Zengine önlem emekçiye ölüm riski
Devletten ne bir yardım, ne de bir önlem gördük.

Görsel: Freepik
Mahmut ÖZDEMİR
Ankara Abdinpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Merhaba Genç Hayat okurları. Daha öncesinde Evrensel Gazetesi’nde veya Genç Hayat’ta salgının emekçi ailelerinde nasıl yaşandığına dair yazılara denk gelmiştim. Ben de bir meslek liseli olarak bu süreci nasıl yaşadığımızı anlatacağım. Koronavirüs daha fazla yayılmaya devam ettikçe işçilerin birçoğu işsiz kaldı ve evlerine para götüremez, ailesine bakamaz oldu. Devletin de emekçilere bu dönemde bir yardımı olmayınca perişan bir tablo karşımıza çıktı. Birçok kanalda, gazetede sağlık sisteminin çok iyi olduğu söyleniyor. Hatta salgında Sağlık Bakanlığı ve devletin tüm önlemleri aldığı, sorunların ise halkın önlem almadığından kaynaklı çıktığı söyleniyor.
GÖZ GÖRE GÖRE SALGIN YAYILIYOR
Ben de kendi ailemden örnekler vererek bizler için durumun nasıl ilerlediğini anlatacağım. Babam işten geldiğinde; mide bulantısı, halsizlik ve 40 derece ateşi vardı. İş yerinde birkaç kişide çıktığından dolayı ben de koronavirüse yakalanmasından şüphelendim. 10 dakika arayla 112’yi aradım ancak dönüş yapan olmadı. Yaklaşık 30 dakika sonra 112 bizi aradı. Olanları anlatıp annemin kronik rahatsızlığı olduğunu söyledim. Aldığım cevap ise “Müdahalenizi kendiniz yapın, şu anlık yapabileceğimiz bir şey yok.” şeklindeydi. Babamın durumu gittikçe kötüye gitti ancak ne gelen ne de soran oldu. Ancak üç gün geçtikten sonra annem, babamı da alıp test yaptırabilmek için Ankara’daki hastaneleri dolaşmak zorunda kaldı. Test sonuçlarında babam ile birlikte annemin testi de pozitif çıkmıştı. Kendi müdahalemizi kendimiz yaptık, kronik rahatsızlığı olan annem de korona oldu. 14 gün karantina verdiler. Testten önceki 5 günde babam işe gitmemişti. Babam yevmiye usulü çalışıyor. Yani bir günlük iş karşılığında para alabiliyor. Hayat pahalılığı arttıkça, geçinmek de böyle bir dönemde sağlıklı kalabilmek de bizim için oldukça güç bir hale geldi. Günlük gelen para normalde ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetmiyorken, 19 gün işe gitmeyince yiyecek düzgün bir şey bulabilmekte zorlandık. Dolap boş, cepte beş kuruş yok bir hale geldik. Bir kez yardım kolisi geldi. Devletten ne bir yardım ne de bir önlem gördük. Evimizde iki hasta vardı. Durum buysa nasıl sağlıklı beslenecek, nasıl bağışıklığımızı güçlendirecektik?
VİRÜSÜN BİLE AYRIMI VAR
Evimizi de es geçmeyen koronavirüs ile birlikte şunu anladım. Meslek liseliler iş, staj derken, yazın bulduğu işlerde çalışarak bu virüsle her an temasa geçebilir. Ben ve ailem de bir sebeple bu riske sahibiz. Virüs çıksa dahi, eve ekmek girsin ya da okul bitsin diye çalışmak zorunda kalırız. Sürekli milletvekillerinin ve patronların yaptırdıkları ardı arkası kesilmeyen testleri, özel önlemleri okur ve izler haldeyiz. Biz ise koronavirüse karşı mücadeleyi kendi başımıza üç gün geçtikten sonra teste giderek, boş bir buzdolabı ile geçirdik. Anlayacağınız, öldüren bir virüsün bile bir ayrımı var. Zengine önlem, emekçiye ölüm riski.
Evrensel'i Takip Et