PETKİM ve TÜPRAŞ işçisine dayatılan "yeni normal" işçiyi eziyor
Pandemi sürecinde 15 gün boyunca 12 saat çalıştırıldıklarını belirten PETKİM işçileri, şirketin bunu sürekli kılmayı amaçladığını söylüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Turan KARA
İzmir
PETKİM’de işçilerin büyük çoğunluğunun oylarıyla göreve gelmiş 7 temsilcinin ve Petrol-İş Aliağa Şubede 2 yöneticinin istifası, sendikanın örgütlü olduğu işletmelerde tartışılmaya devam ediliyor. İstifa eden temsilci ve yöneticilerin yerine belirlenen isimlerin de katıldığı yeni temsilciler kurulu toplantısı geçtiğimiz cuma günü yapılırken, sendika yönetimi toplantı sonunda herhangi bir açıklama yapmadı.
Şube yönetimiyle ilgili tartışmalar devam ederken geçen günlerde PETKİM’de meydana gelen iş kazası sonucu 2 işçi kör olmaya ramak kala kurtuldu ancak tehlike sürüyor. İşletme kâr oranını arttırmak için çalışma sistemini değiştirerek, işçilerin dinlenme, düşünme, kontrol ve test etme mekanizmalarını da kaldırıp burada harcanan süreleri, çalışma süresine ekliyor ve işçileri kesintisiz çalışmaya sürüklüyor. İtirazlar yükselse de sendika genel merkezi ile görüşmeleri sürdüreceklerini söyleyen idareciler işçileri yeni normale uymaya zorluyor.
İŞÇİLER UZUN ÇALIŞMA SAATLERİNDEN ŞİKAYETÇİ
PETKİM’den bir işçi, “Pandemi bahanesiyle 15 gün boyunca hafta tatili olmadan 12 saat çalıştık. Bu durum muazzam bir sömürü yoğunlaşması yarattı. Mesela 08.00-16.00 vardiyası... 15.30 deyince toparlanmaya başlanır, yarım şeyler ortada kalmasın, tehlike barındırmasın diye. 16.00’da gelen de bakayım edeyim derken 16.30’da başlar. Şirket bu durumu en az 1 saat kayıp olarak ölçüyor. Ona göre öyle ama bu 1 saat işçiye ağır ve çok riskli işyerinde sağlıklı çalışma imkanı veriyor. Vardiyacılığın yarattığı bir başka durum da şu: Vardiya bitmeye yakınsa ve iş uzunsa işe başlanmaz. Örneğin bakımda, başlasan 4-5 saat sürecek ama senin 1 saatin kalmış, diğer vardiyaya devredersin. Olağan şeyler. Elindekini bırakıp gidemediğin acil işler de çok olur, fazla mesai hesapları bu durumlar için olur aslında. 12 saat çalışma ve esnek çalışma yerleşirse sözleşme delinir” dedi.
"SENDİKA 12 SAATİ DEĞİL ÜCRETİ TARTIŞIYOR"
PETKİM işçisi şöyle devam ediyor: “Sadece çalışma süresi uzamıyor, işçinin dinlenme süresi ya da kimi kayıp süreler de yok oluyor ve üretim sürecine giriyor. Şirket 12 saat çalışmayı genel uygulama yapmak istiyor. Fakat bir bakıyoruz, sendika buna karşı mücadele değil de 12 saat karşılığı ne ücret alacağımızın tartışmasını yapıyor. Suçu da işçiye atıyor ‘Paragöz, çalışmak istiyor, mesai istiyor’ diye. Oysa yönetim nasılsa işçi de öyledir.”
İşçi buna bağlı olarak işten çıkarmaların olacağını söylüyor: “Şimdi beyaz yakadan, işten çıkarma durumları var. Toplam sayının yüzde 15’i çıkarılacak deniyor. Hatta bakımda başladılar bile, mühendisler işten çıkarılıyor. Niye çıkarılmasın ki? Pandemi boyunca ellerinde kronometre bizi ölçtüler. 12 saat çalışırken gördüler ki 2 mühendisin olduğu yerde 1 mühendisle idare edebiliyorlar. Üstelik işçi sayısı düşmüş olsa da üretim artıyor. Bu durum yarın işçi için de olmayacak mı? Ses yok kimseden.”
"PERFORMANSA DAYALI ÇALIŞMA SİSTEMİ GETİRİLDİ"
Bir başka PETKİM işçisi de “Şirket çalışma koşullarımızın kökten değişmesini istiyor. Performans sistemi geldi, öneri ve ödül sistemi. Mesela bir arkadaşımızın işten atılmasına da yol açan arızanın altında yatan bir sistem bu. Çünkü şirket senden yüksek performans bekliyor. Bunu her şeyin temeli yaparsan, işçiye ha babam yüklenirsen o da ha bire makineye yüklenir. PETKİM zaten eski bir fabrika nereye kadar yükleneceksin? Şube, performans sistemini reddetmeli” diyerek sendika şubesinin bu konuda tutumunun eksik kaldığını söyledi. Hayata geçmesi gereken mücadele kararlarının sürüncemede bırakıldığını dile getiren işçi, sendikanın yaşanan sorunlarla mücadele etmek yerine bu zaaflarla uzlaştığını ve kolaya kaçtığını ifade etti.
"STAR’DAKİ ÇALIŞMA BİÇİMİ HER YERİ ETKİLİYOR"
Bir başka işçi ise Star Rafinerisinde yaşanan sürece ilişkin konuştu: “Star’da sendika olarak güçlü değiliz. Sözleşme yapacak yetkisi var ama yarı yarıya örgütsüz yani. Bu da PETKİM’i de etkiliyor, hatta dolaylı olarak TÜPRAŞ’ı da. Star’ın çalışma biçimi bir kere sendikal anlayışa aykırı. Karikatürize edecek olursak, bir grup profesyonel işçi var, altında orta çoğunlukta kadrolu işçi ile yüzlerce taşeron işçiyi çalıştırıyor. Taşeron olması sadece güvencesiz değil, aynı zamanda inisiyatifsiz demek oluyor.”
Bu durumun örgütsüzlük yarattığını söyleyen işçi, “Buradaki örgütsüzlükle mücadele etmek yerine işçiler suçlanıyor. Mesela TÜPRAŞ eylemine desteğe bile çağrılmadı işçiler. Mücadele edilmiyor, deniliyor ki ‘Orada elimizde olan kimi şeyler var onlar da kaybedilir.’ Bu da bir adet oldu, mücadele edilirse onu da kaybederiz! Sendika doğruları o anki durumda elde edeceği faydaya göre belirliyor yani. Sendika bunu yaparsa işçi de yapar, sorunun kaynağını doğru yerde aramalılar” diyor.
"İŞÇİLERİN ÇIKARLARI İÇİN MÜCADELE EDİLMELİ"
TÜPRAŞ’tan bir işçi ise “TÜPRAŞ sözleşmesi ve yeni oluşan çalışma koşulları, yani vardiya düzeni herkesi kötü etkiliyor. Üstelik yüzde 50 ile girip yüzde 6 ile çıkıldı ve mazeret izni de gitti. Hatta içme suyu hakkımız bile gasbedildi. Ama sözleşme sadece sonuçla değil süreçle beraber de tartışılmalı ki anlamlı olsun. Çünkü şimdiki yönetimde, 2017 senesinde yaptıkları açıklama ile bu tehlikeye dikkat çekmiş o zamanki yönetimi pasiflikle suçlayanlar var. Komiteler diyordu. Hem de sendikal bürokrasiye karşı mücadeleden bahsediyordu. Gelinen noktada sınıfın dışına düşmüş, mücadeleyi de sözde bırakmıştır. Yapamadıkları için de kendinden başka herkesi suçluyorlar. O zaman bile komite vardı, şimdi yok. Gelinen noktada ne vardiya düzeni korunmuş ne komiteler hayata geçmiş ne taban inisiyatif kazanmış ne demokratik bir işleyiş olmuş ve ne de sendikal bürokrasiye karşı bayrak açılmış durumda. Tam aksine genel merkez seçimleri ve sonrası da dahil büyük bir uzlaşı olduğunu söylemeye gerek yok, her şey ortada” diyor.
"İŞÇİLERİ BİRLEŞTİRMEK BİR YANA DAHA ÇOK BÖLÜNDÜ"
TÜPRAŞ’tan bir başka işçi de yönetim biçimindeki aksaklıklara değiniyor: “Bizim şimdiki şubeden beklentimiz öncelikle tabii ki hak kayıpları olmamasıydı. Bunu hep beraber karşı koyarak yapabileceğimizi söylüyorduk. Ama samimi bir şekilde diyebilirim ki, işçilerin birliğini savunarak yönetime gelmiş arkadaşlar bütün işçileri birleştirmek bir yana, kendi birliklerini bile yok ettiler. Komiteyi savunuyordu, yönetimde olmadığı halde komite kurmuş bir ekip vardı. Şimdi de komite kuramadığı gibi var olan da kalmadı. İşte bunlar bürokrasi. Yoksa laf olarak bürokrasi deyip durursan o hayali bir şey oluyor.”
KLOR FABRİKASINDA SON DURUM
PETKİM’de meydana gelen iş kazası sonucu bir işçinin durumu ciddi. İki gözünde kornea yanığı ve hücrelerde sıkıntısı olan işçi 3 hafta tedavi görecek. Göz anjiyosu yapılan işçinin sağ gözü iyileşme belirtisi vermiş ve ilk günden iyi durumda. İşçinin sol gözü toparlanıyor ama gözünü yormaması, ağlamaması gerekiyor. Gözünden yaralanan ve durumu iyiye giden diğer işçinin ise sağ gözünde kornea yanığı tedavisine başlandı. İşçinin tam görmesinin biraz zaman olacağı söyleniyor.
PETKİM’de klor fabrikasında yaşanan kazada yaralanan işçilerin tedavisi bitmeden bir kaza da talaşlı imalat VCM bölümünde yaşandı. Elini torna makinesine kaptıran bir işçi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Yaralanan işçinin 3 parmağında kırık olduğu belirlendi ve ortopedi bölümüne yatışı yapıldı. İşçiler ACN ünitesinde arıza sebebiyle işten atmanın kötü örnek olacağını ve en başta da tehlikeli durumlarda çalışmama hakkını ortadan kaldırarak işçiyi riskli çalışmaya atacağı konusunda uyarmıştı.