HDP’nin Kobanê eylemleri için verdiği önergeyi AKP-MHP yine reddetti
HDP’nin 6-8 Ekim Kobanê eylemleri sırasında yaşananların araştırılması için verdiği araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
Meral Danış Beştaş (kürsüde solda) ve Saruhan Oluç (sağda) | Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan/AA
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 6-8 Ekim 2014 Kobanê eylemleri sırasında yaşanan ölümler ve yaralanmalarla ilgili sorumlulukları bulunan kamu görevlilerinin araştırılması ve ihmallerin ortaya çıkarılması amacıyla verdiği araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi. HDP ve AKP arasında, “Kobanê” tartışması yaşandı. HDP eylemler sırasında yaşanan şiddet olayından iktidarı sorumlu tutarak, “Kobanê eylemlerinde yaşananlar iktidarın organizasyonu” derken, CHP ise “Kobanê soruşturması” talimatının Saray’dan verildiğini söyledi.
Genel Kurul’da oylamaya sunulan önergenin gerekçesi üzerine kürsüde söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kobanê eylemeleri ile ilgili soruların yanıtlanması gerektiğini vurguladı. Beştaş, “Kobanê protestoları 6 Ekim’de değil, 15 Eylül’de Kobanê’nin IŞİD tarafından kuşatılması ile başladı” dedi.
"HUKUKTA YERİ YOK"
Türkiye ve dünyanın birçok yerinden IŞİD saldırısına karşı Kobanê halkı ile dayanışmanın başladığını ve hızla yayıldığını belirten Beştaş, “İktidar 6-8 Ekim HDP MYK’sinin çağrısıyla bu olayların meydana geldiğini söylüyor. HDP MYK’nın resmi bir kararı yok. Bütün mesele atılan twettlerdir. Bu tewetlerde de demokratik protestolara çağrı vardır. Kabonê halkıyla dayanışma çağrısı vardır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve birçok savcılık dönemin MYK üyeleri ve milletvekillerine soruşturma başlattı. Bu soruşturmalara herkes gidip beyanlarda bulundu ve soruşturma hala devam ediyor. Yani yargıdan kaçan hiç kimse yoktu. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 6 yıl sonra tekrar haklarında aynı fiilden tutuklama kararı verildi. Bunun hukukta yeri yoktur” diye konuştu.
"ASIL SORUMLULAR YARGILANMADI"
Kobanê eylemleri sırasında vahim olayların yaşandığını belirten Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar yaşamını yitirdi. HDP binalarına saldırılar oldu, 33 HDP’li öldürüldü. Antep’te bir kadın evinde linç edildi. Peki sorumluluk kimin? Demokratik protesto yapanların mı, bunu önlemeyenlerin mi, buna yol verenlerin mi yoksa cinayet işleyenlerin yargılanmaması mı? Kobanê eylemleri ile ilgili iki dava dışında açılın bir dava yok. Devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumak zorundadır diyor hukuk. İlk ölüm, 7 Ekim’de Recep Tayyip Erdoğan’n ‘Kobanê düştü düşecek’ açıklamasından sonra Varto’da yaşandı. Tek bir vali, kaymakam, bakan, polis ve jandarma yetkilisi açıklama yapmadı. Asıl sorumlular yargılanmadı ama 6 yıl sonra partimizi siyaseten tasfiye amacıyla gündeme getirilen bir gündemden bahsediyoruz. HDP’nin hiçbir şiddet olayı ile bağlantısı kurulamaz çünkü yoktur. Biz her zaman IŞİD’in karşısındaydık, mevcut iktidar Kobanê halkının yanında değil ve dayanışma gösterenleri şiddetle bastırdı. O dönem görev yapan kamu görevlilerinden bakana kadar o süreçte sorumluluğunu araştıralım. Bunun araştırılmasını istiyoruz.”
