8 Eylül 2020 10:23
/
Güncelleme: 11:47

MİT personelinin ölümüne ilişkin davada gazetecilere 19'ar yıla kadar hapis talebi

Libya’da ölen MİT mensubunun cenaze törenini haber yapan gazeteciler hakkındaki davada savcı mütalaa verdi; 19’ar yıla kadar hapis cezası talep etti. Duruşma öncesi dayanışma çağrıları yapıldı.

MİT personelinin ölümüne ilişkin davada gazetecilere 19'ar yıla kadar hapis talebi

Fotoğraf: Eylem Nazlıer / Evrensel

Libya’da ölen MİT mensubunun cenaze törenini haber yaptıkları gerekçesiyle yargılanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel ve Yeni Yaşan Gazetesi çalışanları Ferhat Çelik ile Aydın Keser’in de aralarında bulunduğu 8 sanıklı davada savcı mütalaasını verdi.

Mütalaada, gazetecilerin "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" ve "İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek" iddialarıyla toplam 8'er yıldan 19'ar yıla kadar hapisleri talep edildi.

Tutuklu gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç ile tutuksuz sanıklar Barış Terkoğlu, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser, Eren Ekinci ve firari sanık Erk Acarer'in yargılandığı davanın ikinci duruşması yarın görülecek. Duruşmadan bir gün önce duruşma savcısı mütalaasını verdi. “Sanıkların savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu” öne sürülen mütalaada, “Sanıkların üzerine atılı bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı mensubu olan şehitlerin kimlik bilgilerinin ve dolayısıyla da ailelerinin kimlik bilgilerinin, çalıştıkları görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgilerin yayımlanmak, yayılmak ve açıklanmak suretiyle 2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27/3. fıkrasında tanımlanan suç ile TCK'nın 329'uncu maddesinde tanımlanan 'Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama' suçlarını işledikleri” ileri sürüldü. Savcı, tüm sanıkların “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla ve “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan da 3'er yıldan 9'ar yıla olmak üzere toplam 8'er yıldan 19'ar yıla kadar hapislerini talep etti. Firari Erk Acerer hakkındaki dosyanın ayrılmasını talep eden savcı, tutuklu gazetecilerin tutukluluk hallerinin devamını istedi.

"İLK OLARAK SANIK MURAT AĞIREL DEŞİFRE ETTİ"

Davanın görüldüğü İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan 18 sayfalık mütalaada, sanıkların alınan ifadelerinde yargılamaya konu haberin zaten ifşa olmuş bir bilginin haberleştirilmesinden öteye gitmediği yönünde benzer savunmalar yaptıkları ancak MİT mensuplarının deşifre edildiği suça konu paylaşımlarda ve aynı amaçla yayımlanan haberlerde yer alan bilgiler ve fotoğrafların daha önceden ifşa olmuş bilgiler olmadığı kaydedildi. Mütalaada ölenlerin MİT mensubu olduklarının ilk olarak sanık Murat Ağırel tarafından sosyal medyada deşifre edildiği ve söz konusu paylaşımda "case officer" vurgusunun yapılarak MİT mensuplarının Libya'da yürüttükleri görevlerine ilişkin yabancı istihbarat birimlerince de anlaşılacak şekilde deşifre edildiği anlatıldı.

"MİT MENSUPLARININ PLAN DAHİLİNDE KOORDİNELİ DEŞİFRE EDİLMESİDİR"

Mütalaada, 3 Mart 2020 tarihinde MİT mensubunun cenaze töreninden gizlice çekilen görüntülerin ilk defa "OdaTV.com" sitesinde yayınlandığı, MİT mensubunun kimlik bilgileri, ailevi bilgileri ve MİT Başkanlığı'ndaki görevine ilişkin bilgilerle birlikte cenazeye katılan diğer MİT mensuplarının görüntülerine yer verildiği anlatıldı. Mütalaada “Sanıkların eylemleri zaten ifşa olmuş bilgilerin tekrar paylaşılmasından ibaret sıradan bir eylem olmayıp, MİT Başkanlığı'nın faaliyetlerinin ve MİT mensuplarının bir plan dahilinde koordineli şekilde deşifre edilmesi, MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerinin açıklanması, yayınlanması, yayılması ve MİT mensuplarının açık kimlik, görev ve unvanlarıyla birlikte ifşa edilerek MİT mensuplarının hem kişisel hem de ailelerinin can güvenliklerinin tehlikeye atılması eylemidir” ifadelerine yer verildi.

‘DEZENFORMASYON’ İDDİASI

Mütalaada, soruşturmanın itibarsızlaştırmak istendiği de ileri sürülerek “MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklayan, yayınlayan, yayan ve MİT mensuplarını açık kimlik, görev ve ünvanlarıyla birlikte ifşa eden sanıklara yönelik soruşturma başlatılmasının ardından, soruşturmayı itibarsızlaştırmak amacıyla bir çok dezenformasyon faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Buna ilişkin olarak sanık Barış Pehlivan'ın tutuklu olarak bulunduğu Silivri Cezaevi'nde darp edildiğine ilişkin gerçek dışı haberler yapılmıştır. Yine aynı şekilde, sanık Murat Ağırel'in 8 Mart 2020 tarihinde tutuklanması talebiyle sevk edildiği İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce serbest bırakıldığı şeklinde bir kısım yayın organlarında haberler yayınlanmış ve sahte olarak düzenlenen sorgu tutanağı sosyal medyada dolaşıma sokulmuştur” denildi.

MESLEK ÖRGÜTLERİ: GAZETECİLİK YARGILANIYOR

Öte yandan yarın hakim karşısına çıkacak gazetecilere ilişkin meslek örgütlerinden de çağrılar geldi. Basın meslek örgütleri duruşma öncesi “Gazetecilik yargılanıyor” diyerek bugün adliye önündeki buluşmaya çağrı yaptı.

HİÇBİR DAYANAĞI OLMAYAN DAVA

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ise “Bir hukuk devletinde neyin suç olup neyin olmadığı kişiden kişiye değişmez. Hukukta keyfiyet olmaz.” dedi. TGS sosyal medyadan canlı paylaşılan, TBMM oturumuna konu olan bir cenazenin haberi nedeniyle gazetecilerin hapsedilemeyeceğini belirtti ve “Hiçbir dayanağı olmayan, somut bir delile dayanmayan bu davanın bir an önce düşürülmesi, tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz.” dedi.

GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR’

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ise Türkiye’de yıllardır toplumu susturmak için gazeteciden suçlu yaratılmaya çalışıldığını hatırlattı ve “Gazetecilik suç değildir.” dedi. “Halkın bilmesi istenmeyen her haber, terör ya da casusluk faaliyeti olarak gösterilmeye çalışılıyor, topluma gözdağı veriliyor.” diyen TGC şöyle devam etti: “Bu nedenle Türkiye, cezaevlerinde en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülkeler arasında yer alıyor. Halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkını engellemek için gazetecileri tutuklamanın basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne, Anayasa’ya aykırı olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. Cezaevindeki 75 meslektaşımızın özgür bırakılmasını istiyoruz.”

ADLİYE ÖNÜNDE BULUŞMAYA ÇAĞRI

Haberin Var Mı İnisiyatifi “Meslektaşlarımız sadece gerçeği savundukları, baskılara boyun eğmedikleri için ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Gazeteciler davasının ikinci duruşması 9 Eylül günü Çağlayan Adliyesinde görülecek.” dedi ve adaletsizliğe karşı duran, gerçeklerin yanında olan herkesi adliye önünde buluşmaya davet etti.

İLK DURUŞMADA ÜÇ SANIK TAHLİYE EDİLMİŞTİ

Davanın 24 Haziran'da yapılan duruşmasında, tutuklu sanıklar Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Yeni Yaşam gazetesi çalışanları Aydın Keser ile Ferhat Çelik'in üzerlerine atılı suç vasfına göre delillerin toplanmış olması, tutuklulukta geçirmiş oldukları süre ve kişilik halleri nazara alındığında kovuşturmada adli kontrolün de yeterli olabileceği gerekçesiyle tahliyelerine hükmedilmişti. (MEDYA SERVİSİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et