08 Ekim 2020 15:35
Son Güncellenme Tarihi: 08 Ekim 2020 16:26

Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen ikinci iddianame kabul edildi

İş insanı Osman Kavala hakkında kabul edilen iddianamede, bir beraat ve iki tahliye kararına rağmen 1073 gündür tutuklu bulunan Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İş insanı ve Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala ve Henri Barkey hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. 1073 gündür tutuklu olan Osman Kavala ile ilgili ikinci iddianamede de 'somut bağlantı' ortaya konamadı, ancak suçlamalar tekrarlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, tutuklu sanık Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan Henri Barkey hakkında hazırlanan iddianamenin "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek" suçlamalarıyla tanzim edildiği belirtildi.

Kavala hakkında hazırlanan yeni iddianamede 'anayasayı ortadan kaldırmak' başlıklı 309. maddeden ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 'casusluk' başlıklı 328. maddeden 20 yıla kadar hapis cezası istendi.

DİĞER SUÇLAMALAR "3 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET" YORUMUNA YOL AÇTI

İddianamede bu suçlamaların yanı sıra 'yasama organına' ve 'hükümete karşı' suç işlendiği vurgusunun yapılması Kavala hakkında 3 kez müebbet hapis istendiği yorumlarına yol açtı. Ancak iddianamenin sevk bölümünde Kavala için sadece 309'uncu madde uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.

"BARKEY'LE TEMAS"A DAİR SOMUT DELİL YER ALMADI

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun detaylarına yer verdiği 64 sayfalık iddianamede, Kavala hakkında, "Gezi olaylarını koordine ettiği" iddiasıyla açılan ancak beraatle sonuçlanan davadaki iddialar tekrarlandı. İddianamede, beraatle sonuçlanan bu davadaki iddialara benzer savlar esas alınarak, Kavala’nın, “casusluk” ve “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçlamalarından ceza alması talep edildi. Bu suçlamalar, iddianamede "ABD'li Henry Barkey ile Kavala arasında kritik zamanlardaki temaslar" ifadesi ile gerekçelendirildi, ancak herhangi bir "açık / somut bir  temas" ortaya konmadı. Barkey ile ilgili bir dizi ciddi suçlamanın sıralandığı iddianamede, Kavala’nın bu iddiaların neresine, nasıl dahil olduğuna yönelik somut kanıt yer almadı.

İddianamede Kavala ile ilgili suçlamanın temeli, "iki ismin telefon sinyallerinin birbirine yakın baz istasyonlarından alınmasının aynı mahalde bulunduklarını gösterdiği" savına oturtuldu. Ancak somut bir temasın ortaya konmadığı iddianamede, Kavala'dan "açık irtibat" elde edilememesi, "Barkey’in casusluk ve istihbarat konusundaki uzmanlığına" bağlandı.

BERAAT ETTİĞİ GÜN YENİDEN TUTUKLANMIŞTI

Osman Kavala, Gezi olaylarını organize ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etmiş, tahliyesine karar verilmesine rağmen serbest bırakılmamıştı. İstanbul Başsavcılığı, hakkında “casusluk” ve “15 Temmuz darbe girişimine katılmak” suçlamalarıyla iki ayrı dosya bulunduğunu gerekçe göstererek, Kavala hakkında yeniden tutuklama talebinde bulunmuştu.

Kavala, "15 Temmuz darbe girişimi" dosyası kapsamında tekrar tutuklandı, ancak kısa süre sonra bu dosyadan da tahliyesine karar verildi. Savcılık ise, bu tahliye kararından hemen önce, bu kez Kavala’nın "casusluk" suçlamasından tutuklanmasını talep etti ve 15 Temmuz dosyasındaki iddiaları yeniden sıraladı. Kavala, bu suçtan da tutuklandığı için hakkındaki iki ayrı tahliye kararına rağmen özgürlüğüne kavuşamadı.

AYM DOSYAYI GÖRÜŞEMEDEN İKİNCİ İDDİANAME SUNULDU

Kavala’nın, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru, geçtiğimiz hafta görüşülecekti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aylardır elinde tuttuğu dosya ile ilgili iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’nin gündem toplantısının yapılacağı geçen hafta salı günü mahkemeye sundu. Anayasa Mahkemesi de Kavala dosyasının görüşülmesini erteledi.

KABUL EDİLEN İDDİANAME

İddianamenin girişinde Osman Kavala’nın, ABD’li stratejist, STK temsilcisi olarak bilinen, aynı zamanda Türk vatandaşı olan Henry Jak Barkey ile birlikte siyasal ve askeri casusluk yaptıkları, 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları gerekçeleriyle soruşturuldukları anımsatıldı. Hakkında bu nedenlerle soruşturma yürütülen farklı isimlerin de olduğu, o kişilerin dosyalarının ayrıldığı vurgulandı.

BERAAT ETTİĞİ İDDİALAR TEKRARLANDI

İddianamede, Kavala’nın Gezi olayları nedeniyle yargılandığı ve  beraatine karar verilen iddianamedeki iddialar tekrarlandı. Savcılık, beraat kararına itiraz ettiği dilekçesindeki iddiaları yineledi ve Kavala’nın Gezi olaylarının organizatörü olduğunu, Açık Toplum Vakfı Başkanı George Soros’a bağlı bulunduğunu savundu. “Gezi kalkışmasının başarısız olması üzerine önce 17/25 Aralık kumpasının, ardından MİT tırları kumpasının gerçekleştirildiği" anlatılan iddianamede, bu organizasyonlar da başarısız olunca 15 Temmuz’un gerçekleştiğini vurgulandı.

İddianamede, "Soros’un ve Açık Toplum Vakfı’nın Arap ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve demografik yapıdaki farklılıkları öne çıkararak ülke yönetimini değiştirmeyi hedeflediği, Osman Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür ve yöneticisi olduğu diğer sivil toplum kuruluşlarının da sözde demokratik özgürlükleri geliştirip toplumsal tabana yayma söylemi ile eylemler yaptığı" öne sürüldü.

İddianamede, Kavala için, “Bu yolla, demokratik meşru hükümeti işlevsiz hale getirmek, toplum içinde ayrımcılığı körüklemek, vatandaşların devlet ve millete olan birlik ve beraberliğini ülke menfaatlerimiz aleyhine, yabancı devletler ve istihbarat örgütlerinin lehine zayıflatarak zarar vermek olduğu tespit edilmiştir” denildi.

Açık Toplum Vakfı’na yönelik Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 2018 tarihli bir raporu da bu iddiaya dayanak gösterildi.

İddianamede, Kavala’ya ait telefon ve flash bellekten çıkan bazı çalışmalar da bu iddialara kanıt olarak öne sürüldü. İddianame, "Rojava’nın Işıkları-Kadın Devrimi", “Küçük Kara Balıklar – Güneydoğu’da Çocuk Olmak”, "1994" gibi video ve belgesellerin "terör örgütüne üye kazandırmak" veya "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt kökenli vatandaşları öldürdüğü algısı yaratmak" gibi suçlamalarla ilişkilendirdi.

İddianamede, Kavala’nın, George Soros’un Türkiye’deki en önemli uzantısı olduğu, "Soros’la birlikte, kadın hakları, çocuk istismarı, kadına şiddet, azınlıkların asimilasyonu, ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı gibi son derece masumane konularda toplumun çeşitli kesimlerinde direnç noktaları oluşturdukları" kaydedildi. Kavala'nın bu çalışmalarla toplumu ayrıştırdığı ve birbirinden bağımsız toplulukları yönetime karşı kışkırttıkları iddia edildi.

İddianamede, Kavala’nın, Gezi olayları sırasında İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Raportörü Emma Sinclair-Webb’le çok sıkı ilişki içerisinde olması da iddialara kanıt olarak öne sürüldü.

