30 Eylül 2020 02:00

Nasıl yaşamak istemediğimizi biliyoruz. Sıra nasıl yaşamak istediğimizi keşfetmekte!

Furkan da nasıl yaşamak istemediğini biliyordu. Ne yapmak istemediğini bilme ama ne yapacağını bilememe duygusu Türkiyeli gençler için ne kadar da tanıdık.

Kaynak: Max Pixel

Paylaş

“Ailem ve akrabalarım beni ‘evde kalmış’ olarak görmeye başladılar. ‘Okul zaten uzaktan eğitim olacak. Evlen, evinde okursun’ gibi cümleler kurdular.” Üniversite öğrencisi-Antep 

“Testten önceki 5 günde babam işe gitmemişti. Babam yevmiye usulü çalışıyor. Yani bir günlük iş karşılığında para alabiliyor. Hayat pahalılığı arttıkça, geçinmek de böyle bir dönemde sağlıklı kalabilmek de bizim için oldukça güç bir hale geldi. Günlük gelen para normalde ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetmiyorken, 19 gün işe gitmeyince yiyecek düzgün bir şey bulabilmekte zorlandık. Dolap boş, cepte beş kuruş yok bir hale geldik. Bir kez yardım kolisi geldi. Devletten ne bir yardım, ne de bir önlem gördük.” Meslek lisesi öğrencisi- Ankara

“ 22 yaşındayım ve kendi geleceğime dair planlar yapmak istiyorum. Bunun için çalışmam ve işsiz kalmamam lazım. Mahallemde işsiz arkadaşlarım var. Sadece dışarıya çıkıp çay içmek isteseler 20 TL gidiyor ceplerinden. İşsiz kaldığım her gün geriye doğru gittim.” 8 aydır işsiz genç-İstanbul

“10 yıl önce ikinci el olarak aldığımız eski bir bilgisayar vardı. Lise öğrencisi kız kardeşim, üniversite öğrencisi abim, üniversite öğrencisi ben ve üniversite öğrencisi ablam için tek bir teknolojik cihaz vardı... O da bu eski bilgisayar. Bilgisayardan dolayı birçok teknik sorun yaşadım. Bu da beni sınavımın olduğu günler ya elektrik kesilirse, dersten kalırsam stresine itiyordu. Sonra bilgisayar çöktü, ödevlerim silindi.” Hacettepe Üniversitesi 2. sınıf öğrencisi

“Kendi özümü yeteneğimi öğrenemedim, bunun için çok uğraştım ve çaba gösterdim. Neyi sevdiğimi bilmiyorum, ne olmak istediğimi bilmiyorum, ne okumak istiyorum bunu dahi bilmiyorum. Benim yaşımdaki insanlara aramda uçurum var, her konuda benden daha üstünler.” 18 yaşında bir kargo işçisi

Her gün milyonlarca genç, alıntı yaptığımız cümleleri belki farklı kelimeler ile ama benzer sorun ve kaygıları ifade etmek için kuruyor. 

Bu alıntı yaptığımız satırlar, dergimizde yer alan mektuplardan. Üniversite öğrencisi, işçi, lisesi, işsiz arkadaşlarımız ekonomik krizle birleşen pandemi koşullarının kendi hayatlarını nasıl da zorlaştırdığını çeşitli yönleriyle anlatmışlar. 

Bir tane mektup hariç. Son alıntı yaptığımız mektup, dergimizde değil, bir sosyal medya hesabında yayınlandı. Mektubu yazanın adı Furkan Celep’ti. Geçtiğimiz hafta kendi yaşamına son vermeden önce yazdığı satırlardan bir alıntı yaptık. Onun yazdığı satırların her biri kapitalist sistemin yaşamın her alanını nasıl kendi sömürü kurallarına göre düzenlediğinin kanıtı gibiydi. Furkan da nasıl yaşamak istemediğini biliyordu. Ne yapmak istemediğini bilme ama ne yapacağını bilememe duygusu Türkiyeli gençler için ne kadar da tanıdık.Giderek geriye çekilen yaşam standartlarında çalışmak istememe, kendi arkadaşından üstün olarak fırsat kapmak için çabalamak istememe, yozlaşmış, bencilleşmiş insan ilişkilerinin parçası olmayı istememe… Bu listeye daha pek çok madde eklenebilir. Her gencin kendi yaşamının özgünlükleri kadar çeşitli, kapitalist sistemin karanlığı kadar yalın bir liste olur.

Hele ki eğitim hakkının bütünüyle gasp edilmek istendiği bugünlerde teknik koşulların sınırlılığından, eğitimin niteliğine uzanan sorunlar bu duyguları daha fazla besliyor. 

3-5 kişilik sınıfları olan özel okullara gidemeyenler, devletin internet sitesinde beliren “bugün çok kalabalık” yazısına bakıyor.Üniversiteli kadınlar, arkadaş edinme, aynı odayı paylaşma, birlikte tartışma ortamı ortadan kalkığından aile baskısının altında daha fazla eziliyor.

Lisans diplomasının artık iş kapıları açmaya yetmediği koşullarda yüksek lisans yapmak, ikinci, üçüncü dili öğrenmek ve tüm bunları bin bir türlü maddi manevi zorlukla, belirsizlik içinde yapmaya çabalamak üniversitelileri aynı yorgunluğa itiyor.

Ne yapacağını, nasıl gerçekten güvenli ve mutlu olacağını bilememe hali öğrenci, işçi, işsiz tüm gençler için çok tanıdık.

İşsiz kalmamak için en ağır çalışma şartlarına boyun eğme, iş bulabilmek için en kötü koşullara mahkûm olma, okurken çalışmak zorunda kalma, şiddet görmekten, sesini kimsenin duymayacağından korkma, para olduğu kadar üniversite sınavında avantaja sahip olma…

İşyerinden işyerine, fakülteden fakülteye, mahalleden mahalleye değişiklik gösteren, ama temelde aynı kaygıları içeren korkular, tepkiler...

Üstelik düne göre daha fazla genç yaşadığı sorunların sistemden kaynaklandığının farkında. 

Milyonlarca genç; yalnız hissetmeye, çaresiz hissetmeye, güçsüz hissetmeye, kendini kurtarmak için debelenme yorgunluğuna ne kadar da alışık.

Peki ya birlik duygusunu tatmaya, milyonlarca genç ile bu benzerlikten güç almaya, birlikte geleceği kazanmak için yorulmaya neden alışmasın?

Meslek liselerinde staj sömürüsüne karşı birleşmek, üniversitede nitelikli eğitim alabilmek, öğrencileri ilgilendiren kararlarda söz hakkına sahip olmak için ses vermek, şiddet önleme merkezleri kurulsun diye ısrar edip yan yana gelmek, eğitim hakkını gasp ettirmemek için birleşmek, nitelikli ve yüz yüze bir eğitim koşullarının sağlanmasını talep etmek…

“Ne yapmak istemediğini” bilme listesi ceplerimizi doldursun; “ne yapacağız?​” listesini çeşitlendirmek geliştirmek, her bir okulda, işyerinde ve mahallede yenilemek gerek bize! Bunu da ancak aynı duyguları paylaşan, aynı kaygılarda buluşanlar hep birlikte yapabilir. 

Kendi taleplerini ısrarla savunacak, birliktelikleri güçlendirmenin ve istikrarlı hale getirmenin formüllerini geliştirecek bir hatta ilerleyelim.

 

ÖNCEKİ HABER

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Kobanê eylemlerinin sorumlusu AKP’dir

SONRAKİ HABER

Üreticiden tepki: ÇAYKUR’un politikası şirketlere mahkum ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa