28 Eylül 2020 06:45

Demokrasi İçin Birlik: Salgın sınıfsal

Yapılan çalışmaların koronavirüsün en çok yoksulları etkilediğini gösterdiğini vurgulayan Demokrasi İçin Birlik, yaptığı açıklamada "Salgın sınıfsal" dedi.

Demokrasi İçin Birlik logosu

Paylaş

"Salgın sınıfsal" açıklamasında bulunan Demokrasi İçin Birlik (DİB), koronavirüs salgınının sermaye açısından otoriter çalışma rejimi düzenlemelerini hayata geçirmenin fırsatı olarak görüldüğünü belirtti.

DİB, yaptığı yazılı açıklamada salgının sınıf ve ırk ayrımını gözler önüne serdiğini ifade etti. Açıklamada "Dünyanın her yerinde yoksullar hastalığa daha fazla yakalanıyor, sağlık hizmetine ve gıdaya erişmekte daha büyük zorluk çekiyor ve daha fazla ölüyorlar. Ekonomik zorluklar ve işsizlik karşısında umutsuzluğa düşen insanlar intihara sürükleniyor" denildi.

"İKTİDARLAR OTORİTERLİĞİ VE BASKILARI ARTIYOR"

Ülkemizde ve dünyada, salgının yoksulları ve kırılgan kesimleri vurduğunun altı çizilen açıklamada "Sağlık hizmetleri ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinin ve insana dair her şeyin piyasalaşması, yurttaşları salgın ve yoksulluk karşısında tek başına bırakırken, ülke kaynaklarını sermayenin çıkarları için kullanan iktidarlar otoriterliği ve baskıları artırıyor" ifadelerine yer verildi.

"MİLYONLARCA ÇOCUK UZAKTAN EĞİTİMDEN YARARLANAMIYOR"

İşçiler “Virüs mü açlık mı” ikilemine sıkıştırıldığı aktarılan açıklamada "Bilgisayar ve internet imkânı olmayan milyonlarca çocuk, uzaktan eğitimden yararlanamıyor. Devlet hastanelerinde hastalık belirtisi taşıyanlara bile test yapılmazken, özel hastanelerde parayı veren test yaptırıyor" tespitlerine yer verildi.

"KORONAVİRÜS EN ÇOK YOKSULLARI ETKİLİYOR"

Yapılan çalışmaların koronavirüsün en çok yoksulları etkilediğini gösterdiği hatırlatılan açıklamada "ABD, İngiltere ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde Covid-19’a dair araştırmalar hem sınıfsal hem de ırk ayrımını çağrıştıran verileri ortaya koyuyor. BM Küresel Açlığa Karşı Mücadele Birimi’nin yayımladığı rapora göre, salgın dünyada 265 milyona yakın insanı açlıkla yüz yüze bırakacak . UNICEF’in yayımladığı rapor ise salgınla yoksulluğa itilen çocukların sayısının 100 milyona ulaşacağını vurguluyor" denildi.

Açıklamada, salgına yakalanma ve ölüm oranlarında dünyada siyahlar ve Latinlerin ilk sırada yer aldığı Türkiye’de ise İstanbul, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Marmara’da ölüm hızının yüksek olduğu ve daha fazla insanın öldüğü anımsatıldı.

"İKTİDAR MİLYONLARCA EMEKÇİYİ GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME YOLLADI"

DİSK'in araştırmasına göre, konfederasyona üye işçiler arasında pozitif vaka oranının Türkiye ortalamasının 3,2 katı olduğu belirtilen açıklamada "İktidar evde kal çağrıları yaparken milyonlarca emekçiyi göz göre göre ölüme yolladı. Dardanel ve Vestel’de olduğu gibi salgına yakalananlar gizlenirken, işçiler kölelik koşullarında çalıştırıldı. Salgın sermaye açısından otoriter çalışma rejimi düzenlemelerini hayata geçirmenin fırsatı olarak görülüyor" denildi.

Kovid-19'un sınıfsal sınırlar içerisinde ilerlediği ifade edilen açıklamada, TTB'nin Kovid-19 değerlendirme raporunun da ekonomik seviyesi yüksek olan ve düşük olan semtlerde, mahallelerde vakaların ilerleyiş hızının değiştiğini ortaya koyduğu aktarıldı.

"SİGORTASI VE GÜVENCESİ OLMAYAN SANATÇILAR ÇARESİZ"

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

"Salgın, toplumun güvenceden ve düzenli gelirden yoksun kesimlerini vuruyor.

Müzik-Sen açıklamasına göre korona döneminde aylardır işsiz olan yüze yakın müzisyen intihar etti. Çoğu güvencesiz çalışan müzik ve sahne emekçileri her türlü destekten yoksun ölüme ve açlığa terk edildi. Müzik aletlerini satarak eve ekmek götürmeye çalışan müzisyenler var. Bu insanların sigortaları yok, hiçbir güvenceleri de yok. Yüz binlerce müzisyen ne kısa çalışma ödeneği, ne işsizlik maaşı alabiliyorlar. Rekor düzeydeki işsizlik nedeniyle başka iş yapmak isteyenler de iş bulamıyor.

Pandemi, iktidar tarafından rahatsız olduğu bir kültürel üretimi fiilen yok etmek için araçsallaştırılıyor."

"TEK YOL BİRLİKTE ÖRGÜTLÜ MÜCADELE"

Dayanışmayı güçlendirmenin önemine vurgu yapılan açıklamada, şöyle devam edildi:

"İktidarın neoliberal politikalarının sonucunda yurttaşlar tarafından yaratılan ülke kaynaklarının sermayenin çıkarları için harcandığı, yurttaşların 'normalleşme' adı altında ölüme terk edildiği bir ortamda, hayatımızı korumak, insanca, onurumuzla yaşayabilmek için tek yol, örgütlü mücadeleden geçiyor.

Dayanışma ağlarını güçlendirmek elzem.

Halkı yoksulluğa ve ölüme iten neoliberal politikalara karşı mücadeleyi büyütmek için meclis içindeki ve dışındaki demokrasi güçlerinin halkın katılımına dayalı bir halkçı seçenek yaratabilmesi hayati önemde.

Salgın kapitalizmle aynı hedefi vuruyor: Yoksulları, emekçileri ve makbul vatandaşlık sınırları içinde görülmeyenleri…

Demokrasi güçleri de salgının, sömürü düzeninin mağdurlarını birleştirmeksizin bu karanlıktan çıkışın mümkün olmadığını unutmamalı, ayrışmaları değil, dayanışmayı büyütmeli." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Savur’da Osmanlı Ocakları Başkanına tarihi bölgede taş ocağı izni

SONRAKİ HABER

Gözaltında tutulan HDP’li siyasetçiler adliyeye sevk edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa