13 Eylül 2020 00:33

Yazma, bir sorumluluk mu, keyfiyet mi?

A. Cihan SOYLU

Yazı yazmayı hayatta oluşla bağlı toplumsal sorumluluklar bağlamında görenler olduğu gibi, ciddiye alınması gerekmeyen bir keyfilik çerçevesinde hafifseyenler de olmuştur. Yazılan metnin kapsamı, içeriği, amacı, gerekçesi, yazarının içinde yer aldığı iktisadi-sosyal koşullarla, toplumsal ilişkilerle, sınıflı toplumların gerçeklikleri karşısındaki tutumuyla, bir yana oluş ve bir karşıtlık ilişkisiyle şu ya da bu biçimde bağlanır.

Yazının, türünden bağımsız olarak niteliği, içeriksel zenginliği, aydınlatıcı karakteri, okunurluğunun etkenlerinden biridir. Söz konusu olan devrimci-sosyalist yazın olduğunda bu özellikler daha da önem kazanır. Devrimci sosyalist yazın çünkü, varolan sömürü koşulları ve ilişkilerinin insan soyunun bedensel ve zihinsel tutsaklığının ve köreltilmişliğinin kaynağı olması gibi nesnel bir veriden hareketle bu durumun temelden değişimi hedefiyle bağlanmıştır. Egemen sınıfın, elindeki büyük olanakları ve çok çeşitli etkileşim araçlarını kullanarak kandırıcı-yanıltıcı yönlendirmeyle kendi düzenine bağlı tutmaya çalıştığı sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin kendi durumlarının farkına varmayla kalmayıp bu durumdan bizzat kendi örgütlü güçleri ve mücadeleleriyle çıkmalarının mümkün ve şart olduğunu da görmeleri ve bu doğrultuda harekete geçmeleri, bu yazının başlıca amacıdır. Devrimci sosyalist yazın -ve görüntü araçları ve bu araçları kullanan, bu araçlarda yazan ve söyleyenlerin söz ve eylemi bundandır ki, üzerinde hareket ettiği toplumsal gerçekliği yansıtmakla kalmaz, bu gerçekliğin değişebilir/değiştirilebilir olduğu gerçekliğinin açıklık kazanmasına hizmet eder. Daha doğrudan söylenirse, bu ikincisine bağlanmadığı, onu açıklığa kavuşturucu işlev görmediği sürece işlevini gerçek anlamda yerine getirmemiş olur.

Bu amaçla bağlanmış seslenme-aydınlatma-eğitim ve uyarma araçlarının bilim ve teknikteki gelişmeyle bağlı olarak zenginleşmesi, burjuva egemen sınıfa değil sadece, işçi sınıfı ve emekçilerle onların sömürüden kurtuluşu için mücadele edenler açısından da yeni olanakların varlığı ve zenginleşmesi demektir. Bir örnek verilirse “sosyal medya” olarak tanımlanan bir olanak ve araç bu türdendir. Makale, şiir, roman, hikaye, öykü, resim, sinema çeşitliliğiyle tüm yazılı-görsel ürünlerin bu yeni araç üzerinden ve aracıyla daha yaygın kullanımı yeni bir olanaktır.

Günümüzde yazılı materyalin, örnek olsun basılı gazetenin gerekliliği/gereksizliği üzerine bir tartışmayı da gündeme getiren bu yeni gelişme, görsel-işitsel araçların etki gücü dolayısıyla bir hayli ilgi çekici olmuştur. Ancak olanaklarının kıtlığı ya da genişliğiyle de bağlı olarak basılı yayıncılığı -kuşkusuz ihtiyaçlar ölçüsünde olmak üzere- yeri doldurulamaz görenler hâlâ çok büyük çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Bu tartışmanın nasıl gelişeceğinden bağımsız olarak bizim açımızdan bugün gerekli olan, yayın organları arasındaki ilişkiyi de önemseyerek ve bu yayınlarda yer alan makale, irdeleme, ropörtaj vb.ni mümkün en nitelikli içerikle, okurunu sistem içi düşünüş kalıplarına hapsetmeyen bir bakış açısıyla ele almak, yazmak ve yaygınlaştırmaktır.

Devrimci-sosyalist yazının amacıyla bağlı kolektif karakteri, bireysel ürünlerin toplumsal ve kolektif sorumlulukla ele alınması ihtiyacını günümüzde çok daha belirgin biçimde öne çıkarmıştır. Farklı yayın organlarının olması, bu yayın organlarının üstlendikleri işlevin belirgin farklılıklar göstermesi, ne için yayınlandıkları sorusundan bağımsız bir yayıncılığı; dolayısıyla da sorumsuz bir elastikiyeti haklı çıkarmaz. Devrimci-sosyalist yayıncılık ve yazma-anlatım faaliyetinin işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin, burjuvazinin fiili ve düşünsel barikatlarından kurtulmaları hedefiyle bağlanmışlığı, onu “yazı yazma keyifli bir iştir!”; “bugün şöyle demiştim, ama bir şey olmaz yarın da şöyle derim” anlayışından farklılaştırır. Yazı yazma çünkü keyfiyetle değil sorumlulukla ilişkindir ve hal böyle olunca da zor bir iştir!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et