınar ilçesine bağlı Talaytepe’de TOKİ’nin yaptığı sosyal konutlar. Genelde her yerde olduğu gibi burada da yoksul aileler kurayla ev sahibi olmak için başvurularını yapıyor, artık ne çıkarsa bahtlarına.

Burada durum biraz daha farklı. Sur ve Bağlar’dan ekonomik nedenlerin yanı sıra çatışmalı süreç ve sokağa çıkma yasaklarından sonra evlerinden olan ailelerin gelmek zorunda kaldıkları bir yer. Dışarıdan nezih bir yer gibi kulağa hoş gelse de Kayapınar ilçesi aklımızda lüks olarak kalmış olsa da durum burada yaşayanlar için hiç de öyle değil. Şehrin dış noktasına yapılmış bu konutlara gidebilmek için arabanız olması gerek aksi taktirde tek ulaşım olan belediye otobüsü ile gitmek işkence adeta. Otobüsü beklemek bir yana şehir merkezine gelmeniz ve tekrar evinize gitmeniz saatleri buluyor. Bir kere gidip geldiğimiz bu konutlardan sonra bizim de kendimize gelmemiz zor oldu. 

Henüz binaların arasında birkaç adım atmışken, bir binanın duvarına yazılmış; “TOKİ toplama kampına welcome to” yazısıyla karşılaşıyoruz. Bu bile aslında buradaki durumu özetliyor fazlasıyla. Diyarbakır’ın kalabalık aile yapısı düşünülerek, son yıllarda yapımı epey artan 4+1, 5+1 geniş evlerin aksine bu konutların 1+1’leri 40 metrekare, 2+1’leri 65 metrekare planlanmış. Balkonları yok, çamaşırlarını dışarıda ya da bina içine asıyorlar burada yaşayanlar. Ve en kötüsü de bu pandemi döneminde 1+1’lerde 5 ile 10 kişi arasında ailelerin yaşadığını öğreniyoruz. 4 katlı yapılan bu binaların etrafında ise yüksek katlı lüks siteler yükseliyor, buradaki yoksulluğu örtmeye çalışırcasına…

"BURADA YAŞADIĞIMIZ HAYAT DEĞİL"

Bir süre dolaştıktan sonra yol kenarında derme çatma bir manav tezgahı görüyoruz. Önünde ise 2 kadın duruyor. Selam verdikten sonra sohbet etmek istediğimizi söylüyoruz. 

Tezgahın sahibi Aysel (33) 5 çocuk annesi, daha önceleri Ben û Sen Mahallesi’nde yaşıyorlarmış, ardından Bağlar ilçesine... Bağlar’da 9 kişinin yaşamını yitirdiği patlamada kiracısı olduğu ev hasar görmüş. Sonra burada kendilerine 1+1 ev çıkmış. Eşi inşaatlarda çalışıyor ama uzun süre işsiz kalmış. Şimdi tekrar inşaatta çalışmaya başlamış. Fakat iş olmadığı için 1 gün çalışıp 2 gün çalışmıyormuş. Aysel, böyle geçinemeyeceklerini anlayınca derme çatma bir tezgah kurup sebze-meyve satmaya karar vermiş. 1 yaşında bebeği var üstelik. Ama evini geçindirmek için gün boyu tezgahta kalmak zorunda... Burada kalan insanların çoğunun yoksullukla pençeleştiğini dile getiren Aysel, “Bu evlerde 8-10 kişi kalan var. Bir komşumuz var. 8 çocuğuyla bir odada kalıyor. Benim de 5 çocuğum var. Burada ev taksitine 100 TL ödüyoruz, bina aidatı 60 TL, çevre temizliği için 200 TL istiyorlar ama veremiyorum. 760 TL aidatım birikmiş durumda. Aidat için bina yönetimi ‘Vermezsen tutanak tutacağız. Mahkemeye vereceğiz’ dedi. Yok ki vereyim. 1000 TL evimin taksiti birikmiş. Burada yaşayanların hepsi benimle aynı durumda. Bir evim var onu da alın ne deyim? Burada yaşadığımız hayat değil” diyor.

"HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Zor maddi koşullardan dolayı sosyal konutlardan Bağlar’a gittiklerini ancak orada kiralarını ödeyemeyeceğince 4 ay sonra tekrar buraya geldiklerini dile getiren Aysel, “Çocuklarım küçük çalışamıyorlar. Ağabeyim nakliye işinde olduğundan sebze almasını istedim. Daha önce eşyalarımı bodruma koyup, sabah çıkarıyordum. Bina yönetimi yasaklayınca gidip tahta alıp getirdik, tezgah yaptık eşimle. Tezgahta bir şeyler satarak hayata tutunmaya çalışıyoruz. En azından ekmeğimizi çıkarıyorum” diyor. 

