Dr. Elif Turan: Acil durumlardaki yurttaşların gereksinimleri göz ardı ediliyor
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, “Başta kanser hastaları olmak üzere kronik hastalıkları olan ve mevcut salgın dışı acil durumlardaki yurttaşların gereksinimleri göz ardı ediliyor" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
İnanç YILDIZ
Diyarbakır
Büyük hastanelerin Kovid-19 dışında fazlaca hasta bakmamalarından kaynaklı Aile Sağlık Merkezlerinde (ASM) iş yükünün arttığını söyleyen Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, “Bölgede sürekli sağlık gereksinimi olan başta kanser hastaları olmak üzere kronik hastalıkları olan ve mevcut salgın dışı acil durumlardaki yurttaşların gereksinimlerinin tamamen göz ardı edildiği gözlemlenmektedir” dedi.
GÜNLÜK 450-500 VAKA
Turan, il pandemi kuruluna alınmadıkları için resmi verilere ulaşamadıklarını ancak sahada aktif çalışan arkadaşlarından bilgi aldıklarını söyledi. İl genelinde 700’e yakın hastanın yatarak, 135’e yakın hastanın ise yoğun bakımda tedavi gördüğünü belirten Turan, kentte son zamanlarda hasta sayısında azalma olduğu yönündeki değerlendirmeler için ise “Günlük ortalama 450-500 PCR(+) pozitif vaka tespit edilmektedir. Eylül ayıyla birlikte influenza mevsiminin başlayacak olmasıyla influenza ve koranavirüsün sinerjistik etkisi, okulların açılacak olması ile vakalarda daha da artış olacağını öngörüyoruz” dedi.
YETERLİ TEDBİR ALINMADI
Pandeminin başından beri sürecin şeffaf bir şekilde, epidemiyolojik veriler ışığında bilgilerin alınıp, sağlık meslek örgütleri ve toplumun da katılımını sağlayarak yönetilmesi gerektiğini defalarca vurguladıklarını dile getiren Turan, “Maalesef bu olmadı. Verilerin saklanması ve algı yaratmak üzerinden pandemiyle mücadelede başarı sağlanmaz. Aksine halkta rehavete sebebiyet verdiğinden vaka sayılarında da artışa sebep olmaktadır. Yeterli tedbirler alınmadığı ve bulaş zinciri kırılmadığı için vakalarda artış görülmektedir” dedi.
660 SAĞLIK ÇALIŞANI ENFEKTE OLDU
Vaka sayılarındaki artışı enfekte olan sağlık emekçisi sayısından da anlayabildiklerini belirten Turan, konuşmasına şöyle devam etti: “11 Mart’ta ilk vaka açıklandıktan sonra Diyarbakır Sağlık Platformu olarak tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk iki aylık periyotta 95 sağlık emekçisi tanı almıştı, şu an geldiğimiz noktada son 20 gün içinde 184 sağlık çalışanı tanı aldı. Diyarbakır’da toplamda 660 sağlık çalışanı enfekte oldu ve 7 sağlık emekçisini Kovid-19 dolayısıyla kaybettik. Salgın hastanelerde karşılandığı ve sorun kaynaktan çözülmediği için bütün yük sağlık emekçilerinin omuzunda. Sağlık emekçileri fiziken ve mental olarak çok yorgunlar. Zaten sağlık personeli sayısı yetersiz, bir de enfekte olan sağlık emekçisinin iş yükü de arkadaşlarına kalmaktadır. Kimi arkadaşlarımızın kronik rahatsızlığı olmasına rağmen sahada aktif çalışıyorlar. Son iki haftadır Kovid-19 tanısı almış arkadaşlarım neredeyse bu hırçın hastalığa yakalandığına seviniyor, biraz dinlenmiş olurum diyorlar. Sağlık emekçileri açısından durumun ne kadar vahim olduğunu düşünün. Sağlık çalışanlarının Kovid-19 ile enfekte olma açısından yüksek risk kapsamında olduğu biliniyor, 13 kat daha fazla risk altındalar. Hastalarla ilk temas edenler sağlık emekçileri olduğu için virüse daha çok maruz kalıyorlar.”
KORUYUCU EKİPMAN EKSİKLİĞİ VAR
Sağlık çalışanlarının enfekte olmasının birçok nedeninin olduğunu ifade eden Turan, “Kişisel koruyucu ekipmanların yetersizliği ve hastanelerin olumsuz koşulları bunların başında geliyor. Bize gelen bilgiler doğrultusunda; ASM’lere son iki buçuk aydır kişisel koruyucu ekipmanların yetersiz verildiği, verilenlerin de standartları yakalamaktan çok uzak olduğudur. Dolayısıyla diğer nedenlerin üzerinde de durmak kadar bu meseleyi de ciddi manada bir enfeksiyon faktörü kabul etmek ve çok rahat ortadan kaldırılabilir bir neden olarak görmek lazım. Aile sağlığı merkezinde çalışan bir hekim arkadaşımız kendilerine verilen malzemelerin yetersiz olduğunu, maskesiz gelen hastalarına da maske verdiğinden bazen maskesiz hasta muayene etmek zorunda kaldığını ifade etmektedir. Artan hasta sayısı artan iş yüküne karşı sürekli sınırlı kişilerle ve yetersiz korunmayla birçok arkadaşımızın daha enfekte olacağı öngörülüyor” diye konuştu.
ASM’LERDE İŞ YÜKÜ ARTTI
Özellikle büyük hastanelerin Kovid dışında fazlaca hasta bakmamalarından kaynaklı, halkta steril hijyenik ASM algısının geliştiğini belirten Turan, “Bu da başlı başına bir tehlike, çünkü bir yandan koruyucu sağlık hizmeti verilirken bir yandan da ciddi manada poliklinik ve şüpheli vaka teması gerçekleşmekte ve tüm bu olanlar aynı mekanda yaşanmakta. 2. ve 3. basamakta uygulanan katı MHRS nedeniyle ASM’lerde hasta yoğunluğu artmıştır. Hasta sevkleri ciddi sorun alanı haline gelmiştir. Salgının yayılımının durmasına yönelik merkezi önlemler alınmaması sebebiyle “özellikli izlem” sayıları 80-100 bandında seyretmektedir. Halihazırda hasta sayıları artmış olan aile hekimlerinin bu izlem hastalarını araması ve takip etmesi çok ciddi iş yükü yaratmaktadır. Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerine tüm bu yoğunluğun yanında ayda 7-8’i bulan hafta içi-hafta sonu acil nöbeti tutturulması sorunları içinden çıkılamaz bir hale getirmiştir. En kısa zamanda yeterli uygun kamusal alanda yeterli insan gücüyle, angaryaların olmadığı bir çalışma düzenine ihtiyaç vardır” dedi.
DÖNER SERMAYE KESİLDİ
İlk vakaların açıklanmasıyla kahraman ilan edilen, üç gün alkışlatılan ve hakları ödenmez denilen sağlık emekçilerine verilen vaatlerin yerine getirilmediğine dikkat çeken Turan, “Tavandan verileceği söylenen döner sermaye kesildi. Sağlık emekçileri Kovid hastası bakıp eve ailesinin yanına gidiyor ve virüsü eve taşıma endişesini yaşıyor. Barınma sorunları çözülmedi. Canla başla çalışan sağlık emekçileri bedenen ve ruhen çok yoruldular. Kamuda istihdam olan sağlık çalışanları büyük oranda ek ödeme alamamakta, özelde çalışanlar içinse hak edişler ya çok gecikerek, bölünerek ya da 'indirimli' yapılmakta, hekim olmayan sağlık çalışanları zorunlu ücretsiz izne gönderilmekte, iş yükü çok artmaktadır” dedi.
AÇILAN YATAKLAR TAMAMEN DOLUYOR
Pandemiye karşı bütünlüklü bir yaklaşım olmadığı için hastanelerin bölgede yetersiz kaldığını, hastane yatış ve yoğun bakım gereksiniminin karşılanmakta zorluk çekildiğini dile getiren Turan, “Nitekim Diyarbakır’da pandemi hastanesi olarak ilan edilen Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesinde ameliyathane ve yanık ünitesi yoğun bakım ünitesine dönüştürülmüş, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yeni yoğun bakım ünitesi açılmış, Sağlık Bakanlığı tarafından doluluk oranları düşük gösterilse de sağlık çalışanlarının gözlemleri ile doğrulandığı üzere açılan yataklar tamamen dolmakta, artan hasta sayısı nedeniyle yapılan bu düzenlemeler dahi yetersiz kalmaktadır. Testi pozitif çıkıp hastaneye yatırılmayanlar eve gönderiliyor ve bu durum hane içi nüfusu fazla olan bölgede ev içi bulaşa sebep olmaktadır” dedi.
PANDEMİ NEDENİYLE ERTELENEN SAĞLIK SORUNLARI
Pandemi nedeniyle ertelenen sağlık sorunlarının nasıl bir soruna yol açtığının bilinmediğini belirten Turan, “Ancak pandeminin ikincil etkileri sahadaki gözlemlere dayalı olarak görülmekte, kanser hastaları daha ileri evrelerde başvurmakta, farklı branşlarda kronik hastalığı olan kişilerin hastalıkları ilerlemekte ve kötüleşmekte olduğu gözlemlenmektedir. Bölgede de sürekli sağlık gereksinimi olan başta kanser hastaları olmak üzere kronik hastalıkları olan ve mevcut salgın dışı acil durumlardaki yurttaşlarının gereksinimleri tamamen göz ardı edildiği gözlemlenmektedir” dedi.
"FİLYASYON EKİBİNDE EĞİTİM ALMAMIŞLAR VAR"
Bölge illerinde vaka sayılarındaki artış ile Sağlık Bakanlığı tarafından il sağlık müdürlüklerine gönderilen talimatla Diyarbakır için filyasyon ekibinin sabah 08.00 gece 24.00’e kadar olacak bir mesai süresiyle, en az 150 ekibin sahada olmasının istendiğini söyleyen Turan, “Personel yetersizliği nedeniyle bu talimatın uygulanması iş kanununda belirtilen mesai saatlerinin dışına çıkmak demektir. Filyasyon ekiplerinde bulunan sağlık çalışanlarına resmi bir tebligat olmadan mesaj ile hukuksuzca, ek mesai ve nöbet ücreti ödenmeden 08.00-24.00 arası çalışmaya zorlandığı meslektaşlarımız tarafından bize iletilen en önemli sorunlardan biridir. Filyasyon ekibinde halk sağlığı açısından epidemiyoloji ve filyasyon eğitimi almamış sağlık personelleriyle çalışma yapılıyor. Halbuki Çin’in Wuhan kentinde başlayan pandemi ülkemize gelene kadar 3 aylık bir zamanımız vardı, bu süre zarfında eğitim çalışmaları tamamlanmış olabilirdi. Bu çalışmaların halk sağlığı uzmanı öncülüğünde ve gözetiminde yapılıyor olması gerekiyordu. Maalesef sahada bu eğitimi almamış sağlık çalışanları ile çalışmalar yürütülmektedir” dedi.
"BİREYSEL ÖNLEMLERLE SALGIN KONTROL ALTINA ALINAMAZ"
Salgının sadece bireysel önlemlerle kontrol altına alınmayacağını, kamusal iradenin de devreye girmesi gerektiğini ifade eden Turan, “Sadece sorumluluğu halkın bireysel önlemlerine ve sağlıkçıların omzuna yükleyerek pandemiyle mücadele edilmez. Süreç şeffaf bir şekilde topluma güven verilerek yürütülmelidir. Epidemiyolojik veriler ışığında, her bölgeye özgü tedbirler alınmalıdır. Vatandaşa sosyal destek sağlanmalı, maske ve kişisel hijyen ürünleri ücretsiz verilmelidir. Yaygın test yapılmalı, böylece belirti göstermeyen ama virüsü taşıyan kişileri tespit edilebiliriz. Filyasyon ve sürveyans çalışmalarına önem verilmelidir. Birinci basmak güçlendirilmelidir. Toplum katılımı sağlanmalı. Sağlık meslek örgütleriyle iş birliği yapılmalıdır. Sağlık çalışanlarına kaliteli ve yeterli kişisel koruyucu ekipman verilmeli, tüm sağlık emekçilerine ayırım gözetmeksizin tarama testleri yapılmalı, eve virüs taşıma endişesi yaşayan emekçilerin barınma sorunu çözülmeli, çalışma koşulları düzenlenmeli, özlük hakları verilmelidir” dedi.