04 Ekim 2020 00:07

"Şiir yaşamdan soyutlanmaz"

Kadir İncesu, geçen ay yaşamını yitiren Emekli Maden İşçisi, Şair Mehmet Yılmaz İbrahimoğlu’nu yazdı.

Mehmet Yılmaz İbrahimoğlu | Fotoğraf: Kadir İncesu

Paylaş

Kadir İNCESU

Sosyal medyada Elevi Vadisi’nden haberler paylaşıyordu sık sık. İyilik haberlerini de, özlemlerini de, kırgınlıklarını da… Yazışırdık, “Görele’ye gel” derdi. “İstanbul nere Görele nere” der gülerdik. İstanbul’a geldiğinde mutlaka arayacağını söylemişti son yazışmalarımızdan birisinde, uzun bir söyleşi yapacaktık. Kendimce de çalışmıştım…

İlk kez büyük olasılıkla Kadıköy’de Ahmet Miskioğlu’nun düzenlediği Türk Dili dergisi toplantılarında karşılaştık… Bir gün o toplantıya giderken, yere serdiği bir gazete kağıdı üzerine koyduğu eski kitapları satan birisinden aldığım 1976 baskısı “Madencinin Günlüğü” adlı kitabı bu tanışıklığı pekiştirmişti açıkçası…Sunuda ki yazısında şiiri yaşamından ayırmadığına vurgu yapıyordu Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu: “Ozan olup ozanca ilgi görmek değil istemim, salt yaşamımı yazıyorum ben. Bence şiir yaşamdan soyutlanmaz. Emeğin kavgası için bir araçtır şiir, Güzel değişten önce içerik ararım şiirde. Şiir emek ile bütünleştiği zaman sevilir bana göre. Şiirlerim emeğim ile özdeş olup yabancılaşmaktan kurtulmuşsa ne mutlu.”

“Şair İkilemi” adlı şiirinde de “Sen de şairsin ben de farkımız ne / Yaşamı anlatırız kuşkusuz ikimiz de / sen sözcükler üzerine kurarsın şiirini / bedenimde kazıyıp belleklere kazırım bense” dizeleriyle de somutlamıştı düşüncesini…Ön kapağında Balaban’ın bir resmi, arka kapağında ise Kürşat Coşgun’un bir çiziminin yer aldığı, Güngör Gençay’ın Gerçek Sanat Yayınları arasından yayımladığı “Denkleyerek Hasreti”ndeki şiirleri de Karaibrahimoğlu’nun hayalleridir, düşünceleridir, umududur, parıldayan, susmayan…“Yıllanmış şarap gibiyiz / madende ovada damda / ve dahi sevdada..”, “biz ki yangınları söndürmek için / yanarız böylesine kerem gibi”, “Doğacak güneştir umudumuz”  dizelerinde olduğu gibi…İstanbul’da buluşmayı hasretle beklerken, altıyedi dergisinin güz sayısında Mehmet Yılmaz için hazırlanan sürprizi görünce heyecanlanmıştım. Yakın dostu Kürşat Coşgun’un hazırladığı, Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu’nun şiirlerinde geçen sözcüklerle ilgili on sayfalık bir derlemeydi bu çalışma… Bu özel çalışmasının girişinde Coşgun’un Karaibrahimoğlu için yazdığı bir de yazı yer alıyor. Coşgun, Karaibrahimoğlu’nun “edebiyat dünyasının emekçi karıncası” olarak adlandırarak, “Bıkmadan, usanmadan, hep doğru şiirin, doğru söyleyişin ardında koştu. Yaşadığı coğrafyanın ve yaşam koşullarının hoyratlığına aldırmadan, üstelik o hoyratlıklardan damıttığı dizelerle ördü şiirini. İşin kolayına kaçmadan, kendi şiirinin şairi oldu. 50 yıllık şiir serüveninde yaşadığı gibi yazdı, yazdığı gibi yaşadı,” değerlendirmesini yapıyor.

Emekli Maden İşçisi, Şair Mehmet Yılmaz İbrahimoğlu’nu sosyal medyada “Son soluğumu sona sakladım yine” paylaşımını yaptıktan kısa bir süre sonra 6 Eylül’de kaybettik.

Sonsöz yine onun olsun:
“ter alnımda boncuk boncuk
sırtımda derecik
işte benim heykelim”

ÖNCEKİ HABER

Midyat JİTEM dosyası: Bilgiler hiçbir savcının görmezden gelemeyeceği kadar önemli

SONRAKİ HABER

RTÜK’ün maneviyat çıkmazı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa