30 Eylül 2020 03:00

Ali Özgür DOĞAN

Ankara

Birçok kulübün teknik adamı ve yöneticileri Türkiye futbolunun temiz ellerde olmadığını sık sık belirtir ama hiç kimse bir şey yapmaz. Geçtiğimiz günlerde Rıdvan Dilmen de kendi programında futbolun temiz ellerde olmadığını belirttikten sonra günün maçını yorumlamayı bırakıp FETÖ üyesi avına çıktı. Birkaç gazeteciyi ifşa eden Dilmen’in ileriki saatlerde kendisinin ifşa olduğu bir durum yaşandı. Açıkçası beni iki tarafında iddiaları ikna etti, iki tarafın da geçmişinin temiz olmadığını düşünenlerdenim.

ÇELİŞKİ DOLU AÇIKLAMALAR

Tartışmalarda öne çıkan çelişkili ifadelere gelin birlikte bakalım. Kendi programında Fenerbahçe’nin FETÖ kumpasına yenik düştüğünü belirten Rıdvan Dilmen, 2012’de şike dönemi olarak adlandırılan süreçte Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda “Her şeyde cemaati suçlamayı doğru bulmuyorum. Fetullah Gülen Hoca’nın konuyla ilgili yaptığı açıklamalardan sonra bizim bir şey söylememiz doğru olmaz.” diyerek kendisiyle net bir şekilde çeliştiğin görüyoruz. 2012’de FETÖ koruyucusu olarak açıklamalar yapan Dilmen’in çok sevdiği ve hayranı olduğu Cumhurbaşkanı gibi “Kandırıldım” demesini de bir sonraki programında görebiliriz. Ama yine bir konuda Dilmen haklı, Türkiye futbolu temiz ellerde değil. Çünkü hiçbir kapitalistin eli temiz değil. Kapitalizmin futbolu ne kadar çirkinleştirdiği ve sömürdüğü ortada.

Tüpçünün bırakıp müteahhidin devam ettirdiği futboldan kimsenin ümidi olmasın. Kangren olan el temizlenmez, kesilir. Temizlenmesini öneren kişinin eli bile pek temiz değil görüldüğü gibi. Öte yandan o akşamın sonraki saatlerinde gelişen olaylar gündemi daha da genişletti. Fatih Altaylı’nın spor yorumcusu olduğu programda Dilmen’in haklı olduğunu savundu. “Yorumcuların bildiği FETÖ’cüleri hükümet nasıl bilmiyor, biliyor ise neden gerekeni yapmıyor?​” sorusunu soran Altaylı’nın bu soruyu bir gazeteci olarak sormaması çok ama çok ilginç. Bu soruların sorulmaması da başka çelişkileri oluşturuyor. Rıdvan Dilmen’in avcılığı da olmasa ne olur halimiz kim bilir(!).

SİYASET TARAFINDAN KUŞATILMIŞ FUTBOL

Bu tür olayların yaşanması, futbolda artık siyasetin ne kadar belirleyici olduğunu gözler önüne seriyor. Tek adamın yönettiği bir ülkede futbolun iktidarın politikalarından, müdahalelerinden bağımsız kalması mümkün değil. Spor yorumcuları AKP’nin birer siyasetçisi gibi argümanlar üretip konuşmalar yapıyor. Hükümetin yandaş kulüplerin borçlarını bizim paralarımız ile silmesi bile kararların kimin çıkarına göre alındığını ortaya koyuyor. Zaten piyasanın bu kadar karlı olduğu bir alana el atılmaması şaşırtıcı olurdu.

Futbolda bu kadar kirli eller varken futbol medyasında bozuk düzenin olmaması biraz hayal olurdu. Futbolu rant ve kar sağlama alanı olarak görenler yaptıkları kavgalarda çelişkili nutuklarıyla birlikte piyasada yeni pozisyon alabilmek için savaşıyor. Ülkemizde birçok mecrayı kirleten bu zihniyet futbolu çoktan çürütmüş; biz ise o çürümüşlüğün içinde getirilen  passolige, formalara ve yayın bedellerine yapılan zamlara direnmeye çalışan futbol severleriz.

Evrensel'i Takip Et