BARKEY'LE TEMAS İDDİALARI

İddianamede, Gezi olayları ile irtibatının tespit edilemediği belirtilmesine rağmen Barkey’in yaptığı seyahatler sıralandı. Ardından Kavala’nın seyahatleri ve temasları aktarıldı. Kavala ve Barkey’in bu tarihlerde bir araya gelmemiş olmalarına rağmen, bazı tarihlerde cep telefonlarının Taksim civarındaki baz istasyonlarından sinyal almasına dikkat çekildi.

Bu iddiayı desteklemek için, Barkey’in 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği gece bulunduğu Büyükada Splendid Otel’de şef garson olarak görev yapan kişinin ifadesinin alındığı kaydedildi. Garson A.U. ifadesinde, “Henri Barkey ile kısa bir süreliğine resepsiyonun önünde muhabbetim oldu. Kendisi orada bana bu olan olaylar (darbe girişimi) ile ilgili ne oluyor falan der gibi konuştu. Daha sonra bana İstanbul’a 3 kere geldiğini, ilk geldiğinde HSBC isimli bankada patlamaların olduğunu, ikinci gelmesinde Gezi parkı eylemlerinin olduğunu, üçüncü geldiğinde ise böyle bir olayın (darbe girişimi) başına geldiğini bana söyledi ...” dediği aktarıldı.

ALATON VE SOROS GÖRÜŞMESİ

İddianamede, benzer eşleştirmeler Kavala için de yapıldı. Zaman gazetesinin, 15 Temmuz’dan 9 ay önce, Ekim 2015'te “Gülen Bebek” adıyla bir reklam filminin yayınlandığı, reklam filminde, örgüt tabanına darbe imalı bir mesaj verildiği ifade edildi.

Kavala’nın bu reklamdan kısa süre önce Türkiye’ye gelen Soros’la 6 Kasım 2015’te buluştuğu, İshak Alaton, Soros ve Kavala’nın bir davete katıldıkları, Kavala’nın bu davette Soros ve Alaton’un fotoğraflarını çektiği belirtildi.

Hemen ardından Alaton’un ABD’li Graham Fuller, Fethullah Gülen’in yeşil kart alması için tavsiye mektubu veren ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz'le olan bağlantıları sıralandı.

Bu ifadelerin ardından iddianamede “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün yayın organı Zaman Gazetesi’nin 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 9 ay 10 gün önce yayınladığı 'Gülen Bebek' adıyla bilinen reklam filminden birkaç hafta sonra gerçekleşmesi ve şüpheli Mehmet Osman Kavala’nın İshak Alaton’la birlikte George Soros ile görüşme yapması oldukça dikkat çekicidir” denildi.

KAVALA'NIN SEYAHATİ GEREKÇE GÖSTERİLDİ

İddianamede, Barkey ve Kavala’nın telefonlarının birçok defa aynı zaman diliminde aynı bölgeden baz sinyali verdiği tekraren vurgulanarak, Barkey’in 15 Temmuz öncesindeki seyahatleri sıralandı.

Barkey’in, 3 Temmuz 2016’da Türkiye’den çıkış yaptığı, 15 Temmuz’da, "Büyükada’daki bir toplantı bahanesiyle, aslında darbe girişimini takip etmek amacıyla Türkiye’ye tekrar giriş yaptığı" vurgulandı.

