Zamanın güzellikleri ve kötülükleri
Oysa bu kötülüklerden, düşmanlıktan arınıp bu topraklar üzerinde sevgi ve barışı hâkim kıldığımızda ancak huzura kavuşacağız, daha iyi bir refahlı, kaliteli bir yaşam elde edeceğiz…
Fotoğraf: Pixabay
Molla DEMİREL
Bu yazıyı geçen yıl, doğduğum ülkenin içinde yaşanan acı olaylar ve komşu ülkelerin topraklarındaki savaşlara katılmasının bana verdiği acılar neticesinde yazmıştım. Geçen yıl Kovid-19 salgını dünyanın başına bela oldu. Saray yöneticilerinin ciğerine bile girdi ama kimse ondan ders almadı. İnsanlığın barışla doğa belalarından ancak kendisini koruyabileceğini kabullenmek istemediler, istemiyorlar. Doğduğum ülkede o yazının yazılışından bu yana bu Korona belasına ek olarak toplumsal olaylar daha doğrusu siyasi iktidarın amansızca saldırıları daha da halkı perişan etti. Bu da yetmiyormuş gibi şimdi hemen sınırdaşımız olan Ermenistan ile Azerbaycan çatışmaları başladı. Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan savaş eşiğinde. Oysaki barış içinde yaşasak bu dünya daha onlarca kattaki nüfusu besler, yeter hepsine. Yeter ki dünyanın doğal nimetlerini eşitçe, kardeşçe bölüşmesini bilelim. Neden bu hırs, kin, bu akan kan, yaralanan sakatlanan insan yok edilen doğa, insan emeği göz nuru kentler köyler. Kiminle konuşsak zaman kötü diyor gerçekten zaman konusunda geçen yıl bunları yazmıştım:
“Zaman kavramı sınırsızdır. Kısaca zaman sözcüğü çeşitli biçimlerde dilimizde sık sık bulunan bir sözcüktür. Ancak çok farklı anlamlar taşıyan bazen komik bir durumu bazen her hangi bir şeyin değerini düşüren veya çoğaltan, yücelten, bazen küfür edilen bazen sevincin mutluluğun an ve anılarını vurgulayan bir sözcüktür, bir kavramdır. Güzel, mutlu edici, başarıyı gösteren bir an olarak “çok güzel bir zamandı” veya “güzel bir zamanda yaşıyoruz” denir.
Biraz sabırlı olmayı, bir şeyin varacağı sonucu tam açıklayamadığımız durumlarda “Bırakalım zamana, zaman bize ne gösterecek” diye vurgulanır. Ancak işlerin beklediğin gibi gitmediği durumlarda veya sık sık yaşanan olumsuzluklar dile getirilmek istendiği zaman “Lanet olsun bu zamana” veya “zaman bozuldu” vurgusu yapılır...
Bazı çıkarcı çevrelerin yaşadıkları bir dönemi vurgulamak içinde “Zaman kötüden, kötülüklerden yanadır” diyerek bütün olumsuzluklar zamanın sırtına yıkılır.
Elbette doğadaki akışı anlatmak içinde “Güzel bir sabah zamanıydı” veya “Fırtınalı bir akşam zamanıydı” gibi yaşanan bir durumu dile getirmek insanı düşüncesiyle o anın, o yaşanan zamanın içine çekmek için kullanılır.
Elbette zaman sözcüğüne yüklenen görevleri daha farklı onlarca durumda karşımıza çıkar. İnsanlığın var olduğundan bu yana yaşanan durumları gönümüze taşıyan ve günümüzü de geleceğe akmasını dile getiren bir sınırsızlığın ifadesidir zaman.
Bu söz ettiğimim zaman kavramına günümüzde yaşananlar, yaşadıklarımız, gördüklerimiz için neler söyleyeceğiz. Önce olumlu olarak düşünürsek şunları söyleyebiliriz.
Zamanımızda bilim hızla gelişiyor. Bu zamanda gelişen teknik hızla dünyaya yayılarak insanlığa hizmet ediyor.
Zamanımızda yaşam kalitesi, eğitim kalitesi yükseliyor. Zamanımızda dünya halkları arasında sevgi, barış, dostluk yaygınlaşıyor. Dünya zamanımızda bir köy haline geldi. Zamanımızda dünyanın her hangi bir köşesinden meydana gelen olumlu veya olumsuz bir olay bir kaç dakika içinde, belki de bir kaç saniye içinde dünyanın her yanına ulaşıyor.
Yaşam ve eğitim kalitesinin, artması, bilim ve tekniğin hızla gelişerek insanlığa hizmetini vurgulayan zaman kavramı ne kadar güzel değil mi? Taze bir bahar havası taşır insanın yüreğine.
Ne yazık ki günümüzde bu olumluluklar yaşanmıyor. Dünyamızın hemen hemen bütün kıtalarından kıran kırana bir savaş var. Savaş uçakları, bombalar, silahlar yarışıyor.
Bazı ülkelerde sadece sömüren ve sömürülenler arasında eşitçe bir bölüşüm için yasal çerçeveler içinde bir çatışma olsa da dünyanın büyük bölümünde halklar arasında ülkenin yönetimini elle geçirenler aynı topraklarda yaşayanları birini öbürünü öldürtmek için silahlandırıyor. Yerden, gökten döktükleri ateşle halkların evlerini yıkıyor, yakıyorlar. Yaşlı, çocuk demeden bu silahların ateşiyle, her yıl binlerce insan yaşamını yitiriyor. Ölümden kaçanların ceplerinde kalan son paraları da alıyorlar. Bunlarda denizlerde, nehirlerde boğulmasına, yol boyunda açlık, perişanlıktan yaşamını yitiriyor.
Nasıl adlandırılıyor bu durum? Savaş zamanı, kaçış zamanı, yoksulluk zamanı ve hastalıkların kasıp kavurduğu zaman.
Hangi cümlelerle kızılıyor bu yaşanan olumsuzluklara: Lanet olsun bu durumu yaratanlara da, bu zamana da.
İşte belli güçlerin sömürülerini egemenliklerini sürdürdüklerini, savaşı yarattıklarını yazan gazetecileri tutukluyorlar. Savaşın, yoksulluğun hastalıklar yarattığını belgeleyen bilim adamları görevlerinden atılıyor.
“Savaşa hayır, halkların birliğine barışa gereksinim var. Çocuklar ölmemeli iyi bir eğitim alsın” diyen öğretmenler işkence görüyor ceza evlerine yollanıyor. Sözü uzatmayalım, bu tür olaylar ne ile protesto ediliyor? Şu cümlelerle: Lanet olsun bu zamana da, lanet olsun bu zamanı kötüye kullanan hükümetlere de.
Doğduğum topraklarda, bilimadamları, öğretmenler, gazeteciler, sanat adamları özgürce görevlerini yapamıyorlar. Yaşanan bir olumsuzluğa dikkatleri çekenler görevlerinden alınıyorlar, işkence görüyorlar, ceza evlerine yollanıyorlar. Bu durumu protesto eden muhalefet parti başkanları, yöneticileri tutuklanıyor ve ömür boyu cezalarla yargılanıyorlar ve linç edilmeye çalışılıyor…
Yaşadığım ülke zenginliğini, öncülüğünü kurduğu silah sanayi üzerinde sürdürüyor. Savaşan bütün taraflara savaş araçları ve malzemeleri satmak, daha çok satmak için gecesini gündüzüne katıyor. Yoksulu üçüncü dünya ülke yoksulları kadar berbat olmasa da yoksulluk sınırın altında yaşayanların sayısı hiç de küçümsenecek kadar değildir.
Ne denir bu duruma? “Lanet olsun bu zamana, bu adaletsizliğe…”
Kendisine demokratım, sosyalistim, inançlıyım diyenler bile Suriye, Irak, Ermeni, Azerbaycan, Akdeniz de Kıbrıs, Yunanistan meselesinde kin kusuyor her yanlarında ırkçılık akıtıyorlar. Öbür yandakiler de aynı şekilde Anadolu halklarına karşı kin ve nefret kusuyorlar. Oysa bu kötülüklerden, düşmanlıktan arınıp bu topraklar üzerinde sevgi ve barışı hâkim kıldığımızda ancak huzura kavuşacağız, daha iyi bir refahlı, kaliteli bir yaşam elde edeceğiz…