SGK, 1149 emekçinin hayatını kaybettiğini söylüyor | İş kazaları önlenebilir
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Bedri Tekin, iş cinayeti verileri üzerine yazdı.
Fotoğraf: DHA
Bedri TEKİN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
SGK istatistiklerinde 2019 yılında iş kazası sayısı ve ölüm sayısında azalma olduğu belirtiliyor. Ancak bu sevinilecek, kabul edilecek bir sonuç değil. 1 yılda 1149 ölümlü kaza meydana geldi. Bu az bir sayı değil. Bunun yanında bunlar sayı değil; insan, can, anne, baba, eş, kardeş evlat.
İSİG MECLİSİ RAKAMLARI GERÇEĞE DAHA YAKIN RAKAMLARI İFADE EDİYOR
SGK verileri ile İSİG Meclisi verilerine baktığımızda büyük fark olduğunu görüyoruz. İSİG Meclisi “2019 İş Cinayetleri Raporu”nda 2019 yılında 1739 işçinin hayatını kaybettiği belirtiliyor, arada 570 fark var. Bunun bir bölümü göçmen işçilerin SGK istatistiklerinde yer almamasından kaynaklanmaktadır. İSİG Meclisi raporunda yer alan 112 göçmen/mülteci işçi ölümlerinin SGK istatistiklerinde yer almamasıdır. İSİG Meclisi raporunda ölen işçilerin 442’si tarım işkolunda çalıştığı belirtilmiştir. Oysa SGK istatistiklerinde bitkisel ve hayvansal üretim ile avcılık ve ilgili hizmet faaliyetlerinde 18, ormancılık ve tomrukçuluk faaliyetlerinde 9 sigortalının hayatını kaybettiği belirtilmiştir. İSİG Meclisi raporu ile 425 fark da buradan kaynaklanmaktadır. Tarım, orman işlerindeki kaza ve ölüm sayılarında İSİG Meclisi rakamları doğrudur. Orman işlerinde ölüm sayısı inşaat işlerinden de fazladır. Özellikle orman işleri köylülere yaptırılmaktadır. SGK bu ölümleri iş kazası sonucu ölüm olarak kabul etmemektedir. Oysa bu alan kanayan bir yaradır. Ölümlerin 1/4 ünden fazlası tarım-orman işlerindedir. SGK bunları iş kazası olarak kabul etmeli ve kayda almalıdır. Hatta bazı sektörlerde İSİG Meclisi rakamlarının daha küçük olduğunu görüyoruz, bu durum aslında ölüm sayısının 1739’un da üzerinde olduğunu gösteriyor.
ÖLÜMLER KADER Mİ? ÖNLEMEZ Mİ?
Çalışma yaşamı, başta 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olmak üzere birçok yasa ile biçimlendirilmektedir. İş yasaları, çalışanların hakkını korumak ve geliştirmek amacını temel ilke edinmesi gerekirken, 4857 sayılı İş Yasası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan bu yasa ve diğer düzenlemeler olduğu sürece ölümler sürecektir. İşçi Sağlığı ve Güvenliği işçilerin ve sendikaların birinci önceliği olmalıdır, pandemi döneminde bile buna uygun davranışlar göremiyoruz.
HAKKINI ARAYANLAR CEZALANDIRILIYOR
6331 sayılı İ Sağlığı ve Güvenliği Kanunun da, iş sağlığı ve güvenliği konularında çalışma yapmak üzere Çalışan Temsilciliği kavramı getirildi ve tüm işyerlerinde bulunması zorunlu, ama bunun işlemediğini görüyoruz. Örneğin; Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinin taşeron firmasında, “çalışan temsilcisi” olarak görev yapan Cemal Bilgin, iş arkadaşlarının yemekten zehirlenmesi üzerine, “yemekte bakteri mi var” diye sorduğu için işten atıldı. İş kazalarının önlenmesi talebiyle İstanbul Havalimanı inşaatı direnişinde olduğu gibi direnenlerin gözaltına alındı, tutuklandı.
İŞYERLERİ DENETLENMİYOR
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Yıllık Faaliyet Raporlarına baktığımızda en fazla 150 işyerinden birinin denetlendiğini görüyoruz. İşyerleri denetlenmeyince işverenler önlem almıyor.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına eski adıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) yeni adı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından yerine getirilmektedir. Gelinen nokta göstermektedir ki; doğru kararlar alınmamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. Sendikalar, Üniversiteler, TMMOB, TTB, AÇSHB ve Sağlık Bakanlığı’nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır. Enstitü; politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim görevlerini yerine getirmelidir. Yoksa her yıl iş cinayetlerinde “Sakarya Patlaması” nda kaybedilen canın 250 katı kadar can kaybedilmeye devam edilecektir.
MESLEK HASTALIKLARI TESPİT BİLE EDİLMİYOR
Bilimsel veriler en az 12.000 emekçinin meslek hastalığı sonucu hayatını kaybettiğini söylerken, SGK verilerinde meslek hastalığı sonucu 1 tane bile ölümün olmadığının belirtilmesi, istatistiklerin güvenirliğini zedeleyen başka bir yön olarak karşımızda duruyor.
Problemler nerede, nasıl çözeceğiz:
- Sağlıklı ortamda çalışmak insan hakkıdır
- Sendikalar, üniversiteler, ilgili bakanlıklar TMMOB, TTB katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır
- Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan yasa ve diğer düzenlemeler iptal edilmelidir.
- Piyasa koşullarına göre şekillenmeyen düzenleme yapılmalı
- İşyerleri denetlenmeli
- İdari Cezai yaptırımlar uygulanmalı
(HABER MERKEZİ)