KHK ile ihraç edildiler, ağaç kökü yemediler, emek harcadılar, ürettiler
KHK ile işlerinden ihraç edilen Hazal Unat Aslan ve Serkan Aslan, evde yaptıkları yöresel ürünleri satarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor.
Hazal Unat Aslan | Fotoğraf: İnanç Yıldız / Evrensel
İnanç YILDIZ
Diyarbakır
OHAL sonrası Diyarbakır’da KHK ile ihraç edilen 12 yıllık Belediye Çalışanı Hazal Unat Aslan (40) ve 20 yıllık Öğretmen Serkan Aslan (45) çifti, kendi tabirleri ile Diyarbakır’ın ortasında bir köyde 4 yıldır yöresel ürünler hazırlayarak yaşam mücadelesi veriyor. Aslan, “Bize ‘Ağaç kökü yesinler’ demişlerdi. Ağaç kökü yemedik, emek harcadık. Hukuki değildi ihraç olmamız. Döneceğimizi biliyoruz, elle tutulur bir gerekçe yok” dedi.
15 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) sonrası 100 binin üzerinde kamu çalışanı çeşitli kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile görevlerinden uzaklaştırıldı. Diyarbakır’da Hazal Unat Aslan ve Serkan Aslan çifti de KHK ile ihraç edilenlerden.
Hazal Aslan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde 12 yıl boyunca kadın ve sağlık daire başkanlıklarına bağlı olarak çeşitli görevlerde çalıştı. Serkan Aslan ise, 20 yıllık öğretmendi. Serkan 675 sayılı KHK ile 2016 yılında görevden alınırken Hazal, 2017 yılının haziran ayında açığa alındıktan sonra bir KHK ile 14 temmuzda ihraç edildi. OHAL Komisyonuna itiraz eden Serkan için henüz cevap gelmezken, Hazal’ın itirazı reddedildi ve konuyu mahkemeye taşıdı. 1 yıldır mahkeme kararını bekliyor. 9 ve 11 yaşında iki çocuğu bulunan Aslan çifti, ihraç olduktan sonra Diyarbakır’da kiraladıkları bahçeli bir evde salça, pul biber, turşu, kurutmalık, domates ve biber salçası gibi yöresel ürenler hazırlayarak hayata tutunmaya çalışıyor. Domates, biber, salatalık gibi ürünleri ise bahçelerine yakın bir tarlada yetiştiriyorlar. Kayapınar ilçesinde lüks site ve plazalar arasında bulunan yeni mekanları için ‘Diyarbakır’ın ortasında bir köy’ tarifini kullanan Aslan çiftçi, 4 yıldır yeni bir hayatın içinde. Hazal Unat Aslan yaşam mücadelelerini Evrensel’e anlattı.
YÖRESEL ÜRÜNLERE YÖNELDİLER
Organik tarıma ilgisi olduğu için ihraç olduktan sonra bu alana yöneldiğini söyleyen Aslan, “Çalıştığım dönemlerde de salçamı, turşumu, reçelimi kendim yapardım. Ön bilgim olduğu için bundan dolayı da bir ev değişikliliğine gittik. Daha çok bahçeli, ekip biçebileceğimiz bir alan tercih ettik. Bu alanda 4 yıldır eşimle birlikte organik tarımla uğraşıyoruz. Salça, pul biber, turşu, kurutmalık, domates ve biber salçasını kendimiz yapıp satıyoruz” dedi.
PANDEMİ ONLARI DA ETKİLEDİ
Pandeminin kendi işlerini de etkilediğini dile getiren Aslan, “Bizim ürünlerimiz fabrikasyon olmadığı için martta bitiyor. Marttan sonra ise hazırlık aşamasına giriyoruz. Eylülde de satışlarımız başlıyor. Daha çok sipariş usulü yapıyoruz. Diğer illerde de müşterilerimiz oluyor. Kargoyla da gönderebiliyoruz. Ürünlerimizi daha çok sağlıkçılar ve öğretmenler alıyordu. Artık eve gelip almak zorunda kalacaklar. Bu da satışlarımızı etkileyecek. Biz gidemeyeceğiz onlar gelemeyecek, bu yüzden çok bir öngörümüz yok” diye konuştu.
“AĞAÇ KÖKÜ YEMEDİK”
İhraç olmalarının yaşamlarını olumsuz etkilediğini belirten Aslan, “Bu süreçte yaşam mücadelesi vermeye çalıştık. Ekonomik anlamda tabii ki ilerlemeler, gerilemeler yaşanıyor. Fakat kendileri ‘Ağaç kökü yesinler’ demişti. Ama bizim hayatımız mücadele içinde olduğundan bu süreçte ağaç kökü yemedik, emek harcadık, emeğimizin sonucunu alıyoruz. Bu süreçte de kendi çevremiz, ailemiz eşimiz dostumuz arkadaşlarımız hep yanımızda oldu. Bu süreci de olumlu bir şekilde atlatacağımızı biliyoruz. Bize yapılan haksızlıktı, adaletsizlikti, bir gün adaletin yerini bulacağını düşünüyorum. Suçsuz bir şekilde bizi attılar. Haklı olduğumuzu düşünüyorum. Kazanacağımızı düşünüyorum” dedi.
“ELLE TUTULUR BİR ŞEY YOK”
OHAL Komisyonuna ihraç edilmesiyle yaptığı itirazın reddedildiğini dile getiren Aslan, “Herhangi bir gerekçe sunmadılar. Sundukları ret kararında 8 Mart kadın etkinliğinde bulunduğumdan dolayı ve valiliğin, belediyenin ortak aldığı kararla kurulan Sarmaşık Derneğine bağış yaptığımız belirtiliyordu. Cezasını bu şekilde ödettiler. Tabi ki siyasi karar. Ret gerekçesinde elle tutulacak bir neden yok. Bizler ve arkadaşlarımız hukuksuzca işlerimizden olduk. Hiçbir gerekçe sunulmadı. Bir kadın etkinliğine, 8 Mart’a gitmek suç değil. Dünya Emekçi Kadınlar Günü bütün dünyada kutlanıyor. Sarmaşık da yasal olarak kurulmuştu. Yasal çerçevede bütün çalışanlardan bir para kesiliyordu. Yani hukuki değildi ihraç olmamız. Döneceğimizi biliyoruz, elle tutulur bir gerekçe ve yargılamamız yok” diye konuştu.
SAĞLIK PROBLEMLERİ OLAN ASLAN: NORMALDE BİR KİLO BİR ŞEY KALDIRMAMAM GEREKİYOR
Aslan, aynı zamanda sağlık problemleri yaşıyor. İhraç olmadan önce başlayan kanser tedavisi halen devam ediyor. Ancak ihraç olunca sağlık sigortası iptal edilince bir süre tedavisi aksamış. Sonra bir şekilde sigortasını yaptırmış ve tedavisine devam ediyor.
Lenf bezlerinin alındığını söyleyen Aslan, “Normalde bir kilo bir şey kaldırmamam gerekiyor. Ama yaptığımız işte yüzlerce kilo kaldırabiliyoruz. İşimiz emekle, insan gücüyle olan bir şey. Eşimle ve çocuklarla beraber yapmaya çalışıyoruz. Çocuklarım küçük olmalarına rağmen burada emeği çok oluyor” dedi.