TANRIKULU: HUKUKA AYKIRIDIR
Beşataş’ın konuşması sonrası önerge üzerine konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin duruşmasından hemen sonra Demirtaş'ın tahliye olma ihtimali çıkınca buradan bir soruşturma başlatıldı ve -bakın evrak burada- milletvekili olmayan MYK üyelerinin soruşturmasına eklendi Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ. Hâlbuki daha önce soruşturmaları var. Çünkü Demirtaş'la ve Figen Yüksekdağ'la ilgili olarak açılabilecek başka bir soruşturma yok. Neden yok, tutuklular cezaevindeler, yeni bir soruşturmaya dâhil edilemezler ama Demirtaş'ın ve Yüksekdağ'ın tutuklu kalması lazım. Şimdi anlıyoruz ki tam bir yıl sonra 82 kişi daha dâhil edildi bu soruşturmaya. Bakın bu soruşturma mükerrerdir, hukuka aykırıdır. Bugün yargı, sarayın emrine girmiş olabilir ama bakın -söylüyorum- yarın, öbür gün gelir bu hukuksuzluklar sizi de vurur” şeklinde konuştu.
AKP’Lİ TUNÇ: YARGININ YAPTIĞI İŞLEM SÖZ KONUSU
AKP grubu adına konuşan Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Kobanê eylemleri sırasında yaşananların HDP MYK’sının çağrısıyla yapıldığını ileri sürererk, “Birtakım soruşturmalar açmış ve zaman aşımı süresi içerisinde de bu çağrılarda imzası olan, MYK kararlarında imzası olan ya da bu MYK kararının kendi resmî Twitter hesaplarından duyurusunda katkısı olanlarla ilgili olarak da zaman aşımı süresi içerisinde bir soruşturma devam etmektedir. O nedenle yargının yaptığı bir işlem söz konusudur” dedi.
BEŞTAŞ: HODRİ MEYDAN DEDİK
AKP’li Tunç’un konuşması sonrası sataşmadan dolayı söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Ortada bir şiddet çağrısı yok, ortada bir ‘tweet’ var, o ‘tweet’de demokratik protesto hakkının kullanımı var. Biz size hodri meydan dedik, gelin araştıralım dedik, bu şiddet neden oldu dedik, bu insanların faillerini neden tutuklamadınız dedik. Size diyoruz ki: -25 Eylülde, ilk eylem 15'i ama sonrasında devam ediyor- Niye o zaman demokratik protesto çağrısı yoktu? Çünkü hükûmetle görüşüyoruz, çünkü çözüm süreci devam ediyor, çünkü Başbakan, İçişleri Bakanı beş ay sonra Dolmabahçe Mutabakatı imzalanıyor. Çünkü Kobane'de bir katliamın önüne geçilmesi için partimiz iktidarla birebir görüşüyor, iki gün, kırk sekiz saat. Eğer bugün yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olsaydı suç işlemeye tahrikten soruşturma yapan savcı 2'nci kez 37 cinayet soruşturması açıyor, cinayet işleyenleri koruyor, gasp edenleri koruyor, yağmacıları koruyor ama bir ‘tweet’ atan siyasetçileri bunlardan sorumlu tutuyor, üstelik sorumlu olanlar Anayasa'ya göre kendileri” şeklinde konuştu.
AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, HDP’yi hedef göstererek, yaşananlarla ilgili HDP’yi suçladı. Beştaş ise Kobanê eylemlerinde şiddeti organize edenlerin iktidarın IŞİD ile birlikte yaptığı bir organizasyon olduğunu söyledi. Beştaş, iktidarın Kobanê’nin intikamını almaya çalıştığını sözlerine ekledi.
CHP’Lİ ALTAY: SORUŞTURMA SARAYIN TALİMATIYLA AÇILMIŞ
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise tartışmaya şöyle katıldı: “Sayın Beştaş kürsüde 6-8 Ekim olaylarının araştırılmasını istiyor. Bu daha önce de istenmişti, Meclis reddetmişti. Aradan altı yıl geçmiş, altı yıl sonra genç bir savcı bu defteri açıyor. Altı yıl sonra -ki o olaylardan sonra malum Dolmabahçe fotoğrafları var hepimizin hafızasında- bu defter açılıyor, Sayın Beştaş da doğal olarak bunu kendi penceresinden eleştiriyor. Ben Sayın Mehmet Muş'un yargının bir işlemine karşı, yargı organının bir işlemine karşı bu kadar yüksek refleksle bu işlemi savunmak için kendini helak etmesini anlamadım. Altı yıl sonra saraya el öpmeye giden Sayın Savcının, bu soruşturmayı başlatmış olmasına yönelik eleştiriye Mehmet Muş'un bu yüksek refleksinden benim anladığım şudur: Bu soruşturma ya Mehmet Muş'un talimatıyla ya sarayın talimatıyla açılmış bir soruşturmadır.”
