Yeşilkentli gençler seslerine kulak verilmesini istiyor
Semt kavgalarının eksik olmadığı, uyuşturucunun yaygınlaştığı Avcılar Yeşilkent Mahallesi'nde, gençler sosyal alanların yapılmasını istiyor.
Fotoğraf: Evrensel
Kaan BİÇİCİ
Diren GÖKTEPE
Berat Can DEMİR
İstanbul
Yeşilkent Avcılar’ın en kalabalık mahallesi. Esenyurt ve Avcılar’ın arasında sıkışıp kalan Yeşilkent, belediyeler tarafından unutulmuş bir bölge. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan gençlerin büyük bir kısmı çalışıyor. Küçük yaşta büyük sorumluluk almak zorunda kalanların sayısı hiç de az değil. “Hayatlarını evden işe, işten eve” diye anlatan gençlerin sosyalleşebilecekleri bir mekan yok. Semt kavgalarının eksik olmadığı, uyuşturucunun yaygınlaştığı mahallede, gençler sosyal alanların yapılmasını istiyor. Şu ana kadar başvurdukları hiçbir yerden sonuç alamadıklarını anlatan gençler, seslerine kulak verilmesini istiyor.
Akşam saatlerinde gittiğimiz mahallede gençleri sokak aralarında, apartman önlerinde sohbet ederken buluyoruz. Tekstil fabrikasında sabah 8’den akşam 7’e kadar çalışan 19 yaşındaki Murat Yeşilkent’in en kötü yanının park ve kafelerin neredeyse hiç olmaması olduğunu söylüyor. Mahalleler arası “semt kavgaları”nın çokluğundan yakınan Murat, “Semtler arası kavgalar söz konusu hep buralarda. Mesela Avcılar sahile de gidemiyoruz; hasım sıkıntısı var” diyor.
HEM OKUYUP HEM ÇALIŞIYOR
15 yaşındaki Ali hem çalışıp hem de okuduğunu anlatıyor. Genelde gündelik hamallık yapan Ali farklı yerlerde de çalışmış: “Bakkala gidiyorum bazen, bazen temizlikçiye gidiyorum; değişiyor. İnsaflı biri asgari ücret de veriyor bakıyorsun, bazıları aylığı 600’e de çalıştırıyor.”
Pandemi dönemiyle birlikte fırıncıda çalışmaya başlayan 17 yaşındaki Yasir de yaptığı işe göre hak ettiği ücreti alamamaktan yakınırken, okumanın kendisi için önemli olduğunu söylüyor. Okul başlayınca işten ayrılacağını dile getiren Yasir, devam ediyor: “Fırıncıyım, ustanın yaptığı işi yapıyorum aslında, normalde 5 bin almam gerek. 12 saat çalışıyorum, pişiricinin yaptığı işi de yapıyorum 3 bin veriyorlar bana. Kazandığım paranın yüzde 80’inini aileme veriyorum zaten. Bana kalanla da telefonumun faturasını ödüyorum, arkadaşlarla takılıyorum.”
"ÇALIŞMIYORSAN YÜRÜ GİT!"
Bir tekstil fabrikasında sabah 8.30 akşam 7 arası çalışan 17 yaşındaki Erhan ise hayatının evden işe, işten eve şeklinde devam ettiğini söylüyor: “Asgari ücret alıyorum ama onda da kesik kesik alıyoruz paramızı; bazen veriyor, bazen vermiyor. Kiraya, faturalara da para yetmiyor böyle olunca da. Zaten getirdiğim para da bankaya borca gidiyor, kiraya gidiyor, faturalara gidiyor; getirdiğim paradan bir şey kalmıyor geriye. Annem çalışmıyor ev hanımı; babam da cezaevinde.” İşyerinde baskının çok fazla olduğunu söyleyen Erhan, itiraz etmelerine rağmen sonuç alamadıklarını anlatıyor: “Bunu daha önce söyledik ‘Abi neden böyle yapıyorsun’ dedik, o da ‘Çalışmıyorsan yürü git!’ dedi.”
Tekstil atölyesinde 12 yaşından bu yana çalışan 22 yaşındaki bir genç ise İstanbul’a geldiklerinden bu yana çalışmak zorunda olduğunu ailesinde de bir kardeşi hariç kimsenin çalışmadığını anlatıyor. Aldıkları ücretin sadece ailenin ihtiyaçlarına yettiğini, kendilerine pek de bir şey kalmadığını söylüyor.
SORUNLAR DA TALEPLER DE BİR
Konuştuğumuz gençlerle taleplerini de soruyoruz. Özet olarak şunları dile getiriyorlar: “Daha önce buraya başka gazetelerden, kanallardan da geldiler. Kimse bizim sesimizi duymadı. Muhtarlığa da gittik, belediyeye de gittik, kaymakamlığa da gittik. Gitmediğimiz yer kalmadı. ‘İlgileneceğiz’ dediler, kimsenin bir şey yaptığı yok. Buralarda uyuşturucu satıldığı için, burayı değersiz gördükleri için bir şey yapmıyorlar, biliyoruz. Ama buraya park yapsalar, spor salonları yapsalar, gençlerin birlikte takılacağı alanlar yapsalar gençler uyuşturucuya yönelir mi? Yönelmez. Biz bunları istiyoruz.”
"ESENYURT’A, PARSELLER’E GİDİYORUZ"
17 yaşındaki lise öğrencisi Hüseyin, park için genelde Firüzköy tarafına gittiklerini, Yeşilkent’teki parkın uzak ve küçük olduğunu söylüyor. Yolların da sıkıntılı olduğunu dile getiren Hüseyin, “Arabalar geçemiyor yollardan. Kaldırımlar da yok denecek kadar az. Avcılar Merkez’e gitmek istesek 45 dakika yol sürüyor zaten” diyor. 16 yaşındaki kardeşi Onurcan da benzer sıkıntıları dile getiriyor: “Yeşilkent’te yollar çok kötü. Okul sıkıntısı da var. Buralar gelişmiyor. Doğduğumdan beri buradayım gelişen hiçbir şey yok. Herkes evden işe, işten eve... Zaten kimse bir yere de gidemiyor.”
Avcılar Meslek Lisesi’nde okuyan 16 yaşındaki Melik de mahallede kavgaların çok olduğundan, gençlerin sosyalleşeceği alanların pek bulunmadığından yakınıyor: “Ulaşım, park, hastane; bunların tamamı sıkıntılı. Sosyalleşeceğimiz alanlar hiç yok. Esenyurt’a, Parseller’e gidiyoruz.”