İzmir’de rant ve çevre talanı!
İzmir’de son dönemde kente yönelik plan proje ve imar uygulamaları alanındaki önemli tartışmaları eski Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal ile konuştuk.
Hacılarkırı bölgesinin 2015 ve 2020 yılı görüntüsü I Fotoğraf: Google Eart
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir’de son dönemde kente yönelik plan proje ve imar uygulamaları alanındaki önemli tartışmalar gündeme geldi. Bu tartışmaların odağında da çevrenin talanı ön plana çıktı. İzmir’in doğusunda eski askeri bölge Hacılarkırı’ndan, batısındaki İnciraltı’na ve İzmir’de mantar gibi üreyen kentin mezar taşları olan gökdelenleri eski Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal ile konuştuk.
Ülkenin neredeyse tamamındaki askeri alanların kent merkezlerinde olduğunu belirterek söze başlayan Topal, kentlerde yeşil kalmış nadir alanların buralar olduğuna dikkat çekti. Kent merkezlerinde bulunan askeri alanların bir bölümünün 15 Temmuz darbe girişimi sürecinden sonra gündeme geldiğini hatırlatan Topal, “Bu alanların tahliyesinden sonra kentin teknik ve sosyal alt yapıları açısından kullanılması gibi bir temel ilkenin benimsenmesi gerekiyordu” dedi.
“BÖLGENİN YAPILAŞMAYA AÇILMASI SON DERECE YANLIŞ”
Bornova’da bulunan Hacılarkırı alanın 2016 yılında TOKİ’ye devredildiğini belirten Topal, TOKİ’nin planlar yapıp satışının tamamlanması sürecinin önemli bir sorunu beraberinde getirdiğini söyledi. Kent peyzajı açısından ve kentin mikro kliması açısından konun önemine dikkat çeken Topal, “Bu alanları birdenbire üst ölçek planlarına aykırı olarak toplu işyeri, akaryakıt benzin istasyonları gibi üst planlarda bulunmayan plan kararlarıyla yapılaşmaya açmak doğrusu kentin yeşil potansiyeli açısından son derece tehlikeli gelişmelerdi” diye konuştu. Topal, bölgenin yeniden yapılaşmaya açılmasını ise son derece yanlış olarak değerlendirdi.
Topal, İnciraltı’nın 1990’lardan bu yana sürekli speküle edilen, sürekli yapılaşma baskısı içinde tutulan hatta bu anlamda zaman zaman turizm merkezi kararları bulunan, zaman zaman EXPO gibi daha büyük projeler için gerekçe gösterilen ve bir şekilde yapılaşmaya açılmaya çalışıldığı hatırlattı.
“İZMİR GELECEKTEKİ YAŞAM DEĞERİNİ KAYBETMİŞ OLUR”
İnciraltı’nın Tarım İl Müdürlüğünün tarımsal amaç dışında kullanılamayacağına dair ciddi bilimsel raporları olan bir alan olduğunu ifade eden Topal, “Kentin geleceğini nasıl şekillendirileceğine karar verici aktörlerin bütün kentlilerin İnciraltı’na çok duyarlı ve çok dikkatli bakması gerekiyor” dedi. Tarımsal potansiyelin sürekli olarak yok edildiği, tüketildiği ve yozlaştırıldığına değinen Topal, kuşkusuz devletin bu konuda orada tarımla uğraşan insanları, mülk sahiplerinin bu anlamdaki desteğini yaratamadığı için başka beklenti içersine girdiklerini ifade etti.
İzmir’in çok yoğun yapılaştığı düşünüldüğünde bazı alanların kesinlikle yapılaşmadan arındırılması, yapılaşmaya açılmaması gerektiği üzerinde ısrarla duran Topal, “İnciraltı eğer yapılaşmaya açılacak olursa İzmir gelecekteki yaşam değerini kaybetmiş olur” dedi.
ÇARPIK GÖKDELENLEŞME
Kentin merkezinin Bayraklı Bölgesi’ne kaydırılması, yapılan gökdelenlerin sorumluluğunun kimde olduğunu ve bölgede yaşananları değerlendiren Topal, Türkiye’de imar planı yapma konusunda 14 kurumun yapma, yaptırma ve onama yetkisine sahip olduğunu söyledi. Topal, asıl yetkinin şuan için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, nazım planlar ölçeğinde ana planlar ölçeğinde uygulama planları açısından ise ilgili ilçe belediyelerde olduğunun altını çizdi.
Yüksek yapı kararları planlarda oluşturulurken kentin merkezinde kesinlikle başka bir yerinde yüksek yapı yapılamaması gerektiğini dile getiren Topal, kentin tarihi merkezinin, geleneksel merkezinin yapısının yüksek yapılara ezdirilmemesi, yüksek yapı yapmak isteyenlerin o bölgede yer seçmesi beklentisi ve plan kararların olduğuna değindi.
Dünyanın hiçbir kentinde İzmir’de olduğu gibi Buca’da, İnciraltı’nda, Mavişehir’de Bornova’da, Konak’ta yüksek binaların görülemeyeceğini ifade eden Topal, “İzmir’deki başka bir yanlış ve çarpıklık da şu planların öngördüğü yapı yoğunlukları ile yönetmeliklerin plan kararların değiştirilerek yapı yoğunluklarını artıran kararların getirdiği çarpıklığı da izliyoruz” dedi.
Plan notlarında olan noktayı aktaran Topal, “O bölgede dar cephelerin deniz tarafında olması gerekir. Bir bakalım öyle mi? Bu oradaki yapıların bunları sorgulamadan analiz etmek mümkün değil. Yüksek yapı yapılıp yapılmaması tartışmasında değilim. Yüksek yapılar bütün dünyanın bir gerçeğidir. Önemli olan nerede nasıl yaptıracağınızdır” diye konuştu.