Cumartesi anneleri gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri 806’ncı hafta yaptıkları basın açıklamasında, 12 Eylül 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin’in akıbetini sordu.
Fotoğraf: Cumartesi Anneleri
Cumartesi Anneleri 806’ncı hafta yaptıkları basın açıklamasında, 12 Eylül 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin’in akıbetini sordu. Basın açıklaması Covid-19 nedeniyle bir kez daha online gerçekleşti. Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin kardeşi İrfan Bilgin, "Annem Fincan Kiraz'a sözümüz var. O gözü açık gitti, on yılı Kenan'ı beklemekle geçti. Umudunu yitirmedi Kenan gelecek diye. Bu annelerin bize yüklediği sorumluluğu yaşıyoruz. Nefesimizin sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.
“TÜM BAŞVURULARIMIZA OLUMSUZ CEVAP ALDIK”
Bilgin ailesi adına Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin söz aldı. Bilgin, 90'lı yıllarında gözaltında işkencelerin, kaybetmelerin sistematik ve yoğun yaşandığı bir dönem olduğunu hatırlattı. Kenan Bilgin'in de 1994 yılında gözaltında alınmasının ardından yetkililerin, "Kenan'ı biz almadık, herhangi bir bilgimiz yok" yanıtını verdiğini söyleyen Bilgin, "Birlikte gözaltına alınan 11 kişi, TEM'de işkence gördüklerini, konuştuklarını kendilerine 'Beni hâlâ kayıt altına almadılar, kaybedecekler' dediğini mahkemede tanıklık yaparak anlatmalarına rağmen mahkeme dikkate almadı, azarladı. Dolasıyla tüm başvurularımız olumsuz cevap aldı" diye konuştu.
“KENAN'IN ANNESİ FİNCAN BİLGİN'E SÖZÜMÜZ VAR”
Tüm çabalarına rağmen dosyanın sümen altı edildiğini hatırlatan Bilgin, “Dosya zaman aşımına uğramış ve kapatılmıştır. Biz kayıp yakınları olarak nefesimiz sonuna kadar, bu insanları işkenceyle katleden devletten hesap sormaya devam edeceğiz. Dosyamız onların 'kapandı' demesiyle kapanmayacak, sorumluların yargı önüne çıkarılması ile kapanacak. Kenan Bilgin'in annesi Fincan Bilgin'e sözümüz var. O gözü açık gitti, on yılı Kenan'ı beklemekle geçti. Umudunu yitirmedi Kenan gelecek diye. Bu annelerin bize yüklediği sorumluluğu yaşıyoruz. Nefesimizin sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.
“LÜTFEN HERKES DUYSUN BEN TANIĞIM”
Kenan Bilgin'in gözaltına alındığı, işkence gördüğü ve kaybedildiğine dair tanıklardan biri de Cavit Nacitarhan. 26 yıldır tanıklığını her yerde dile getirdiğini söyledi. Nacitarhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sesimizin en son noktasına kadar yüksek perdeden 'Ben tanığım' diye bağırdım. Ve bu tanıklıklar maalesef ilgili makamlarda, yerlerde ses bulmadı, karşılık bulmadı, gizli tanıklarla insanlara ceza veren, belediye başkanlarını görevden alan bir anlayış hakim. Onun için bir kez daha 26. yılında Kenan Bilgin'in tanığıyım ve onun bütün süreçlerine, her şeyine tanık olmuş bir insanım. Bundan dolayı onun gözaltında kaybedildiğini dile getirdim. Katledildiğini, yok edildiğini dile getirmek insani bir görevdir. Bir kez daha söylüyorum, bir kez daha dile getiriyorum, 'ben tanığım'. Lütfen herkes duysun ve dinlesin.”
“FAİLLERİN BULUNMASI VE YARGILANMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ”
Nacitarhan’ın ardından Bilgin ailesinin avukatı Kamil Tekin Sürek, sürece ilişkin bilgi verdi. Bilgin'i Ankara TEM'de gören 11 kişinin dışında bir de Avukat Murat Demir'in olduğunu dile getiren Sürek, bu 12 kişinin Kenan Bilgin'in tuvalete ya da işkenceye götürülüp getirilirken, adını haykırdığını ve kaybedilmek istendiğini söylediği aktardıklarını belirtti. Tanıkların bu beyanlarını savcılık açtığı soruşturmada ciddiye almadığını söyleyen Tekin, "Tanıklar 'terör örgütü üyesi, Türk devletini kötülemek için böyle söylüyor' dedi. Dolayısıyla soruşturma ilerletilemedi" ifadelerini kullandı.
AİHM'e başvurduklarını ve mahkemenin Avrupa'da tanık olan Avukat Murat Demir'i dinlediğini, Ankara Emniyeti'ni ve işkence yapılan hücreleri gördüğünü söyleyen Sürek, "Hükümet de dört tanık getirdi mahkeme karşısına, onlar da dinlendi. Devletin tanıkları çok sayıda açık verdi. Onların verdiği açıklar ve bizim tanıklıklarımızın ifadeleri mahkemeye Kenan Bilgin'in kaybedildiği ihtimali olduğunu ve hükümeti yeterince araştırma yapmadığına dair kanaat getirmesine neden oldu ve Türkiye aleyhine karar çıktı" diye konuştu.
Sürek, devletin hala Kenan Bilgin'in gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü kabul etmediğinin altını çizdi ve ekledi: "Ama bizim de mücadelemiz sürüyor. Er geç faillerin bulunması ve yargılanması için elimizden geleni yapıyoruz."
“KENAN BİLGİN İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
806. haftanın basın metnini Rezzan Karaman okudu. “Kenan Bilgin için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyerek söze başlayan Karaman, “35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti O’nun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine 11 tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı ayrıca bununla ilgili savcıya ifade verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü” dedi.
“AİHM, TÜRKİYE’Yİ OYBİRLİĞİ İLE MAHKUM ETTİ”
Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük’ün, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattığın belirten Karaman, “İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerinin ifadelerini aldı. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti” ifadelerini kullandı
‘BU İHLALE SON VERİN, GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN’
Karaman son olarak şunlar söyledi: “AİHM Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” demeye devam etti. Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilişinin 26.yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uymaması, hukukun üstünlüğü ilkesini ağır biçimde ihlal etmesi demektir. Bu ihlale son verin; Kenan Bilgin’in gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 107 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.” (İstanbul/EVRENSEL)