Dersim yaylaları tehlike altında: Önlemler alınmazsa yok olacaklar
Küçükbaş hayvan sayısında yaşanan ciddi artış ve yaylalara çıkartılan hayvanların kuralsız şekilde otlatılması, Dersim yaylalarını tehlike altında bırakıyor.
Dersim'de yayla | Fotoğraf: Kemal Özer / Evrensel
Kemal ÖZER*
Dersim’de yaylacılık önemli sosyoekonomik faaliyetlerden biri. Haziran ayında başlayan yaylacılık faaliyeti ekim ayına kadar devam ediyor. Yaylacılar, meraları kiralama usulüyle kiralayıp yaylacılık faaliyetine başlıyor. Bu kiralamada, küpeli hayvan başına ücret talep ediliyor ve sürü sahipleri bu işlemleri gerçekleştirdikten sonra yaylaya çıkıyor.
Uzun yıllardır devam eden bu faaliyet elbette hayvancılık yapanlar için önemli bir gelir kaynağı. Doğanın, otundan, suyundan yararlanarak daha verimli bir faaliyet yürütme arzusu içerisinde oluyor hayvan yetiştiriciler. Ancak bu faaliyetin doğaya verdiği bazı zararlar var ve önlem alınmazsa Dersim’deki yaylaların yok olmasına sebep verecek bu zararlar.
ÇEVRE İLLERDEN 50 BİN HAYVAN GELDİ
Çemişgezek, Hozat, Pertek ilçelerindeki sürü sahipleri Nazımiye, Pülümür, Ovacık, Çemişgezek yaylalarını kullanıyor. Geçmişte hayvan sayısı az olduğu için yaylalar yeterli gelebiliyordu. Hayvan üreticilerinin çoğalmasıyla küçükbaş hayvan sayısında da ciddi bir artış oldu. Bu da yetmezmiş gibi bu yıl Muş, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Urfa gibi çevre illerden 50 bini aşkın küçükbaş hayvanın da bu yaylalara getirildiği iddia ediliyor. Yerli üreticiler elbette ki bu duruma da tepkili!
YAYLALAR, YAYLA VASFINI YİTİRİYOR
Her yıl bu yaylalara çıkartılan hayvanlar kuralsız bir şekilde otlatılıyor. Normalde bu yaylaların bir yıl otlatılıp bir yıl dinlendirilmesi gerekirken bu uygulanmadığından dolayı kullanılan yaylalar yoğun hayvan baskısı altında. Bu sıkıntıdan dolayı da yaylaların yüzde 60’ına yakınının yayla vasfını yitirdiğini söylemek mümkün. Yaylalara çıkıp bakıldığında; bitkilerin yok olduğu, sürülerin yoğun baskısından dolayı yaylaların patikalaştığı açıkça görülecektir. Dersim’de sadece Dersim’e ait yüzlerce endemik bitki türü de bu baskıdan dolayı yok olmayla karşı karşıya. Bölgede görüştüğümüz üretici köylüler de bu konuda şikayetçiler. Öyle ki bu şikayetlerin bir kısmı da yargıya taşınmış durumda. Dersim’in ekonomisine büyük katkısı olan arıcılar da verimlerinin düştüğünü ifade ediyorlar yaptığımız görüşmelerde. Geçmiş yıllarda balın kalitesi ve verimine dair kıyaslar yapıp ‘Zarar ediyoruz, geçmişin tadı yok’ değerlendirmesinde bulunuyorlar arı üreticileri. Bu durumun böyle devam etmesi halinde arıcılığın bitme noktasına geleceğini de ifade ediyorlar.
SU KAYNAKLARI KİRLENİYOR
Bu yaylalara çıkan yaylacılar, ‘en güzel’ su kaynaklarının yanında konaklıyorlar. Orada yaylacıların dikkatsizliği bu su kaynaklarının yok olmasına, kirlenmesine sebep olacaktır elbette. Konaklamaya giderken yanlarında götürdükleri brandaların, geri dönüşümü olmayan maddelerin konaklama alanında bırakılması çevre kirliliği ile birlikte su kaynaklarının kirlenmesine ve yok olmasına etki edecektir. Ayrıca, yaylaya giderken ‘hizmet’ için götürülen atlar, katırlar dönüşte yine yaylada bırakılıyor ve bu evcil hayvanların yüzlercesi; yabani hayvanlara, kurda, kuşa yem ediliyor!
Ayrıca yaylalara yol yapılırken gelişi güzel davranılıyor ve bu yol yapım esnasında ciddi doğa tahribatları yaşanıyor ve endemik bitki türleri de bu yol yapımı esnasında yok olmayla karşı karşıya kalıyor.
YAYLALARDAKİ BASKI AZALTILMALI
Sonuç olarak; başta devlet yetkilileri olmak üzere bu konudaki sorumlu kişiler bugüne kadar davrandıkları gibi davranmamalıdır! Yasaklı yaylalar kullanıma açılmalı, yaylalardaki baskı azaltılmalı ve kullanılan yaylalar mutlaka bir yıl dinlendirilmelidir! Sürü sahiplerine yaylaların kullanılması konusunda eğitimler verilmeli, endemik bitki türlerinin korunması için gerekli tespitler yapılmalı ve bu alanlar yaylacılığa kapatılmalıdır.
*Emek Partisi Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komisyonu Üyesi