İddianamede, Kavala’nın da Barkey’in Türkiye’den ayrılmasından sonra 6 Temmuz 2016 tarihinde Fransa'ya  gittiği, 6 Temmuz-10 Temmuz 2016 tarihleri arasında Fransa’da bulunduğu ifade edildi. İddianamede, “Yukarıda anlatılan süreç göz önünde bulundurulduğunda, şüpheliler Mehmet Osman Kavala ve Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz darbe girişimi öncesindeki faaliyetlerinin darbe girişimi hazırlıkları ile kesiştiği, bu durumun her iki şüphelinin de 15 Temmuz darbe girişiminden önceden haberdar oldukları ve darbe girişiminin alt yapısını oluşturmak için yurtiçi ve yurtdışı bir dizi bağlantı kurdukları, son olarak da şüpheli Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz günü Türkiye’ye gelerek darbe girişimini İstanbul Büyükada’da sabaha kadar takip ettiği ve yurtdışı bağlantılarını gece boyu devam ettirdiği anlaşılmıştır” denildi.

Ancak iddianamede, bu yorumun hangi kanıta dayandırıldığı, Kavala ile Barkey’in eylemlerinin nasıl birbirine bağlandığı, suç unsurlarının ne olduğu yolunda somut bilgi, kanıt ve bağlantılara yer verilmedi.

İddianamede Kavala’nın gazeteci Can Dündar ile görüşmeleri, ülkeye giriş çıkışları sıralanarak, şöyle denildi:

“Yukarıda anlatılan süreç göz önünde bulundurulduğunda, şüpheliler Mehmet Osman Kavala ve Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz darbe girişimi öncesindeki faaliyetlerinin hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde darbe girişimi hazırlıkları ile kesiştiği, bu durumun her iki şüphelinin de 15 Temmuz darbe girişiminden önceden haberdar oldukları ve darbe girişiminin alt yapısını oluşturmak için yurtiçi ve yurtdışı bir dizi bağlantı kurdukları, son olarak da şüpheli Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz günü Türkiye’ye gelerek darbe girişimini İstanbul Büyükada’da sabaha kadar takip ettiği ve yurtdışı bağlantılarını gece boyu devam ettirdiği anlaşılmıştır.”

İddianamede, Barkey ile Kavala’nın açık irtibatının ve telefon görüşmelerinin bulunmamasına da açıklık getirilmeye çalışıldı. Kavala ile Barkey’in telefonlarının baz istasyonlarından alınan sinyallerinin kimi zamanlar “aynı mahalde” bulunduklarını gösterdiği kaydedildi.

Kavala’nın, "kullandığı telefonu, gözaltına alınmadan önce değiştirmesinin dikkat çekici olduğunun, bunu deşifre olmamak için imha etmiş olabileceğinin değerlendirildiğinin" anlatıldığı iddianamede, 2015 ve 2016’daki birçok baz istasyonu sinyali için Barkey ile “aynı mahalde” olabilecekleri vurgusu yapıldı.

İddianamede, “iletişim analizinde her iki şüphelinin, şüpheli Barkey çok kısıtlı dönemde Türkiye'ye gelmesine karşın yukarıda liste halinde verilen 50'ye yakın farklı numara ile ortak iletişimleri olmasına rağmen aralarında doğrudan iletişim irtibatının az olmasının, şüpheli Barkey'in istihbari taktik ve usulleri bilmesinden ve uygulamasından ve bu hususta özel gayret göstermelerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır” denildi.

"CASUS VE İŞTİRAKÇİSİNE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET" TALEBİ

İddianamede, "Barkey’in casusluk eylemlerinde bulunduğu, yerel işbirlikçisi olan Kavala’nın da darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulunduğu" öne sürüldü. Bu nedenle, iki ismin “Anayasal düzeni değiştirme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme suçlarını” işledikleri iddia edildi. Bu suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iki ismin aynı zamanda “siyasal ve askeri casusluk” suçundan da 20 yıla kadar hapisleri talep edildi.

Osman Kavala, 1073 gündür tutuklu. Henri Barkey ise Türkiye dışında  bulunduğundan dosya kapsamında ”firari” durumda. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Milli Eğitim Bakanlığı, 12 Ekim'de başlayacak yüz yüze eğitimin işleyişini açıkladı

SONRAKİ HABER

ODTÜ öğrencileri kayıt ve ders seçiminde mağduriyet yaşıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa