Levent Tüzel: Kobanê eylemleri dosyası 6 yıl boyunca savcının çekmecesinde saklanmış
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, HDP'ye dönük Kobanê operasyonunu Gündem Özel'de değerlendirdi.
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, HDP'ye dönük Kobanê operasyonunu Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
Levent Tüzel'in değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
Yeni bir saray operasyonuyla karşı karşıyayız. 6 yıl boyunca savcının çekmecesinde saklanan bir dosya. Keyfi ve hukuksuz bir uygulama. Ancak son yıllarda ilk defa rastlamıyoruz. Saldırının hedefi olan HDP. HDP, çözüm sürecinin sonlandırılmasından sonra, 7 Haziran 2015 seçimlerindeki iktidarın yaşadığı yenilgiden sonra özellikle, hedefe konmuş durumda. Siyaseten etkisizleştirme politikası sürdürülüyor. Eş Başkan Demirtaş hakkında salıverilme varken ortada birden bu çekmecede saklanan dosyadan tutuklama kararı verilerek tutuldu. Onlarca milletvekili, siyasetçi, yönetici, Ayhan Bilgen gibi belediye başkanı (bu soruşturmadan dolayı daha önce hak gasbına uğradığı kararına varılmış biri) gözaltına alınıyor. Mızrak çuvala sığmıyor. Kobanê eylemleri, Kobanê halkıyla dayanışma, IŞİD kuşatması karşısında o dönemde ciddi bir sahiplenme olmuştu. Ancak devlet ve bir takım paramiliter güçler harekete geçirilmiş, demokratik protestoyu ve sahiplenmeyi provakate ettiler. 50’yi aşkın yurttaş, çoğu da Kürt ve HDP üyesi ya da taraftarı bu olaylarda hayatını kaybetti. Ve sonrasında aslında o dönemin etkilerine baktığımızda, Kobanê’deki kuşatma püskürtülürken, Türkiye’nin iç politikasında yeni bir dönem başladı ve iç güvenlik yasası Meclis’ten geçti. Toplum ve demokratik güçler üzerinde adeta yargı darbesi, talimatandırılmış bir yargı mekanizması işliyor. Gariptir, Ankara Başsavcısının saray ziyaretinden sonra böylesi bir operasyon için düğmeye basılması da düşündürücü.
2014 yılında hazırlık numarası verilmiş bir soruşturmanın 6 yıl boyunca uzatılması demokrasinin kılıcı gibi buradaki adı geçen çevreler üzerinde tehdit gücü olarak kullanılmasının hukukla izah edilebilir yanı yok. Şimdi bakalım şapkadan ne tür yeni deliller ortaya atılacak?
BU TARZ PSİKOLOJİK HAREKATLAR ARTIK KARŞILIĞINI BULMUYOR
HDP üzerinden bütün bir toplum terör tehdidiyle, terör korkuluğuyla sindirilmek isteniyor. Bir yanı gündem saptırma. Türkiye’nin ciddi meseleleri var. artık bu sorunları değil çözmek, daha da kangrenleştirmiş siyasi iktidar yapısıyla karşı karşıyayız. Ekonomik kriz, TL’nin eriyip gitmesi ve bunlar karşısında katlanan borçlar, ülkenin kaynaklarının yağmalanması… Yurt dışında raporlanmış yolsuzluk dosyaları… Marttan bu yana ülke pandemiyi konuşuyor. Salgın sadece sağlık emekçilerini değil, bütün emekçileri tehdit eder boyutta. Sağlıktan eğitime, çalışma hayatına kadar olumsuz sonuçlarını görüyoruz. Dış politikada, Doğu Akdeniz’de hizaya çekilen bir Erdoğan yönetimi söz konusu. Burnu sürtülen, had bildirilen, bu ölçüde de yalnızlaştırılan bir Türkiye yönetimi var. Bu başarısızlık halkın desteğini gün be gün kaybettiriyor. İktidar da bu türden sansasyonel operasyonlarla bir kez daha HDP’yi ortaya atarak aslında otoriter rejimi bütün hak ve özgürlükler üzerinde bütün siyasal talepler üzerinde bir baskıya dönüştürüyor. Bu sabah başlayan operasyonun da böyle bir anlamı var. Bu tarz psikolojik harekatlar artık karşılığını bulmuyor.
GÜÇ BİRLİĞİ YAPMANIN ZAMANI
Demokratik mücadele güçlerinin, halk hareketinin birleşik mücadelesi gerekli. Topun önünde demokratik kitle örgütleri görünse de, sosyalistler ya da muhalifler vs. aslında yapılmak istenen bütün bir toplumsal hareketin ve halk muhalefetinin ve hak arayışının bastırılmasıdır.
HDP’nin yalnızlaştırılmak istenmesinin karşısında yalnız bırakılmamalı. Sokağı ve demokratik protestoları bir süredir yapılmaz kılan bu yönetim anlayışına boyun eğmemek gerekiyor. Akla hayale gelmedik karşı devrimci hamleler bu iktidar tarafından yapıldı. Olan biteni küçümsememek, bu da gelir geçer dememek, bütün gidişatı seçimlere de havale etmemek gerekli. (Ki ana muhalefet bunu çokça yapıyor) ‘Gitmesi yakındır, bu seçimlerde gidecek. Bütün olan bitenler yönetemediği için’ gibi tespitler aslında bir beklentici tutumu, bütün olan biteni bir bekleyici mesele haline getirme siyaseti yanlış bir tutum. Olanları eleştirel tarzda tepkiyle karşılamanın böylesi bir sözel muhalefetin durdurucu etkisi olmadığı, bu hukuksuzluğu bu adaletsizliği bu karşı devrimci girişimleri püskürtecek bir mahiyette olmadığı görülüyor.
Günün sonunda bütün bunların kölece çalışma hayatını her şeye rağmen dayatan bir sermaye iktidarı profili karşısında işçinin emekçinin esas itibarıyla bunları kendi meselesi olarak görüp, hayatını sürdürme, geleceğini kurma ve hakkaniyetle yaşama meselesi olarak görüp oradan sesimizi yükseltmek gerekiyor. Sadece siyasi partilerin değil, sendikal güçlerin de bu haksızlığa, bu keyfiyete artık dur demek üzere güç birliği yapmasının zamanı.
Gözaltına alınan siyasetçilerin bir an önce görevlerini yapabilir şekilde serbest bırakılması gerekiyor. Kobanê olaylarında hayatını kaybetmiş yurttaşların, bu olaylar nedeniyle zarar görenlerin gerçek suçlularının ortaya çıkartılması asıl talebimiz. Bugünkü iktidar yargısında bu gerçeklere ulaşılması mümkün olmayacak. Bunun için mücadele kaçınılmaz.
(WEB TV)