Tek adam iktidarının engizisyonu ve bitmeyen cadı avı!
Evrensel Yazarı Yusuf Karataş, HDP’lilerin tutuklanmasını ve Kars Belediyesine kayyum atanmasını değerlendirdi.

Fotoğraf: AA
İLGİLİ HABERLER

Kobanê soruşturması: Gözaltında tutulan 20 HDP'li siyasetçiden 17'si tutuklandı

HDP Sözcüsü Günay'dan tutuklama tepkisi: İktidar başı sıkışınca muhalefete saldırıyor

Ayhan Bilgen’in tutuklanmasının ardından Kars Belediyesine kayyum atandı

HDP'lilerin tutuklanmasına ve kayyuma tepkiler geliyor: Karar hukuki değil siyasi

HDP’nin 65 belediyesinden 48’i kayyumla, 6’sı mazbata verilmeyerek gasbedildi

Kobanê soruşturması: Gözaltında tutulan 20 HDP'li siyasetçiden 17'si tutuklandı
Yusuf KARATAŞ
Kobanê olaylarının üzerinden 6 yıl geçmişken bu olaylar gerekçe gösterilerek gözaltına alınan 20 siyasetçinin 17’sinin tutuklanması, mahkemelerin tek adam iktidarının engizisyonu haline geldiğini açık bir biçimde ortaya koyuyor. Çünkü aralarında Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, BDP eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP MYK üyesi Alp Altınörs, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, eski milletvekili Ayla Akat Ata ve Prof. Dr. Beyza Üstün gibi isimlerin yer aldığı 17 siyasetçinin tutuklanması, hukuki dayanağı olmayan ve sadece iktidarın söylemlerinin devamı niteliğindeki siyasi gerekçelere dayanan bir karardır. Bu nedenle nasıl Kobanê olayları ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birinin dönüm noktası olduysa, HDP’li siyasetçilerin bu olaylar gerekçe gösterilerek tutuklanması da hukuk tarihinin en karanlık sayfaları arasında yer alacaktır.
Bugün tek adam iktidarının Kürt siyasetine ve Kürt sorununun demokratik-barışçıl çözümünü savunanlara karşı tutumu, Ortaçağ Avrupa’sında kendi iktidarları için tehlikeli olarak gördükleri herkesi cadılıkla suçlayıp engizisyon mahkemelerinde yargılayan kilise ve krallıkların tutumundan farksızdır. Çünkü Kürt ulusal demokratik hareketi ve Kürt sorununun demokratik çözümünü savunanlar tek adam iktidarının cadı avlarına maruz kalmakta ve bu iktidarın engizisyonları haline dönüşen mahkemelerde siyasi gerekçelerle mahkûm edilmektedir.
Kobanê olaylarına kadarki süreçte Erdoğan iktidarının 2013’te başlayan “çözüm süreci”nden iki temel beklentisi vardı: Birincisi, ülke içinde Kürtleri başkanlık sistemine yedeklemek ve ikincisi de, Suriye’ye müdahale politikasıyla da iç içe geçmiş olarak Kürt hareketini bu müdahale politikasına yedekleyerek yayılmacı emellerini gerçekleştirmek.
Kobanê’nin IŞİD tarafından düşürülmesi ve bağlı olarak Kürt hareketinin zayıflatılması, bu hedeflerin gerçekleşmesi bakımından önemli bir hedef durumundaydı. Ancak Kobanê’nin düşmemesi ve HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde başkanlık karşısında aldığı tutum bu beklentinin tersi sonuçlar doğurdu. Zaten ardından “çözüm süreci” de bitirildi. Bu tarihten sonra içeride Kürt siyasetine karşı cadı avı ve dışarıda Kürtlerin kazanımları gerekçe gösterilerek yapılan müdahaleler, tek adam iktidarının inşa edilmesinin en önemli dayanakları arasında yer aldılar. Bu nedenle son tutuklamalar, iktidarın “çözüm süreci”ndeki başarısızlığının öcünü alma ve HDP’ye bu politikayı boşa çıkarmanın faturasını ödettirmeye yönelik bir operasyondur.
Ancak gerek son operasyonun ve gerekse Kürt siyasetine yönelik yapılan diğer tasfiye operasyonlarının sadece bir öç alma ya da fatura ödettirme ile izah edilmesi de eksik bir değerlendirme olacaktır. Çünkü yapılan bütün saha araştırmalarında güç kaybetmeye başladığı görülen tek adam iktidarı, bu operasyonlar üzerinden Kürt siyasetini şeytanlaştırılmaya çalışılarak muhalefeti bölmeye ve kendi iktidarını ayakta tutmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla muhalefetin dün yaptığı gibi bu operasyonları Kürtlere karşı görüp seyirci kalması, iktidarın kendilerine de siyaset yapma alanı bırakmayacağı bir düzeni kurmasına davetiye anlamı taşıyacaktır-ki, Ayhan Bilgen tutuklanır tutuklanmaz Kars Belediyesi’ne kayyum atanması, elbette önceki kayyum atamaları ile birlikte seçme ve seçilme hakkının bile tek adam iktidarının keyfiyetine bağlandığı bir noktaya gelindiğini haber veriyor.
Sonuç olarak, iktidar nasıl bu operasyonlar üzerinden faşizan hedefleri temelinde siyasetin yeniden dizayn edilmesini amaçlıyorsa, bu operasyonlara karşı çıkılmadan demokrasiyi savunmak da olanaklı değildir.
Evrensel'i Takip Et