"MİSAFİR GELDİĞİNDE BODRUMA KANEPE ATIYORUZ"

Etrafta dolaşırken sitelerin bir kısmının kapıcılığını yapan Bayram ile karşılaşıyoruz. Bayram, buradaki ailelerin yoksulluğunun kendisini de fazlasıyla etkilediğine dikkat çekiyor. Bayram, “Buradaki insanlar yoksul, burada iş yok, ulaşım yok doğru düzgün. Aileler 60 TL’lik aidatı ödeyemiyor. Ben de o aidatı alamayınca, maaşımı alamıyorum tam olarak. Birçoğunun aidatı birikmiş, yok yani onlardan nasıl alayım? Zor durumda buradaki herkese yardım edilmesi lazım” diyor.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra bizi 7 nüfuslu bir aile olan Kevser Çelik’in evine götürüyor. Çelik’in eşi iş bulamıyor. Günübirlik iş yapmak için Bağlar Dörtyol’da hamalların iş beklediği durakta bekliyor. O da haftada ya bir ya iki defa işe gidebiliyor, bazen daha uzun zaman iş yapmadığı da oluyor. Buraya gelmelerinin nedeni şehir merkezinde geçinemediklerinden… Kura çekimi sonrasında kendilerine kurada çıkan 1+1 daireyi kira öder gibi almak ilkin cazip gelmiş olsa da daha sonraları, hayatın daha zor olduğunu fark ediyorlar. Fakat bir yere gidecek durumları da yok. Çelik, ev küçük olduğu için sığmadıklarını ve maddi durumlarının el vermediği için başka bir yere taşınma şanslarının da olmadığını söylüyor. Çelik, “Sığmıyoruz. Nereye gideceğiz, yokluktur. Kira zordur, buraya geldik. Ne yapalım burada da idare edilmiyor zordur. 7 kişiyiz. Banyo tuvalet bir, biri girse, diğeri onu bekliyor. Erkek-kız iç içe yatıyorlar. Bazen misafirlerimiz geldiğinde bodruma ufak bir kanepe atıyoruz” diyor. 

"EVİMİN TAKSİTİNİ ÖDEYEMEZSEM İCRALIK OLACAĞIM"

Bir oğlunun güvenlik görevlisi olarak yaklaşık bir yıl önce işe başladığını fakat bu durumun da yaşamlarında çok fazla bir şey değiştirmediğini belirten Çelik, “Eşim yaşlı, düzenli çalışamıyor. İş olsa yapıyor; olmasa evde. Benim elektrik faturam 250 lira geldi. 100 lira indirim olduğu için ödedik, ne yapalım? Yemiyoruz, elektrik faturasını ödüyoruz. Kışın da elektrik sobası kullanıyorum, 500 lira faturam geliyor. Bu eve de her ay 160 TL ödüyorum, zaten 3 aydır aidatı, 5 aydır da taksiti ödeyemedim. Bir süre daha ödeyemezsem icralık olacağım. Ev de alınırsa bizden nereye gideceğiz? Nereye sığınacağız? Biz de devletten yardım bekliyoruz, hiç oralı bile olmuyorlar” diyor. 

"ÇOCUKLARIM İÇİN BİR ŞEY YAPAMADIM"

Çelik de kızını ekonomik nedenlerden dolayı bir yıl okula gönderememiş. Kızının naklini evinin yakınındaki okula alınca tekrar gönderebilmiş. Çelik, “Devlet pandemide sadece bana 1000 lira verdi, o da bir kereye mahsus. Onun dışında herhangi bir yardım almadım. 

Sadece 2 çocuğum için okul parası alıyorum. Her zaman 70 lira veriyorlardı, pandemiden dolayı 150 lira verdiler. Bayramda da 190 lira verdiler. Bir çocuk asgari ücretiyle ancak bize bakabiliyor. 24 yaşında, evlendiremedim, bir şey yapamadım çocuklarım için” diyor.

"KARANTİNAYA GİRECEK ODAMIZ YOK!"

Yaşadıkları 1+1 evlerde pandemi sürecinde izole olma şanslarının dahi olmadığını söyleyen Aysel, bütün bu yaşadıklarını ‘adaletsizlik’ diye tanımlıyor. Aysel, “Haberlerde çıkıyor, herkes kendini bir odada izole ediyor. Bizim için böyle bir şey yok. Hep iç içeyiz. Ölsek de beraber öleceğiz. Karantinaya girecek bir odamız yok. Eşim diyor; ‘Dikkat et. Tezgahın başındasın, koronavirüse yakalanırsan, karantinaya alacak odamız yok.’ Binaya baktığınızda koridorlar büyük, evlerin içini de küçük kutu gibi yapmışlar. Bu adaletsizlik değil mi? Bize iyilik yapıp ev verdiniz bari bir oda fazla yapsaydınız. Evin içini görseniz hayret edersiniz, nasıl yaşıyorsunuz diye. Komşumun kızı KPSS’ye hazırlanıyor, ama ders çalışacak odası yok. Balkon da yok, elbiselerimizi koridorda asıyoruz. Bir misafir geldiği zaman rahatsız oluyoruz. Çöpü kapıya koysak gerginlik çıkıyor, ev de küçük çöp kutusunu koyacak yerimiz yok” diyor.

ÖNCEKİ HABER

ABD 2021’de resmi olarak Dünya Sağlık Örgütünden çekiliyor

SONRAKİ HABER

Odatv'nin Fatih Nurullah'ın tutuklanmasına dair haberine erişim engeli getirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa