Hediye Levent: Lübnan’da Fransa’nın müdahalesi ehven-i şer olarak görülüyor

Evrensel Yazarı Hediye Levent, patlama sonrası Beyrut’taki son durumu, Macron’un ziyaretini ve halk protestolarını Gündem Özel’de değerlendirdi.

09 Eylül 2020 11:30
Paylaş

Beyrut Limanı’nda yaşanan patlamanın ardından bir ayı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen soruşturmada ilerleme kaydedilmedi. Halk, hala patlamanın yarattığı yıkımın yaralarını sarmaya çalışırken; patlamanın sorumlularına dönük tepkiler ve eylemlerde sürüyor. Protestoların ardından hükümet istifa ederken yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Mustafa Edib, çeşitli siyasi çevrelerle görüşmelere başladı.

Patlama sonrası Beyrut’a iki ziyaret düzenleyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a dönük hem uluslararası alandan hem de Lübnan’dan tepki ve eleştiriler de var. Macron, ilk ziyaretinde Beyrut’un ‘yaralarını sarmak’için uluslararası yardım kampanyası örgütleyebileceklerini ifade ederken; ikinci ziyaretinde bu yardımı “hükümetin kurulması” şartına bağladı.

Evrensel Yazarı Hediye Levent’le Lübnan’daki son durumu, patlamayla derinleşen ekonomik krizi, pandemi öncesindeki süreçten bu yana süren hükümet krizini ve sokak hareketleriyle, sokaktaki yaşamı konuştuk.

KİTLESEL PROTESTOLAR ZAYIFLADI; SOKAĞA YANSIYAN ŞİDDET ARTTI

Lübnan’da protestoların geçtiğimiz yıl başladığını ve kitleselleştiğini hatırlatan Levent, patlama sonrası protesto hareketlerinin karakterinde, sokağa çıkanların profilinde ve öne sürülen taleplerde önemli değişim yaşandığını ifade etti. Levent, bu değişimin en önemli sebebinin sokak hareketlerine karşı güvenlik güçleri ve çeşitli siyasi çevrelerin saldırıları olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıla oranla artık sokağa daha az sayıda insanın çıktığını ifade eden Hediye Levent, ancak protestoların çok daha keskin ve şiddetli geçtiğini ifade etti. Levent, son günlerde kişi ve hükümete dönük tepkilerin protestolarda öne çıkarken mezhep temelli anayasıanın değiştirilmesine ilişkin taleplerinise zayıfladığını vurguladı.

Sokak çatışmalarındaki artışın geçmişte yaşanana benzer bir iç savaşa dönüşme ihtimali olmadığını ifade eden Levent ancak güvenlik güçleriyle değişim isteyen halk arasındaki çatışmaların derinleşebileceği sinyalini verdi.

“EN AZINDAN RESMİ İŞLER YÜRÜSÜN”

Lübnan’da hükümet tartışmalarının zayıfladığını ifade eden Levent, özellikle patlama sonrası halkın gündemini daha yakıcı ekonomik sorunların oluşturduğunu ifade etti. Lübnan’da hükümet kurulabilmesi için iç savaşın ardından anlaşan siyasi çevrelerin ve ülkeye dışarıdan müdahale eden güçlerin anlaşması gerektiğini söyleyen Levent, halkın ise Lübnan’ın tamamen başbakansız kalmasındansa en azından “asgari resmi işlerin yürümesini sağlayacak bir hükümet” fikrine yakın durduğunu ifade etti. İnsanların yeni kurulacak hükümetten beklentisinin ülkeyi düze çıkarmak olmadığını söyleyen Levent, “Çünkü Lübnan’da insanların genel durumu umutsuzluk üzerine kurulu. Mevcut siyasi hareketlerle ülkenin kısır döngüye girdiğini düşünüyorlar” dedi.

Hükümet sözcüsünün bile mezhepçi anayasanın değişmesini savunduğunusöyleyen Hediye Levent, ancak bunu kimin nasıl yapacağı konusunda kimsenin konuşmadığını ifade etti. Levent, halkın sokaklardan çekilmesinin nedenlerinden birinin de bu umutsuzluk olduğunu vurguladı.

LÜBNANLILAR FRANSA’NIN MÜDAHALESİNİ “EHVEN-İ ŞER” OLARAK GÖRÜYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ikinci ziyaretini de değerlendiren Levent, Macro’un ziyaretine ilişkin üç tip protestocu grubun sokağa çıktığını; ziyarete dönük küçük çaplı protestoların yanı sıra destekler de olduğunu ifade etti. Üçüncü bir protestocu gurubu daha olduğunu ifade eden Levent, bu grubun ise “hükümete para vermeyin” demek için sokağa çıktığını ifade etti.

Fransa’nın Lübnan’daki varlığının köklü bir tarihsel geçmişe sahip olduğunu hatırlatan Levent, bu nedenle Macron’un Lübnan sokaklarında rahatlıkla dolaşmasının halk tarafından çok yadırganmadığını dile getirdi. İç savaş döneminde tüm siyasi odakların yakın olduğu farklı ülkeler olduğunu ifade eden Levent, kendi ajandaları doğrultusunda hareket eden AB üyesi ülkelerin Lübnan’daki sicilinin ABD, Suudi Arabistan, iran gibi ülkelere nazaran daha ‘temiz’ olduğunu ve bu nedenle meşru algılandığını dile getirdi.

“TÜRKİYE’NİN ADI SELEFİLERLE ANILIYOR”

Türkiye’nin de Fransa gibi ara buluculuk rolüne soyunduğunu hatırlatan Levent, Lübnan’da Türkiye’den ciddi bir rahatsızlık duyulduğunu dile getirdi. Somut gösterge olmasa da son dönemde Türkiye’nin adının Lübnan’da selefi gruplarla anıldığına dikkat çeken Levent, “Türkiye bu şartlarda  Lübnan’da destek alamaz” dedi.

“Fransa’ya tepki göstermeyen tüm kesimler Fransa’nın varlığını desteklemiyor” diyen Levent, “Destekleyen bir kesim var, ancak Macron’un nüfuzunu derinleştirme çabasını doğrudan destekleyen kesim çok küçük” dedi. Lübnan’ın yaşadığı ekonomik krizin çok derin olduğunu hatırlatan Levent, “Lübnan çıkış bulmak zorunda” dedi ve bir ülkenin bu çıkış için ara bulucu rolü üstlenmesi gerektiğini söyledi ve bu durumu ‘ehven-i şer’ olarak niteledi.

“ÇİFTE VATANDAŞLIĞI OLANLAR ÇOKTAN GİTTİ, HALK MAKARNA BİLE ALAMIYOR”

Patlamanın ardından halkın yaşadığı ekonomik sorunlara dair de gözlemlerini aktaran Levent, “Çifte pasaportu olanlar çoktan gitti. Burada vatandaşlar makarna bile alamaz durumda. İnsanlar ülkeden çıkabilmenin yollarını arıyor.

Lübnan’da umut vadeden bir “sivil toplum” anlayışı olduğunu ifade eden Levent, “Devlet olmadığı için insanlar kendi işlerini kendileri görmeye alışmışlar. Bir bölgenin rant uğruna yağmalanmasına engel olanlar da sivil toplum kuruluşları, bir çocuk parkındaki kırık salıncakları onaranlar da onlar” dedi. Kadın, çocuk ve mülteci işçilerin hakları konusu da dahil olmak üzere çok çeşitli kesimleri temsilen kitle örgütleri olduğunu söyleyen Levent, “Patlamanın hemen ardından Lübnan’daki dayanışma ruhu bir kez daha ortaya çıktı. Lübnan’da bu yeni bir şey değil. Burayı anlayabilmek açısından şu soruyu sormak gerekiyor: Farklı din ve mezheplerden insanları kırık bir salıncak için bir araya gelebiliyorken mezhepçi sistemi değiştirmek için neden bir araya gelemiyor?” ifadelerini kullandı.

Ülkede din ve mezhepsel ayrılıkların insanların belleklerine derin bir şekilde kazındığını söyleyen Levent, “Bir patlama sonrası dayanışma ruhuyla hareket eden insanlar bile gerçekten değişim süreci başladığında iç savaş döneminden kalma korkularına geri dönebilirler. İç savaş korkusu burada hala çok yaygın. İnsanlar bu sistemi değiştirmmeyi çok arzuluyor olsa da bu değişim Lübnanlıları bile aşan bir noktaya gelmiş durumda” dedi. (Evrensel WEB TV)

ÖNCEKİ HABER

Özgür Gündem ana davası ertelendi

SONRAKİ HABER

Hıdır Murat Doğan: Yazdığım ilk paragraf beni hikayemi anlatmaya götürdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa