08 Eylül 2020 11:35

Türk Toraks Derneği: Sağlık çalışanları düzenli tarama kapsamına alınmalı

Türk Toraks Derneği, sağlık çalışanlarının ve yakınlarının Kovid-19 nedeniyle yüksek riskte olduğunu belirterek acil olarak düzenli tarama yapılmasını istedi ve tedbirlere dair önerilerini sıraladı.

Fotoğraf: İbrahim Mase/DHA

Paylaş

Türkiye’deki göğüs hastalıkları uzmanlarının derneği olan Türk Toraks Derneği (TTD) sağlık çalışanlarının Kovid-19 açısından daha çok poliklinik ve servislerde enfekte olduklarının saptandığını, Kovid-19 hastalığına yakalanan sağlık çalışanlarının birlikte yaşadıkları ev halkında da Kovid-19 pozitifliğinin yüksek bulunduğunu belirtti. TTD, toplum ile kıyaslanmayacak oranda yüksek risk altında bulunan sağlık çalışanlarının ve yakınlarının düzenli tarama kapsamına alınması istedi. Sağlık çalışanlarının hem semptom takibi, hem PCR hem de antikor taraması ile izlenmesi gerektiği vurgulanan açıklamada poliklinik hasta sayılarına da sınırlandırma getirilmesi, çalışanlardaki virüs yükünü düşürmek için vardiya usulü çalışmaya geçilmesi önerildi.

TTD Merkez Yönetim Kurulu 2. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. B. Oya İtil, Türkiye’de Kovid-19 hastalığına yakalanmış toplam hasta sayısının 7 Eylül 2020 tarihi itibariyle 281 bin 509 olduğunu hatırlatarak salgının yayılımına dair veriler paylaştı. İtil, “2020 yılı Türkiye nüfusu dikkate alınırsa nokta prevelans binde 3’dür. Öte yandan, Bakanlık tarafından yürütülen seroprevalans çalışmasında PCR pozitifliğinin binde 2, ELISA yöntemiyle yapılan antikor taramasında saptanan koruyuculuk oranının ise binde 8 olduğu açıklanmıştır” dedi.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI 46 KAT DAHA FAZLA RİSK ALTINDA”

TTD Mesleksel Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Peri Arbak, Türk Toraks Derneği’nin pandeminin ilk üç ayını kapsayan araştırma sonuçlarına göre sağlık çalışanlarında Kovid-19 enfeksiyon oranının yüzde 13,9 olarak bulunduğunu açıkladı. Arbak, “Bu oran toplum genelinde antikor saptanan kişi oranının 17 katıdır. Sağlık çalışanları toplumdan 46 kat daha fazla bir oranda Kovid-19 hastalığına yakalanmaktadırlar. Araştırmamızda saptadığımız bu oranlar dünyada konu hakkında yapılmış bilimsel araştırmalarda ortaya konulan oranların çok üzerindedir. 1 Eylül 2020 tarihi itibariyle Türkiye genelinde 36 hekim ve 72 sağlık çalışanının Kovid-19 nedeniyle öldüğü bilinmektedir. Ancak saptanan yüksek risk düzeyi ve ölümlere rağmen sağlık çalışanları pandeminin ilk gününden bugüne kadar geçen sürede PCR taramasına alınmamışlardır” diye belirtti.

Araştırmada yeni koronavirüs (SARS-CoV-2) ile enfekte olan sağlık çalışanlarında PCR test pozitifliğini yüzde 52,3 oranında saptadıklarını ifade eden Arbak, şöyle devam etti: “Klinik ve radyolojik tanı oranı ise yüzde 11,4’dür. Araştırmamıza katılan ve enfekte olduğu saptanan sağlık çalışanlarının yüzde 79,5’inde yakınma yoktur. Bu veriler, sağlık çalışanlarının tanısında önerilen semptom takibinin yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca araştırmamızda sağlık çalışanlarının Kovid-19 açısından yüksek riskli bölge olarak tanımlanan acil servis ve yoğun bakımlardan ziyade hasta ile yoğun biçimde karşılaşılan yerler olan poliklinik ve servislerde enfekte olduklarını saptadık. Çok dikkat çekici bir bulgu olarak, Kovid-19 hastalığına yakalanan sağlık çalışanlarının birlikte yaşadıkları ev halkında da Kovid-19 pozitifliğini anlamlı düzeyde yüksek bulduk. Bu durum sağlık çalışanlarının kendileri kadar ev halkını da enfekte ettiklerini düşündürmüştür.”

“KOVİD-19 BİR MESLEK HASTALIĞIDIR, TAZMİN EDİLMELİDİR”

TTD Solunum Yetmezliği ve Yoğun Bakım Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Saltürk ise, yaptıkları araştırmanın bulguları ışığında aşağıdaki önerilerin ivedilikle hayata geçirilmesini talep ettiklerini belirtti:

  • Toplum ile kıyaslanmayacak oranda yüksek risk altında bulunan sağlık çalışanları, toplumda düzenli olarak taranan diğer gruplardan önce ve öncelikle Kovid-19 açısından düzenli tarama kapsamına alınmalıdırlar.
  • Hastalanan çoğu sağlık çalışanının yakınması olmadığı dikkate alınarak sağlık çalışanlarının hastalık gelişiminde izlenen yakınma takibine güvenilmemelidir.
  • PCR test pozitifliğinin düşük duyarlılığı dikkate alınarak sağlık çalışanları hem semptom takibi, hem PCR hem de antikor taraması ile izlenmelidirler.
  • Acil ve yoğun bakım gibi yüksek riskli alanların dışında da kişisel koruyucu ekipman kullanımı titizlikle sürdürülmeli, bu alanda görev yapan çalışanların ekipman eksiği giderilmelidir. Ayrıca yoğun hasta temasını azaltmak için günlük poliklinik hasta sayılarına sınırlandırma getirilmeli ve çalışanlardaki virüs yükünü düşürmek için vardiya usulü esnek çalışma sistemine geçilmelidir.
  • Enfekte olan sağlık çalışanlarının ev halkındaki pozitifliğin de yüksek olduğu dikkate alınarak tarama kapsamına sağlık çalışanının ev halkı da dâhil edilmelidir.
  • Kovid-19, sağlık çalışanları için filyasyon verilerine bakılmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.

"KOVİD-19 BİR MESLEK HASTALIĞIDIR, TAZMİN EDİLMELİDİR"

  • Dünya Sağlık Örgütünün belirttiği üzere; sağlık hizmeti nedeniyle Kovid-19 enfeksiyonu geçiren bir sağlık çalışanının zararının tazmini, rehabilitasyonu ve tedavisinin sağlanması sağlık çalışanının hakkıdır. Temaslı veya hasta olunca, karantinaya alınması nedeniyle çalışamayınca kişinin aldığı döner sermaye gelirleri düşmektedir. 6331 sayılı Kanununda tanımlandığı üzere bu halde sağlık çalışanlarının hastalığı “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalıktır”. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ivedilikle bu olgu karar altına alınmalıdır. (HABER MERKEZİ)

 

ÖNCEKİ HABER

Soylu: Reyhanlı Katliamı'nın sorumlularından Ercan Bayat yakalandı

SONRAKİ HABER

Eğitim Sen sordu: 21 Eylül'e gerçekten hazır mıyız?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa