Erzurum sokaklarında Puşkin izleri
Erzurum denince akla ilk Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Taş Mağazalar vb. gelir. Oysa Nemlioğlu Konağı, Modern Rus edebiyatının kurucusu olarak nitelendirilen Puşkin'i misafir etmiştir.
Nemlioğlu Konağı (Puşkin Evi. Cephe Görünümü)|Fotoğraf: Seçkin Yabanlı
Seçkin YABANLI
Erzurum
Erzurum denince mekansal olarak akla ilk Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Taş Mağazalar, İç Kale, Yakutiye Medresesi gelir. Ancak aklın ve algıların arkasında kalan, kentin sembol mekanlarının dışında olup, kentsel dönüşüm fırtınası içerisinde terk edilmeye yüz tutmuş dar sokaklarında unutulan ve saklı kalan önemli bir tarih daha var.
İşte o tarihi mekanlardan biri de Erzurum’un Yakutiye ilçesi Yeğenağa Mahallesi’nde şimdiki adıyla Sadettin Konukevi Caddesi eski adıyla Karanlık Kümbet Sokak olan dar sokakta 38 numaralı konağın tarihidir. Sokağın kuzey başında Erzurum’un tanınmış mutasavvıflarından olan Habip Baba’nın öğrencileri tarafından yapılan Habip Baba Konağı bugünkü haliyle Habip Baba Kütüphanesi, güney başında ise 1308 yılında Sadreddin Türkbeg tarafından yapılan alt katta cenazeliğin olduğu iki katlı Karanlık Kümbet yer alıyor.
Sokağın tam ortasına denk gelen 38 numaralı Nemlioğlu Konağı, 19. yüzyıl başlarında Trabzonlu bir aile tarafından Erzurum’daki ticari faaliyetleri için yaptırılmış. 27 Haziran 1828 bu konağa gelen bir misafir, konağın kendi adıyla anılmasına vesile olur. Bu konuk, Rusya’nın ulusal şairi ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak nitelendirilen Aleksandır Sergeyeviç Puşkin’dir.
PUŞKİN’İN ERZURUM’A GELİŞ ÖYKÜSÜ
19. yüzyıl başlarında Rusya’da kimi subayları Çar’ın savaş ve yönetim politikalarını eleştirmiş ve aralık 1825’te bu eleştiriler 1. Nikolay’a karşı Dekabrist (Aralıkçılar) isyanına dönüşmüştü. İsyancı subayların kaybetmesi üzerine kimileri idam edilirken kimileri de Kafkas cephesinde gönderilmişti. Çar’ın bu kararı, Puşkin’in hem Dekabrist arkadaşlarının yanına gidebilmek hem de 1828 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı’nı gözlemlemek için Kafkasya üzerinden Gürcistan, Tiflis, Kars ve Erzurum’a Rus ordusu ile birlikte bir savaşçı olarak değil gezgin, şair ve yazar kimliği ile katılmasını sağladı.
Puşkin, Erzurum Top Dağı tepesinden şehri ilk gördüğünde “Kalesi, minareleri, birbiri üstüne abanan yeşil toprak damları ile Erzurum gözlerimizin önüne seriliverdi’ diyerek gözlemlerini aktarırken, Türklerin şehre giren Rus askerlerini evlerinin düz damlarına çıkarak asık suratlarla izlediğini söyler. 19 Temmuz 1828 yılında Erzurum’dan ayrılıp Rusya’ya döndüğünde gözlemlerini ve anılarını ‘Erzurum Yolcuğu’ eserinde anlatır. Abartıdan, süslemeden, methiye ve yergiden uzak, yalın tarihsel anlatımı nedeniyle, dönemin Rusya’sında, Çarlığı ve Rus generallerini övmediği için pek de hoş karşılanmaz.
PUŞKİN’İN ERZURUM’DA KONAKLADIĞI EV
Puşkin’in yerleştiği Nemlioğlu Konağı’nın sokakta bulunan tek iç avlulu ve gömme bahçeli ev yapısı, dönemine ve bulunduğu yere göre farklı bir özelliği barındırıyor. Konağın iç avlusunda Anadolu mimarisini yansıtan kırlangıç tavanlı tandır evi ve kış odası da yörenin benzer özellikli güzel bir örneği.
‘Erzurum’da çeşmeden bol bir şey yok. Her birinin üstünde bir zincire bağlı teneke taslar asılı. İnançlı Müslümanlar bu taslardan su içiyor, tanrıya şükürler ediyorlar. Kereste Soğanlı’dan getiriliyor’. Puşkin’in kente dair bu gözlemleri birkaç hafta yaşadığı konakta da kendisini gösteriyor. Konağın iç avlusunda ve dış cephesinde ayrı ayrı çeşmelerin olması ve konağın taştan sonra en fazla kullanılan malzemesinin Sarıkamış Soğanlı’daki ormanlardan getirilen sarıçam, ak ve karaçam ağacından hazırlanan ahşap malzemelerden yapılması Puşkin’in yerinde tespitlerine birkaç örnek.
PUŞKİN’İN KONAKTA SON GÜNLERİ
Dostoyevski’nin 20 Haziran 1880 yılında Moskova’da, Puşkin üzerine yaptığı konuşma da ‘Doğrudan doğruya halkın şairi olup gücünü halktan almaya başladığı anda bu gücün büyük geleceğini görmüş, anlamıştı. Onun içindir ki; gelecekten haber getiren birisidir’ diyerek vurguladığı Puşkin’in, Erzurum günlerinde sadece birkaç haftalığına kaldığı bu konakta yaşananlar elbette ki tarihin siyasi ve sosyolojik gelişmeleri içerisinde önemli bir yerdi. Ancak günümüzde bu ev ve sokağın önemine ne yaşayan yerel halk ne de yerel yöneticiler sahip. Konak, geçmişte içinde yaşayan Puşkin tarafından tanıtıldı. Bugün de inatla ayakta kalarak sokağından gelip geçenlere kendisi tanıklık ediyor. Tanıklık ettiği tarihin sırlarıyla sessiz ve unutulmuş bizi selamlayan 38 numaralı konakta, Puşkin’in tanık olduğu bir olayla bitirelim:
Muş Paşası Emin Paşa’nın Rusların Muş’u alması ile Erzurum’a getirilip iç kalede yer alan Serasker Sarayı’nda Rus generali Kont Pakseviç’in huzuruna çıkarıldığında, Emin Paşa ‘Odalardan birinin kapısının önünde durdu; heyecanla bir şeyler söyledi, sonra derin bir düşünceye daldı. Meğer bu odada Serasker’in buyruğu ile babasının boynu vurulmuş. İşte gerçek doğu izlenimleri!’
Yazıdaki alıntılar, Puşkin’in, “Erzurum Yolculuğu” adlı kitabının İş Bankası-2008 baskısından alınmıştır.