30 Eylül 2020 02:00

İyi bir yaşam nasıl mümkün olacak?

Kendini geliştir” tavsiyeleri egemen sınıfın lehine olan eşitsizliği aşıp “iyi” bir hayata sahip  “iyi” bir insan olmaya yetmiyor.

Paylaş

Hazan İLİK

YTÜ

“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken; yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde…”

İşsizlik, geleceksizlik, adaletsizlik taşlarıyla örülmüş bir dağ… Dağ çok dik, yol engebeli, zirveye ulaşmak fiilen imkânsız. Sisifos için tanrılar tarafından sonsuza dek mahkûm edildiği bir ceza, Türkiye gençliği içinse bir avuç kapitalist tarafından mahkûm edildiği bir hayat. Güç bela bir adım daha ittirdiğimiz kaya, engelleri aşmaya çalışa çalışa gerçekleştirmeye çalıştığımız geleceğimiz. Sisifos aramızdan tek bir kişi değil. Sisifos, bireysel olarak çabalamaktan başka çıkış yolu sunulmayan ama aynı zamanda da tüm kuralların baştan emekçi sınıfların çıkarlarına ters biçimde koyulduğu bu düzende bireysel çabalarının önemli bir kısmı beyhude hale gelen insanların her biri. “Kendi özümü ve yeteneğimi öğrenemedim, bunun için çok uğraştım ve çaba gösterdim” diyen Furkanların hikayesi.

BİR GÜN ZİRVEYE ULAŞABİLME UMUDUYLA

İçinde bulunduğumuz koşullardaysa bir gün zirveye ulaşabilme umudunu taşımak bir tarafa, yola çıkmaktan vazgeçiliyor. Çünkü bu koşullarda o dağı aşmanın mümkün olmadığı gerçeği kendini eskisi kadar iyi gizleyemiyor. Bilim üretmek, güzel sanatlar okumak gibi hayaller tek adamın büyüttüğü geleceksizlik dağından geri yuvarlandıkça o hayallerden de geriye atılan adımlar çoğalıyor. Refah seviyesi iyi bir yaşam kurma, hayallerini gerçekleştirme planları yerini “hiç değilse düzenli çalışma saatleri, hiç değilse asgari ücretin biraz üstü”ne bıraktı bile.

Egemen sınıfın çıkarları ve onların temsilcisi tek adam yönetiminin gerici ve faşist bir rejimi inşa etme yolunda attığı adımlar, yaşadığımız bunalımı katmerlendiriyor. Çok yetenekli olduğun yerde bile, daha az hak eden ama daha torpilli insanların altında ezilmenin olağanlığı değersizlik ve umutsuzluğu beraberinde getiriyor. “Kendini geliştir” tavsiyeleri egemen sınıfın lehine olan eşitsizliği aşıp “iyi” bir hayata sahip  “iyi” bir insan olmaya yetmiyor. Sonuç vermeyen kişisel çabalar herkesten daha eksik ve yetersiz hissetmemize yol açıyor. Bu katmerlenen mutsuzluk hali, daha iyi çalışma ve yaşam koşulları ile daha geniş hak ve özgürlüklere sahip olabilmek için yurt dışında yaşama arzusunu arttırıyor. Hayaller o kadar küçülüyor ki, burada ne iş yapıyor olursan ol, herhangi bir kuzey Avrupa ülkesinde garsonluk yapmak çok daha tercih edilebilir duruma geliyor. Sosyal medya platformlarında yurt dışında 20 günlük çalışma ücretiyle araba alabilen yaşıtları gördükçe “bu ülkede kıymetimiz yok” fikriyle beraber bir öfke güçleniyor. Evet, bu öfke haklı ama koca bir hayatın kıymeti de bir araba, bir ev, yüksek bir maaş ile ölçülemeyecek kadar büyük. O yüzden bu öfke aynı zamanda yaşamı “bir ev ve bir araba uğruna” bir yaşama eşitleyen kapitalist düzene yönelmek zorunda.  

HAYALLERİMİZDEN GERİYE ADIM ATACAK YER KALMADI

Yoksul yığınlarla kader birliği halindeki Türkiye gençliğinin gerçeği giderek daha sert bir hale gelirken, kendi gelecek hayallerimizden her geçen gün verdiğimiz ödünlerle asgari düzeyde dahi olsa insanca bir yaşam sürdürmenin ihtimalleri ortadan kalkıyor. Tek tek hayallerimizden geriye adım atacak yer kalmadı.

Hiç kimse bu koşullardan memnun değil, biliyoruz. Ama daha iyi bir yaşam sürmenin her gün çaresizce kendimizden biraz daha vazgeçmekten değil, bu koşulları değiştirmeye cesaret etmekten geçmek olduğunu görmek zorundayız. Bunun da memnun olmayan, öfkeli olan, yetersiz hisseden “hiç kimse”lerin birbirinden güç alarak, tek başına değil örgütlenerek, zirveye ulaşmaya çalışmak yerine o dağı yerle bir ederek mümkün olduğunu da biliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Pandemide ne yapıldı? Ne yapılmadı?

SONRAKİ HABER

“Evlen, evinde okursun”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa