Tek kullanımlık çamaşırlarla kabaran faturalar
Her market alışverişi sonrası duş alınması tamamen dezenfekte edilmek ve tüm çamaşırların tek kullanım sonrası yıkanması her bakımdan masraftı.
Fotoğraf: Freepik
Berivan TEPELİ
İstanbul/Sultangazi
Pandemi sürecinde satış danışmanı olarak çalışmak insanlarla temas etmek demek ve ne kadar çok insana temas edersen işinde de o kadar başarılısın demektir. Fakat bizim bu süreçte en çok kaçınmamız gereken şeyin insanlarla temas olması beni çalışırken fazlasıyla zorladı. Karantina dönemi ise çok ayrı ve zorlayıcı bir süreçti. AVM’ler kapanıp tamamen aile ile evde kalmak benim için çok zorlayıcıydı.
HEM OKUL HEM İŞ HEM DE AİLE
Ben 16 yaşından beri hem okulu hem işi aynı anda yürütmeye çalışıyorum. Bunun yanında aile yaşamında pek olumlu ve iyi ilerleyemeyen biriyim. Bu süreçten önce aileden daha çok okul ve iş arkadaşlarımla vaktim geçmekte ve buralardan vakit buldukça eve kapanmak yerine arkadaşlarımla dışarıda vakit geçiriyordum. Karantina sürecinde ise tamamen aile ile birlikte kalıp daha önce hiç fark etmediğim fikir ayrılıklarını fark ettim. Benim ailem kalabalık bir aile olduğundan dolayı bir şey alındığı zaman 11 kişilik almak zorundasın ve bu da bizi çok zorluyordu. Bu süreç beni ekonomik olarak iş yerimden kaynaklı çok zorlamadı çünkü hiçbir kesintim olmadı ve KÇÖ (Kısa Çalışma Ödeneği) desteği ile birlikte çalıştığım yer desteğini de kesmedi. Fakat ailedeki diğer üyeler için hal böyle değildi. Babamın emeklilik maaşı dışında başka geliri yoktu abim ve yengem çalışmıyordu, diğer abim karantina olmasına rağmen çalışmaya devam ediyordu ve bu bizi çok korkutuyordu. Her market alışverişi sonrası duş alınması tamamen dezenfekte edilmek ve tüm çamaşırların tek kullanım sonrası yıkanması her bakımdan masraftı. Yapılan alışverişlerin ne kadar toplu olursa olsun 11 kişilik bir aile için sadece 3 gün dayanması ve sürekli bir şeylerin eksikliğini çekmek büyük bir sorundu. Evde herkesin farklı yaşam standartları ve biçimleri vardı ve herkes herkesin yaptığına karışmaya başladı. Beni en çok psikolojik olarak yordu bu süreç çünkü bana her zaman destek olan arkadaşlarımdan uzaktım ve ailem ile hiç olmadığım kadar yakın olup her yaptığım ya da yapmadığım şey için memnuniyetsizliklerini dile getiriyordu.
PARANIN CANDAN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU GÖRMEK
Bu durum içindeyken çalıştığım şirket her gün toplantı ve eğitim düzenliyordu ve katılmak zorunluydu. Dışarıda bir salgın var ve insanlar ölüyor fakat sizin sınavlarda başarılı olmanız bekleniyor. 3 haftalık karantina sonrası dayanamayıp arkadaşlarımla görüşmeye başladım çünkü kalabalık bir evde yaşamak zordu. Sessiz bir ortamda ders çalışmak istesen olmuyor, kendini geliştirecek bir şey yapmak istesen ev kalabalık ve küçük alan yok yapabileceğin tek şey telefonla bir şeyler izlemek ve neler olduğunu takip etmek. İş grupları ve normal gruplardan atılan yalan haberler, bilgiler asla son bulmayıp daha da psikolojik olarak kötüye gitmeye sebep oldu.
Bunun sorması AVM’ler açılıp işe başladığımda ise durum daha da zorlayıcı oldu. Her gün toplu taşıma kullanmak insanlara hizmet vermek ve uzun süre maske ile çalışmak çok zordu. İnsanların hiçbir şey yokmuş gibi maskeyi tam takmadan ve her şeye dokunarak gezmeleri gerçekten çok şaşırtıcıydı. Mağazaya girişler de ateş ölçmek ve dezenfektana yönlendirmek görevimizdi ve insanlar bunun yapılmasını istemeyip sorun çıkartıyordu. Dezenfektanın cildine kötü geldiğini, ateş ölçmenin saçma olduğunu, maske takınca nefes alamadığını söyleyen insanlarla kendi sağlığımız ve onların sağlığı için tartışmak zorunda kalıyorduk. Her iş dönüşü duş almak ve kendimizi dezenfekte etmekle uğraşıyorduk. Yine risk grubunda olduğumuz için evde karantinaya alıyorduk kendimizi. Sahile gitmek yasak, ormana gitmek yasak ama AVM’ler açıktı. Klima yasak ama mağaza gezmek serbestti ve biz insanların kaçıp geleceği tek yerdik. Canının paradan daha değerli olmadığını görmek ve yaşamak için paraya ihtiyacımızın olması, çalışmak zorunda olmak ama psikolojik olarak buna hazır olmadan buna mecbur olmak çok kötü.