MECLİS ARAŞTIRMASI TALEBİNDE NE İSTENİYORDU?
HDP Grup Başkan Vekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç 6-8 Ekim 2014 Kobanê protestoları esnasında yaşanan ölümler ve yaralanmalarla ilgili, ulusal ve uluslararası hukuk bağlamında sorumlulukları bulunan kamu görevlilerinin araştırılması, bu görevliler hakkında görevlerini yerine getirip getirmediklerine dair soruşturmanın yapılması, hala görevde bulunanlarla ilgili adli ve idari yaptırımların belirlenmesi ve ihmali olanların ortaya çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
“6-8 Ekim 2014 tarihlerinde IŞİD’in, Kobanê’ye saldırı saldırısı sonrası Türkiye’de de Kürt halkı başta olmak üzere toplumun birçok kesiminin, insani ve askeri yardım amacıyla sınırların açılması ve Kobanê halkı ile dayanışmanın sağlanması için demokratik protesto hakkını kullanmak istedi, demokratik protesto eylemlerinin şiddetle bastırılmak istendi ve protestolar sırasında toplam 43 kişi ateşli silah, gaz bombası ve linç sonucu hayatını kaybetti” denilen Meclis Araştırması gerekçesine şöyle devam edildi; “2020 yılına gelindiğinde, aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcısı tarafından dönemin HDP MYK üyelerine yönelik gözaltı ve ardından tutuklama kararı çıkarılmıştır. Bu hukuk dışı, tamamen siyasi saiklerle ve talimatlarla yapılan operasyon ile birlikte 6-8 Ekim Kobanê protestoları tekrar gündeme gelmiştir.”
6-8 Ekim 2014 Kobanê protestolarında hakikatin açığa çıkarılması için atılması gereken ilk adımın, söz konusu zaman zarfında kamu görevlilerinin ihmallerinin ve bu ihmallerin sonuçlarının araştırılması olduğu dile getirilen gerekçede; “Nitekim bu sadece bir araştırma değil aynı zamanda hukuki bir gerekliliktir. Çünkü hem Anayasa hem de uluslararası hukuk protesto esnasında yurttaşların can ve mal güvenliğinden kamunun sorumlu olduğunu teyit etmektedir. Türkiye’nin tabi olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatlarına göre, toplanma ve gösteri yapma hakkı, demokratik toplumda korunan temel haklar arasında yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), 10uncu Madde ile korunan ifade özgürlüğüyle birlikte, demokratik toplum anlayışının temelini oluşturmaktadır. Sözleşme’nin 11inci Maddesi herkesin barışçıl olarak toplanma hakkına sahip olduğunu ifade ederken, ilke olarak kamunun yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamasını da içermektedir. AİHM bugüne kadar çok sayıda davada protestolarda kamunun yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlama yükümlülüğü olduğuna hükmetmiştir. Dolayısıyla Sözleşme’nin 11inci Maddesi’nin ihlal edildiğine karar vermiştir. Nihayetinde Sözleşme’nin 11inci Maddesi’nin bir yönü barışçıl protesto ise ikinci yönü de kamu görevlilerinin gösteri sırasında can ve mal güvenliği ile ilgili sorumluluklar taşıdığını belirtmesidir” denildi.
Hukuki bağlayıcılıklara rağmen, Kobanê protestolarında ihmali bulunan, görevini yerine getirmeyen ve yaşanan her türlü kayıp ve olayda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmadığına işaret edilen gerekçede şu ifadelere yer verildi; “Kuşkusuz ki, en alttaki mülki idari ve adli amirlerden en üstteki siyasi sorumluluğu bulunan bakana kadar uzanarak yürütülmeyecek bir soruşturma, Kobanê protestolarında adaletin işletilmemesini ve bu protestoların siyasi iktidar ajandasında bir sayfa olarak kalmasını getirecektir.
Bu kapsamda, 6-8 Ekim 2014 Kobanê protestoları esnasında yaşanan ölümler ve yaralamalarla ilgili, ulusal ve uluslararası hukuk bağlamında sorumlulukları bulunan kamu görevlilerinin araştırılması, bu görevliler hakkında görevlerini yerine getirip getirmediklerine dair soruşturmanın yapılması, hala görevde bulunanlarla ilgili adli ve idari yaptırımların belirlenmesi ve ihmali olanların ortaya çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz.” (HABER MERKEZİ)