01 Ekim 2020 08:24

Gençleri mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürükleyen sistemin kendisi

Gelecek, sınav, yoksulluk, işsizlikle boğuşan gençler neler hissettiklerini anlattı. Psikolog Şiyar Güldiken de gençlere içerisinde bulundukları sistemin eleştirisini yaparak sorgulamalarını önerdi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) "İstatistiklerle Gençlik 2019" araştırmasına göre, ülke genelinde 15-24 yaş grubundaki genç sayısı 12 milyon 955 bin 672 kişi. Bu rakam toplam nüfusun yüzde 15,6'sını oluşturuyor. Bunun yüzde 51,3'ü genç erkek, yüzde 48,7'si ise genç kadın.  
Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre ise 18-24 yaş grubundaki genç nüfus içinde kendini mutlu olarak beyan edenlerin oranı yüzde 56,7. TÜİK verilere göre kendini “mutlu” olarak tanımlayan gençlerin oranı 2016'da yüzde 65.1, 2017'de yüzde 61.3', 2018’de ise 55.4.

MA'dan Ömer Çelik ve Mehmet Erol gençlerle ve SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı olan Psikolog Şiyar Güldiken ile konuştu.

GELECEK KAYGISI

Üniversite mezunu bir işsiz olan Yusuf Sağlam (25): "Mutlu değilim. Çünkü yaşam şartları günümüz Türkiye’sinde çok zor. O yüzden mutluyum diyemiyor insan. Mutsuzluğa iten birçok neden var. Kendi ürettiğimiz malzemeleri bile daha fazla para ile alabiliyoruz. Her şeye vergi ödüyoruz. Dışarıya mahkum bir haldeyiz. Çalıştığınız işyerlerinde aldığınız ücrete zam yapılsa da zammın üstüne vergiler artıyor. Devlet 3 veriyorsa 10 alıyor. O yüzden eldeki avuçtaki yetmiyor. Yetmeyince de insan huzur bulamıyor." 

Yusuf Sağlam
 
“Hepimiz üniversite okuduk. Devlet herkesi üniversite okumaya teşvik ediyor. Üniversite okumadan bir yere gelemiyorsun, üniversite okuduğunda da bir yere gelemiyorsun. Çevrenizdekiler, ‘Üniversite okusaydın olurdu’ diyorlar ama ben üniversite okudum da olmadı. 15-16 sene okuduğunda bir yere varamıyorsan, anlamı kalmıyor. Bu kadar sene bir sanayide çalışsan bilirsin ki elinde bir meslek var. İlla okul denilip, boşta kalıyorsan bir sorun var demektir."

SINAV VE ATANAMA KAYGISI

Lise son sınıf öğrencisi Güllü Şahin (17): "Geleceğe dair kaygılarım var mı bilmiyorum. Bazen tıkandığımı hissediyorum mutsuzluk sarıyor beni"
 
Zeynep Arıcı (18): Hayat zor. Bir şeyleri başaramayacağım korkusu var, ailemi kaybedeceğim korkusu var, hep yanımda olmayacaklar. Üniversite sonrası korkutuyor. Okuyayım işim olsun, kimseye muhtaç olmayayım istiyorum.”

Seher Çakmak (17): “Sınav sistemi çok zor, sürekli değişiyor. Sınavı kazanıp kazanamayacağım korkusu yaşıyorum. Kazanmazsam seneye nasıl bir psikoloji ile hazırlanacağımı düşünüyorum. Kazanıp atanamama durumu var. Çevremizde üniversiteyi bitirip açıkla kalanlar çok. Tıp bitirip açıkta kalabiliyorsun. Bazıları ‘Okumak artık boş’ diyor. Bazıları iki-üç üniversite bitiyor ama hala bir şey olamamış. Bunların tümü korkutuyor. Sınavı kazanırsam ancak kendime gelirim diye düşünüyorum.” 
 
Zelal Gezer (17): "Her an stres altındayız. Çok ağır geliyor ama bir şekilde baş etmeye çalışıyoruz. Eğitim sistemi farklı olsaydı daha iyi olabilirdi.”

"KARDEŞİM ÜNİVERSİTEYE HAZIRLANIYOR O DA İNŞAATTA ÇALIŞIYOR"

İnşaat işçisi Mahsun Eren (23): “Hayatımdan mutlu değilim. Sabahtan akşama kadar inşaatta sürünüyoruz, insan nasıl mutlu alabilir. Memleketimizde iş olmadığı için sürekli gurbette çalışıyoruz. Orada dış görünüşümüzden bile sıkıntı yaşıyoruz, Kürdüz diye sıkıntı yaşıyoruz. Kardeşim üniversiteye hazırlanıyor, o da inşaata çalışıyor. Kendi memleketimizde bir işimiz olsa sabah gidip akşam evimize gelsek yeter bize.”

"ATANAMAMIŞ BİR İNSAN NE KADAR MUTLUYSA O KADAR MUTLUYUM"

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunu olan Mustafa Gökalp (27): “Üniversite mezunu, atanamamış bir insan ne kadar mutlu olabilirse o kadar mutluyum.” 

“Sadece iş sahibi olmak yetmiyor tabi. Geleceğe dair kaygılar çok fazla. Bölgedeki tansiyonun nasıl olduğunu biliyorsunuz. Tek sorunumuz iş değil, bizim irademiz bastırılıyor ve daha benzer birçok sorun."

"SİSTEMİ SORGULAYANLAR TEHLİKELİ GÖRÜLÜYOR"

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı olan Psikolog Şiyar Güldiken, bütün dünyayı etkileyen kapitalist sistemin yanı sıra bugün AKP-MHP tarafından yönetilen Türkiye’deki gençlerde gelecek kaygısının tavan yapmış durumda olduğunu vurguladı. Güldiken, “Türkiye’nin geldiğimiz noktada neoliberal politikalara daha fazla teslim olduğunu görüyoruz. Sağlıkta, eğitimde bir bütün olarak kamu kaynaklarının özelleştirmeye aktarıldığını görüyoruz. Bu beraberinde daha çok bireyselleşmeyi, kolektif yaşamdan uzaklaştırmayı getiriyor. Herkes kendisini kurtarmaya çabasında. Camide vaaz veren vaiz ‘her koyun kendi bacağından asılır’ı referans alırken; siyasetçi ‘gemisini kurtaran kaptan’ diyor. Ticaretteki yine kendine göre yontuyor bir şeyleri. Bu beraberinde hak ve emek gaspını getiriyor” dedi.

"Herkes kendi ihtiyacının ne olduğunu karar vermek yerine daha lüks, daha şatafatlı bir hayatımız nasıl olurun derdine düşmüş durumda. Böylece herkes kapitalizmin çarklarından biri haline geliyor” diyen Güldiken kapitalist sistemin daha kolay yönetmek için böyle bir kitle ve toplum istediğini vurguladı. Güldiken, sorgulayan, soru soran, muhalefet eden bir kitle istemeyen mevcut sistemin bunu isteyenleri cezalandırmaya çalıştığını belirtti.

"NEDEN BUNLARI YAŞIYORUZ DİYE SORGULAMAK GEREKİYOR"

Gençleri yalnız bırakmamak gerektiğini kaydeden Güldiken, “Sistem çok büyük saldırıyor. Önce şiddet içerikli filmler, çizgi filmeler, bilgisayar oyunları yapıyor, sonra da o oyunların aynısı şekilde başka bir ülkeyi işgal ederek yapıyor. Dolayısıyla gençler savaşı bir oyun zanneder hale geliyor” diye belirtti.

Ailelere, çocuklarının mahremine girmeden gözlemleyip, onları birey olarak karşılarına alıp sohbet etmeleri, doğru ve yanlışı önlerine koyması gerektiğini belirten Güldiken, gençlere ise şu tavsiyelerde bulundu: “Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir dönemde mutlaka kendilerinden yaşta büyüklerle sohbet etmesi tarihi geçmişini bilmesini gerekir. Şimdi neden böyle bir dünya var, neden bunları yaşıyoruz diye sorgulaması gerekiyor. Yoksa içerisinde bulundukları zorluklardan daha tehlikeli, daha mutsuz bir gelecekleri olacak. Bu kendi yaşamları. Gençler bunu sorgulayıp, dünyanın geleceği benim geleceğim demeli, ona sahip çıkmalı. Bu dünyanın geçmişinde, tarihinde ne var deyip, ders çıkarmalı. İçerisinde bulunduğumuz sürecin yanlışlarının nelerden kaynaklandığını iyi sorgulamalı. Birbirini boğazlayan, didişen, günün çıkarlarını öne çıkaran sistemden başka bir nedeni de yok. Bunu siyaseten oy vererek sorgulamalı, içerisinde bulunduğu sistemin eleştirisini yaparak sorgulamalı. Bu gelecek, bu hayat onların ne kadar sorgularlarsa o kadar iyi bir gelecek onları bekliyor.” (HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Çukurova Üniversitesinde öğrencilerin bursları krediye dönüştürüldü

SONRAKİ HABER

HDP’ye Karadenizlilerden ziyaret: Karadenizliyiz, HDP’liyiz bizi de tutuklayın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa