TTB: Kovid-19 sınıfsal sınırlar içerisinde ilerliyor, yoksulları vuruyor
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Kurulu, salgının başından bu yana gelinen noktayı ve pandeminin 6. ay raporunu "Salgın yönetilemiyor, fırtına kapıda" başlığı ile paylaştı.
Burcu Yıldırım
Ankara
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Grubu, pandemiye ilişkin 6. ay değerlendirmesini online yaptığı basın toplantısı ile paylaştı. Rapor hakkında konuşan Doç. Dr. Osman Elbek, Kovid-19’un yoksul kesimleri daha çok etkilediğini ifade ederek salgının sınıfsal olarak yayılma hızının da değişiklik gösterdiğine dikkat çekti. Elbek, “Kovid-19 sınıfsal sınırlar içerisinde ilerliyor. İnsanlar ölüyor, ekonomiyi insanların önüne koyamayız” dedi.
"SALGIN YÖNETİLEMİYOR, FIRTINA KAPIDA"
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, salgının başından bu yana gelinen noktayı ve 6. ay raporunu "Salgın yönetilemiyor, fırtına kapıda" başlığı ile sunarak grip salgınının da etkisine dikkat çekti.
Mevsimsel grip salgını ile Kovid-19’un birleştiği dönemde olduğumuzu ve bu sürecin çok daha ölümcül olabileceğini, önümüzdeki dönemde Kovid-19 ve influenza testlerinin aynı anda yapılması gerektiğini söyleyen Elbek, “Toplamda 95 sağlık çalışanıyla beraber 41 hekimi ve 7 bin 506 kişiyi kaybettik. Artık bu ölüm sayısına bir yenisini eklemek istemiyoruz” dedi.
Rapora birçok alandan katkı sunulduğunu sosyolojik, ekonomik, psikolojik açılardan bakıldığını vurgulayan Elbek, “Çünkü biz pandemiyi anlamak istiyoruz ve bu salgını anlamayla çözeceğiz” diye ekledi.
Hekimler ile birlikte sağlık çalışanlarının tükendiğine değinen Elbek, “Çalışma hayatında adaletsizce yaklaşımlara maruz kalıyor, psikolojik destekle ayakta durmaya çalışıyorlar. Kovid-19 artık sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. Çünkü toplumdan daha fazla risk altındalar. Topluma göre 29 Nisan’da 5 kat, 2 Eylül’de 8 buçuk kat daha fazla hastalandıkları görülmektedir” diyerek buna rağmen çalışanlara yönelik şiddetin arttığını ve toplumun yaşadığı nesnel sorunların sağlık çalışanlarına şiddet olarak döndüğünü belirtti.
Elbek, salgından çıkışın bütün alanlarda halk sağlığını önceleyerek ve dayanışarak oluşacağını vurguladı.
İlk seyahat serbestisinin bulaşın artmasına rağmen aralarında Antalya, Aydın, Muğla gibi illerin olduğu 4 Mayıs 2020 tarihinde açıldığını hatırlatan Elbek, “Ardından 11 Mayıs 2020’de AVM’lerin açılmasıyla beraber haziran ayında yeniden açılmaya gidildi. Epidemiyoloji bilimine uyulmadı ve Türkiye’nin olgu sayıları hiçbir pike dayanmadan devam etti” dedi.
"KOVİD-19 SINIFSAL SINIRLAR İÇERİSİNDE İLERLİYOR"
HES bilgileri üzerinden aldıkları verilere dayanarak İstanbul üzerinden örnek veren Elbek, salgının en çok orta ve orta alt ekonomik seviyede olan yurttaşların yaşadığı bölgelerde görüldüğüne dikkat çekti.
“Düşük gelirli mahallelerde salgın yüksek iken geliri yüksek mahallelerde salgın yavaş ilerliyor” diyen Elbek, “Ekonomik seviyesi yüksek olan ve düşük olan semtlerde, mahallelerde vakaların ilerleyiş hızı değişiyor. Kovid-19 sınıfsal sınırlar içerisinde ilerliyor” diyerek kırılgan gruplara ve düşük ücretli insanlara nasıl ulaşılacağının belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Elbek, “Düşük gelirli yurttaşlara 'Maske takmıyorsunuz’ diye parmak sallamak yerine onları anlamak, ekonomik olarak olanak sağlamak ve ekonomik önlemler almak gerekir” ifadelerini kullandı.
"BEN BİLİRİM ZİHNİYETİ SALGIN POLİTİKASINDAKİ EN KÖTÜ ADIM"
Hidroksiklorokin ilacının kanıtlanmış hiçbir olumlu faydasının olmadığını ve artık Kovid-19 tedavisinde kullanılmaması gerektiğini söyleyen Elbek, “Önümüzdeki yılın bahar, yaz ve kış aylarını aşısız geçireceğiz. Salgın bitişe yakın değil. Zengin ülkelerin yoksul ülkelerin aşılarına el koymalarına itiraz etmemiz gerekir” dedi.
Bu mücedelede bilimin gücü ve sağlık çalışanlarının özverisi ile ilerlendiğini dile getiren Elbek, “Sağlıkta dönüşüm politikaları ile filyasyon çalışmalarında bocaladık. Sağlık sisteminin olumlu yönde düzeltilmesi ve sağlık okuryazarlığının artması gerekir. Her şeyi müşteriye indirgeyen zihniyet Kovid-19’la kendini daha açık gösterdi. ‘Ben bilirim’ zihniyeti, salgın politikasındaki en kötü adım. Salgında adım atmak ve yol almak için birlikte ilerlemek gerek. İnsanlar ölüyor, ekonomiyi insanların önüne koyamayız. Hastaların müşteriye, hastanelerin ticarethaneye dönüştürülmesi salgına alan açıyor” diye konuştu.
"VİRÜSÜN MUTASYONA UĞRADIĞI BİLİMSEL BİR GERÇEK DEĞİL"
Virüsün mutasyon geçirdiğine dair söylemlerin bilimsel bir gerçekliği olmadığını ve tüm dünyada hızla yayıldığını belirten Elbek, “Önümüzdeki dönemdeki fırtınayı dindirebilecek en önemli şey grip aşısı, ancak o da yeterli gibi görünmüyor. Türkiye de fiziksel kısıtlamalarda çok sıkı değil. Ağır hastaların nasıl tariflendiği bile hâlâ açıklanmadı. Türkiye’de bilimsel araştırmalar ise çok zor, hatta ikansız. Pandeminin 6. ayındayız, hastaların özelliklerini hâlâ bilmiyoruz” diyerek Bilim Kurulundaki hekimlerin de sorumluluğuna dikkat çekti.
Özellikle İstanbul’da, Güneydoğu Anadolu’da, Doğu Marmara’da ölüm hızlarının neden yüksek olduğunun araştırılması gerektiğini belirten Elbek, “Belediyelere atanan kayyumlarla, anadilde eğitim verilmemesiyle, zorunlu göçlerle, hanelerde artan birey sayıları ile salgının arttığını görüyoruz” dedi.
"ÖTEKİLERİN SORUNLARINI TOPLUMA TAŞIMAK GEREK"
Eğitim imkanlarının özellikle yoksullar için oluşturulması gerektiğini söyleyen Elbek, “Yeterli test yaparak, izleyerek, izole ederek eğitim başlatılmalı. Olgu insidans hızının düşürülmesi, atamaların yapılması, servislerin güvenliğinin sağlanması gerekir. Kamu sağlığı poltikalarının geliştirilmesi, insan merkezli önlemler ve tedavi süreçlerini kapsayan toplum bilimine ihtiyacımız var. Ekolojik tahribatın azaltılması gerekiyor. Gıdanın, hayvanın ve insan sağlığının kopmaz şekilde birbirine bağlı olduğunu unutmamalıyız. Ruh sağlığımızı korumak için açık paylaşım ve şeffaflık içerisinde olmak, ötekilerin sorunlarını topluma taşımak gerekir” diyerek salgın döneminde de meydaya barış gazeteciliğinin önünün açılması çağrısında bulundu.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kovid-19 İzlem Grubu Üyesi hekimler ise vakaların sık görüldüğü yerlerde iki haftalık kapanma getirilmesinin faydalı olabileceğini bildirerek çalışma hayatında kamu, özel sektör, belediyeler ve bakanlığın birlikte hareket ederek halk sağlığının öncelenmesi gerektiğini, aksi takdirde salgından çıkışın olmayacağını bildirdi.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman ise Bakanlık ile yaptıkları ilk görüşmeden sonraki randevularına cevap beklediklerini dile getirdi.