16 Eylül 2020 00:00

ABD-Çin gerilimleri, derin ve uzun vadeli değişimden kaynaklanıyor

ABD ile Çin arasında artan gerilim, ABD'nin iddia ettiği gibi bir ‘insan hakları' meselesi mi, yoksa hegemonya mücadelesinin ifadesi mi? Asia Times’dan çevirdiğimiz makale, ikincisine işaret ediyor.

Fotoğraf: U.S. Department of Agriculture/Flickr (Public Domain)

Paylaş

Denny ROY
Asiatimes.com

ABD-Çin ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan düşüşte, her iki ülkenin iç siyasetinden kaynaklanan birçok etken mevcut. Bununla birlikte, en önemli tetikleyici temel bir yapısal değişiklik: Çin, neredeyse ABD kadar güçlü bir ekonomik ve askeri güç haline geliyor.

Çin’in göreli gücündeki büyümenin iki önemli boyutu var. İlki ve en önemlisi ekonomiktir. Çin kendini küresel bir üretim merkezi olarak kurarken, Deng Şiaoping’in bakış açısı ve reformları uzun ve hızlı bir ekonomik genişleme döneminin yolunu açmıştı.

Çin’in ekonomik büyüme oranı 1970’lerin sonlarından bu yana yüzde 5’in hemen altındayken, ABD’deki büyüme aynı dönemde yaklaşık yüzde 2.5’ti. Bu, Çin’e bol zenginlik ve yüksek teknoloji edinme fırsatları sağladı.

Yeni zenginlik ve teknoloji Çin gücünün ikinci boyutu olan askeri kapasitesinde büyük bir artışı mümkün kıldı. Pekin, askeri güçlerini modern savaş gemileri, savaş uçakları ve füzelerle stoklamak için yeniden sermayelendirdi.

ARTIK ALTIN ​​ÇAĞ YOK

Soğuk Savaş’ın ikinci yarısı Çin-ABD ilişkilerinin altın çağının başlangıcı oldu. Çin’in detant (yumuşama) yoluyla refah arayışı ve kapitalist dünya ekonomisiyle ilişki kurmaya yönelik Kültür Devrimi sonrası stratejisi, önemli bir ön koşuldu. Ancak Çin ve ABD arasındaki güç farklılığı, ilişkilerinin parametrelerini belirliyordu.

Çin, ABD’den çok daha zayıf olduğu için dış politikası, Deng’in, Pekin’in Amerikalıların aleyhine olabilecek politikalardan kaçınması gerektiği yönündeki meşhur tavsiyesini yansıtıyordu. Belki de bu duruşun en sert testi, 1999’da Belgrad’daki Çin Büyükelçiliğinin ABD uçakları tarafından bombalanması ve üç Çin vatandaşının öldürülmesiyle geldi.

Daha güçlü bir Çin tepkisi için ciddi baskıya rağmen Komünist Parti Genel Sekreteri Ciang Zemin, olayla ilgili öfke ifade etme politikasını tercih ederken, ikili ilişkileri değiştirmeden bıraktı.

Benzer şekilde, Çin’den çok daha güçlü olan ABD, bağışlayıcı olmayı göze alabildi; Çin’in anlaşmaları pek çok kez ihlal etmesine, Pekin’in zayıf uluslararası vatandaşlığına ve Çin lehine mütekabiliyet eksikliğine, bunların ilişkileri ciddi şekilde tehlikeye atmasına izin vermeden hoşgörü gösterdi. ABD hükümeti, Çin ABD kadar büyük hale geldiği zaman, iyi niyetinin Çin’i düşmandan çok dost olmaya ikna edeceğini ummasa da “Çin’e karşı sabırlı olmaya” istekliydi.

Gelişme göstermesine rağmen, Soğuk Savaş sonrası Çin ordusu ABD’nin bölgedeki stratejik manevra özgürlüğüne büyük bir engel teşkil etmedi.

Ancak son yıllarda Çin, ABD ile güç açığını kapatarak parametreleri sıfırladı. İlişkiler hakkında her iki ülkede de iç siyasal düşüncede meydana gelen değişiklikleri katalize eden, uluslararası sistemin bu yeniden konumlanışıdır.

Çin’in büyüme hamlesi (Mevcut Devlet Başkanı) Şi’yi, Deng’in dış politikasını emekli etmeye ve hem Amerikalıları hem de komşu ülkeleri endişelendirme riskine rağmen Çin’in stratejik gündemini bölgeye dayatmaya yöneltti.

Daha önce Asya-Pasifik’teki ABD etkisi konusunda kararsız olan Çin, şimdi sürekli olarak onu eleştirirken, aynı zamanda tipik bir büyük -güç toprak edinimi sürecini- Tayvan, Güney Çin Denizi, Doğu Çin Denizi- irredantist iddialarla sürdürüyor.

Washington, güçlü bir Çin’in ABD çıkarlarına ciddi zarar verebileceğinin farkında. En son ABD Savunma Bakanlığı raporunun da vurguladığı gibi, ABD ordusu, Çin kuvvetleri ile Batı Pasifik kıyısında bir savaşa girerse, ağır kayıplar almayı beklemeli.

Çin’in ekonomik merkeziyetçiliği, ona muazzam bir siyasi etki sağlarken, bölgedeki devletler Çin ile ortaklığı refahları için gerekli görüyor.

Güney Kore ve Avustralya gibi ABD müttefikleri bile politik ya da stratejik bir anlaşmazlıkta Çin’e karşı ABD’nin yanında yer alırken iki kere düşünmeliler.

DRAMATİK ADIMLAR

Bu, ABD hükümetinin ABD-Çin ekonomik iş birliği ve diğer ikili anlaşma biçimlerinin bazı boyutlarını düşürmek için neden şimdi dramatik adımlar attığını açıklıyor.

Amerikalıların mutlak anlamda fayda sağladıkları durumlarda bile, Çin’e daha fazla fayda sağlayacağını veya ABD için uzun vadeli kırılganlıklar yaratacağını düşündükleri iş birliğini kesme olasılıkları giderek artıyor. Çin ile büyük ticaret açığı, hayati önem taşıyan tedarikler için Çin’e bağımlılık, Çin’deki yabancı yatırımcılara haksız muamele ve Çin’in ABD teknolojisine, eğitimine ve medyasına sınırsız erişimi artık tolere edilmiyor.

ABD’ye göre, Şi Cinping’in hükümeti hem iç hem de dış politikasında kesinlikle liberal olmayan bir geriye gidişi temsil ediyor. Ancak Şi’nin kendi aleyhine niyetleri güçlü yeteneklerle desteklenmemiş olsaydı Washington’un Şi’ye tepkisi daha rahat olurdu.

Önceleri Çin ve ABD’nin gizli şüphelerini bir kenara bırakması mümkündü, ancak bu, aynı bölgeye nüfuz etme konusundaki akran rekabeti çağında değişti.

ABD-Çin ilişkilerinin bozulmasının temel nedeni mevcut liderler Trump ve Şi’nin tercihlerinden daha derin olduğu için, bu dönem kısa da sürmeyecek.

Çeviri: Evrensel Dış Haberler Servisi

ÖNCEKİ HABER

Gezi Davası'nda oyuncu ve gazeteciler için yapılan beraat talebi reddedildi

SONRAKİ HABER

Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Davutoğlu görüştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa