16 Eylül 2020 02:00

Hasta olma pahasına okurken çalışmak zorundayız!

Karantinaya alınan arkadaşlarımıza rağmen birlikte çalışan bizler işe gitmeye devam ediyoruz. Tüm çalışanlar stres ve korku içinde hasta olmayı bekliyoruz adeta.

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Kocaeli Üniversitesi'nden bir öğrenci

Neredeyse 1 yılını tamamlamak üzere olan bir pandemi dönemi içerisindeyiz. Bu dönemde en çok etkilenen kesimlerden biri de üniversite öğrencileri oldu. Ben de bu öğrencilerden biriyim. Pandemi öncesi kira ve fatura yükünü kaldırabilmek için part-time olarak çalışıyordum. Aldığım maaş 3 kişi ile kaldığım öğrenci evinde lüks harcama yapamadan sadece ihtiyaçlarımın bir kısmını karşılamama yetiyordu. Her ay zamlanan faturalar ve her yıl artan kirayı çalışmadan ödemenin imkânı neredeyse hiç yok. Salgın patlak verdiğinde, sokağa çıkma ve seyahat yasakları henüz ilan edilmeden önce okullar 3 hafta süre ile tatil ilan edildi. Birçok arkadaşımız özellikle yurtlarda kalanlar, birtakım eşyaları ile memleketlerine dönüş yaptılar. Biz çalışan öğrenciler olarak iş yerlerimiz kapatılana kadar öğrenci evlerinde kalmaya devam etmek zorunda kaldık. Bu süreçte okullarımız birkaç yıl daha devam edeceği için evlerimizi kapatma ihtimalimiz söz konusu değildi. Ayrıca hem evi kapatıp işi bırakıp memleketimize dönmemiz demek pandeminin bitişinden sonra tekrar iş ve ev aramak zorunda kalmamız anlamına geliyordu. Biz de ne yazık ki iş yerlerimiz kapatılana kadar beklemek zorunda kaldık. Kimi arkadaşlarımız işten çıkarıldı, bazı istisnalar dışında diğer arkadaşlarımız çalışmaya başlayana dek maaş alamadı. Ama ödememiz gereken kiralar ve faturalar hala mevcuttu.

İMKANSIZLIKLARIN KAÇINILMAZ BOĞUCULUĞU

Bunun yanı sıra online olarak devam eden dersler ve sınavlar aile evine dönenler açısından da burada kalmaya devam edenler için içerisinde çok fazla eşitsizlik ve imkansızlıklar barındırıyordu. İnternetin dahi çekmediği yerlerde kalmak zorunda kalan, evinde tablet veya bilgisayar olmayan, olsa da ev çok kalabalık olduğu için sınav ve online derslerden verim almanın imkansız olduğu şartlarda kalan birçok arkadaşımız vardı. Birkaç ay boyunca verimsiz bir eğitim ve sınav dönemi geçirdik. Ardından normalleşme dönemine geçildi, bu dönemde çalışan ve işyerleri açılan henüz işsiz kalmamış öğrenciler tekrar çalıştıkları şehirlere döndüler. Belki de bir çoğumuzun, çalışmayan öğrenci arkadaşlarımız da dahil olmak üzere, dönmesinin sebebi aile evindeki imkansızlıklardı. İmkansızlıkların da ötesinde psikolojik olarak yıpranma, kendi düzenine ve özgürlüklerine uygun bir şekilde inşa ettiğin öğrenci hayatına veda etmek zorunda kalmanın yarattığı psikolojik sıkıntılar aslında en büyük etkiydi. Bir süre sonra hastalığı önemsemeyip öğrenci evine dönme arzusu çok daha baskın bir hale geldi.

ÇALIŞIRKEN ADETA HASTA OLMAYI BEKLİYORUZ

Yaz boyu çalışmaya devam eden öğrencilerden biri olarak benim de çalıştığım giyim mağazasında hepimizin ne kadar tehlikede ve sağlıksız koşullarda olduğunu bizzat görmüş oldum. Normalleşme dönemi ile hastalığın artık ciddiyetinin kalmadığına belki de kapılmış olan bizler çok küçük önlemlerle normal hayatlarımıza geri döndük. Mağazalarda çok kalabalık bir şekilde alışveriş yapıldı, satılan eşyalara dokunuldu, kabinler dahi kullanmaya başlanıldı. 1 ay öncesinde kapatılan yerler bir anda neredeyse eski hallerine geri döndüler. Çalışan personellerin bu kalabalığın içinde, kabinleri temizlemek, herkesin dokunduğu eşyaları toparlamak gibi göz göre göre yapmak zorunda olduğu işler bir anda tekrar ortaya çıktı. Ama geçim derdinde olan insanlar olarak an be an hasta olma korkusuyla çalışmaya devam etmek zorundayız. İş yerlerinde birlikte çalıştığımız ve Covid-19 testi pozitif çıkan arkadaşlarımız oluyor. Karantinaya alınan arkadaşlarımıza rağmen birlikte çalışan bizler işe gitmeye devam ediyoruz. Tüm çalışanlar stres ve korku içinde hasta olmayı bekliyoruz adeta. Çalışan bazı arkadaşlarımızın evinde yaşlı insanlar, bazılarının ise çocukları var. Onlara nazaran benim gibi ailesiyle yaşamayan öğrenciler olarak avuntuyu “Evet hasta olacağım, en azından aileme bulaştırmayacağım” gibi düşünüldüğünde çok trajik tesellilerde buluyoruz. Biraz da olsa geçinebilmek için bu şartlarda çalışmaya devam ediyoruz. Tüm bu fiziksel ve ruhsal sıkıntıların sebebini düşündüğümüzde “dolarla da maaş almıyoruz” diyerek belki de “suç”u kendimizde arıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Sorunun bini bin para

SONRAKİ HABER

Okullar açılsa dert açılmasa da dert

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa