İşçi mektubu: Doğal gaz muhabbeti
“Biz hayallerimizin hangisinin müjdeli haberle gerçek olmasını hayal ederken bahtımıza çıka çıka gaz çıktı. Hayaller dünyasından gerçekler dünyasına hızlı bir geçiş yaptık.”
Fotoğraf: Evrensel
Gebze’den bir işçi
Ağustos sıcağı bir yandan, korona öbür yandan, fabrika içinde nefessiz çalışma her yandan… E bir de üstüne bindi mi çarşı, pazar, elektrik, su, kira, borç, harç yetiş ya Hızır yetiş. Hızır yetişir mi bilmem ama sayın büyüğümüzün müjdeli bir haber vereceğini duyunca fabrikadaki işçi arkadaşlarla birlikte büyük bir sabırsızlıkla beklemeye başladık. Eskilerdemişler ya “Sabrın sonu selamettir, sabreden derviş muradına ermiş.” Eh dedik en sonunda büyüklerimiz bizi de hatırladı. Artık bu müjdeli haber ne patronlara ne de müteahhitleredir, kesin bizedir…
İşçi arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu ara molalarında müjdeli haberi ilk yakalayan olmak için, o haber sitesi senin, bu haber sitesi benim yarıştılar ama henüz ses yok. Gerçi içimizden bu müjdeden bize bi’şey çıkmaz diyenler olsa da biz moralimizi bozmadan hayallere biledalmıştık. Asgari ücret 2 katına çıkacak, işsizlik bitecek, yoksulluk son bulacak, dolar 3 liraya düşecek, emekli maaşları artacak, mezarda emeklilik son bulacak, vergiler sıfırlanacak, kredi kartları borçları sıfırlanacak, elektrik, su, doğal gaz parasız olacak, herkes sendikalı olacak, işten atmalar yasaklanacak, kadın cinayetleri önlenecek, eğitim ve sağlık hizmetleri eşit ve parasız olacak, iş cinayetleri son bulacak…
HAYALDEN GERÇEĞE GEÇİŞ YAPTIK
Biz bu hayallerimizin hangisinin müjdeli haberle gerçek olmasını hayal ederken bahtımıza çıka çıka gaz çıktı. Hayaller dünyasından gerçekler dünyasına hızlı bir geçiş yaptık.
Hayal kırıklığımızın yanında biraz da sitemle fabrikada öğle yemeği saati geldi çattı. Yemekte kuru fasulye var, bizim Aşçı İlhan Usta’nın kuru fasulyesi meşhurdur. Yanında Adil’in getirdiği acı biber. Nereden bulmuşsa bulmuş biberin acılığı, devletin sıktığı biber gazına neredeyse eş değer. Bizim Cengo bütün ikazlarımıza rağmen 2 tabak kuru fasulyeyi acı biberle birlikte indiriverdi mideye. Aradan birkaç saat geçti geçmedi Cengo’nun midesinde acılı kuru fasulye, ağzında maske fabrika zart, zort sesleriyle başladı inlemeye. Allah’tan ağzımızda maske var da, kokuyu duymuyoruz ama ses kulaklarımızda. Artık dayanamadık, “Yahu Cengo sen Karadeniz gazından önce başladın bile gaz üretimine” deyince aklımıza da parlak bir fikir geliverdi. Affınıza sığınarak bunları sizlerle Evrensel gazetesi aracılığıyla paylaşmak istedik. Gerçi Evrensel’den başka bir gazete biz işçilere açar mı sayfalarını? Neyse sürçü lisan edersek af ola.
ULUSAL GAZ MERKEZİ KURULSA…
Vücuttaki toksinleri atmanın bir yoludur aslında osuruk. Yellenme,gaz çıkarma gibi kimi kibar ifadeler kullanılsa da bence en güzeli osuruktur. Biz yine de Can Yücel babayı rahmetle anarken mektubumuzun selameti için daha çok yellenme kelimesini kullanmak zorunda kaldık. Bilimsel olarak yapılan araştırmalara göre yellenme sırasında çıkan gaz esas olarak 5 çeşit gazdan oluşuyormuş. Muhteşem kokunun nedeni ise sülfürmüş. Yani ne kadar sülfür o kadar koku. Kokla koklayabilirsen. Yellenme sırasında çıkan gazlardanolan metan gazı ciddi bir yakıt olup, yandığı takdirde mavi bir renk vegüçlü bir ısı yaydığı da kanıtlanmıştır. Ancak siz yine de bu güçlü mavi alevi görmek için gazınızı şimdilik yakmaya kalkmayın, sakın ha bu deneyi evde falan yapmayın. Yellenme sırasında çıkan gaz, bırakın Karadeniz’de bulunduğu söylenen gazı, Rus doğal gazından bile yüksek bir kaliteye sahiptir. Hele ki, fasulye, nohut, lahana gibi besinler yendiğinde çıkan gazın kalitesi karşısında doğal gaz yaya kalmaktadır. Bu nedenle bizim doğal yolla çıkardığımız gazda da büyük bir enerji kaynağı bulunmaktadır.Şimdi diyebilirsiniz ki, tek bir yel gazından ne olur, çok doğru tek bir gazdan bi’halt olmaz ama gazları birleştirdiğimizde iş değişir. Mesela bizim memlekette 80 milyon insanı düşünün, alın size milyonlarca metreküp yel gazı, yani enerji üstelik tükenmez bir yakıt. Ne bileyim mesela yel gazı depolayan don icat edilse kötü mü olur, ülkemizde yelgazı depolayan merkezler açılsa vatandaş bağırsaklarını rahatlatırken,Ulusa Gaz Merkezi kurarak biriken yel gazıyla da memleketin gaz ihtiyacını bedavaya karşılamış oluruz. Şaka yapmıyorum, gayet ciddiyim!
Yeri gelmişken biz işçilerin sağlığı için birbirleriyle yarışa girişen TÜSİAD’cı, MESS’ci, yerli ve milli MÜSİAD’cı müstesna patronlara da bir tüyo verelim. Bırakın bileğimize takacağınız kelepçeyle uğraşmayı, bırakın esir üretim merkezleri kurmayı, çok para kazanmak istiyorsanız çalıştırın fabrikaların AR-GE merkezlerini cebimizde, kıçımızda, uyurken çalışırken yani her yerde taşıyacağımız birer ‘osuruk depolama aparatı’ (ODA) tasarlamaya başlayın. Hem paraya para demezsiniz, hem de milletin enerji sorununu da çözmüş olursunuz. Bakın bu aparat korona aşısından bile daha çok kâr getirir size. Bu parlak fikrimiz için sizlerden telif hakkı da istemiyoruz. Ama önce bir kendinizde deneyin.
Bu bulacağınız aparat sayesinde yel gazımız hak ettiği değeri kazanırken, kasalarınız dolarken, utanmadan sıkılmadan birçok derde deva olacak yerli ve milli gazımızın da kıymetini anlamış olacağız!
Müjdeli haberlerinizi bekliyoruz, zooorrt!..