Van'da gözaltına alınan 4 gazeteci tutuklandı
Van'da 6 Ekim'de gözaltına alınan gazeteciler Adnan Bilen, Cemil Uğur, Şehriban Abi ve Nazan Sala hakkında tutuklama kararı verildi.
Fotoğraflar: MA
Van’da 6 Ekim'de gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur ile Jinnews Muhabiri Şehriban Abi, Gazeteci Nazan Sala için tutuklama kararı verildi. Yeni Yaşam Gazetesi Dağıtımcısı Fehim Çetiner ve Eski Gazete Dağıtımcısı Şükran Erdem serbest bırakıldı.
Van’da iki yurttaşın helikopterden atılması olayını kamuoyuna duyurmalarının ardından 6 Ekim’de evleri basılarak gözaltına alınan gazeteciler “örgüt üyeliği” ile suçlandı. MA'nın haberine göre, gazetecilerin "devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak" iddiasıyla suçlandığı belirtildi.
"KOVUŞTURMAYA YER YOK" DENİLEN DOSYA SORUŞTURMA KONUSU YAPILDI
Savcılık sorgularında MA muhabiri Adnan Bilen’e haber kaynakları ile yaptığı kimi telefon görüşmelerine dair tape kayıtları soruldu. 2018 yılında yargılanıp, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilen dosyası, yeniden soruşturma konusu yapılan Bilen’in Servet Turgut ve Osman Şiban’ın askerler tarafından helikopterden atılmasına ilişkin yapılan haberi valilik tarafından bu konuda getirilen yasak kararından önce paylaşması da suç sayıldı.
HABER NOTLARI VE GÖRÜŞMELER SUÇ SAYILDI
Jinnews muhabiri Şehriban Abi ile gazeteci Nazan Sala’ya da savcılık sorgularında yine haber kaynakları ile yaptıkları telefon görüşmeleri ile haber notları soruldu.
Whatsapp ihbar hattına yapılan bir ihbardan gözaltına alındığı anlaşılan eski gazete dağıtımcısı Şükran Erdem’e ise, bazı kişilerle yaptığı Whatsapp görüşmeleri soruldu.
Van 3. Sulh Ceza Hakimliği kararında gazetecilerin devlet aleyhine, toplumsal olayları haber yaptığı belirtildi. Kararda ayrıca gazeteciler için “şüphelilerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterir şekilde haberler yaptıkları” aktarıldı. Gazetecilerin CMK 135 kapsamında dinlendiği de kararda yer aldı.
Gazetecilerin tutuklama kararında dikkat çeken bir diğer bölüm ise “Geçerli basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın belirlediği şartları taşıyan kişilere ancak verilebileceği, doğal olarak mevcut şartları taşımadıklarından söz konusu şüphelilerin basın mensubu olmadığının anlaşıldığı…” denilerek gazetecilerin basın kartı taşımadığı için gazeteci olamayacakları iddia edildi. Gazeteciler ise serbest gazeteci olduklarını ve ajanslara ücreti karşılığında haber yaptıklarını belirttiler.
Gazetecilere yönelik soruşturmayı yürüten savcı aynı zamanda gözaltında bindirildikleri helikopterden atılmaları üzerine Servet Turgut’un yaşamını yitirdiği, Osman Şiban’ın ise ağır yaralandığı olayla ilgili kolluk görevlileri hakkında açılan soruşturmayı yürüten isim.
AV. BARIŞ OFLAS: MA MUHABİRLERİNİN ŞAHİDİYİZ
MA'dan Dindar Karataş'ın haberine göre, gözaltında tutuldukları sırada gazeteci ve dağıtımcılarla görüşen Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi Üyesi Avukat Barış Oflas, operasyonun temel sebebinin bölgede yaşanan hak ihalelerinin kamuoyuyla paylaşılmasına engel olmak olduğunu söyledi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) sonrası birçok basın kurumunun kapatıldığını hatırlatan Oflas, o dönemden bugüne aratarak devam eden bir baskı politikası olduğunu belirtti.
Birçok gazeteci tutuklanmasına rağmen basın kurumlarının ayakta kalmak için mücadele içerisinde olduğunu dile getiren Oflas, “MA da bu süreçte açılan ve uzun uğraşlar sonucunda toplumda güvenilir bir haber alma kaynağı olan, topluma doğru haberi ulaştırmaya çalışan bir kurumdur. MA muhabirlerinin çoğunu da bireysel olarak tanıyorum. Bu kentte nerede bir hak ihlali olsa, nerede gizlenmeye çalışılan bir olay varsa, her zaman bu gazeteci arkadaşlar bu haberleri topluma ulaştırmaya çalıştıklarının doğrudan şahidiyiz. Özellik 3 yıldır Van’da bütün hak ihalelerini emek vererek ortaya çıkaran, gereceği topluma ulaştırmaya çalışan gazetecilerdir. Tabii bir gazetecinin sırf mesleki görevini yapması münasebetiyle gözaltına alınması ve susturulmaya çalışılması hak ihlali niteliğindedir. Siz ülkede birçok basın kurumunu kapatırsanız, gazetecileri cezaevine atarsanız, sırf haber takibi yapıyor diye insanları dinlerseniz ve bunları örgütlü bir suç kapsamında yapıyorlarmış gibi masumiyet karinesini hiçe sayarak değerlendirirseniz, sizin basın özgürlüğü konusunda olacağınız sıralama Çin'den veya diktatörlükle yönetilen diğer ülkelerden daha da geride olur” diye konuştu.
"GİZLİLİK KARARI ALGI OLUŞTURMAYA DÖNÜK"
Oflas, gazetecilerin gözaltına alındığı soruşturma dosyasına “gizlilik” kararı getirme yoluna başvurmalarının temel sebebinin de kamuoyunda basın mensuplarına yönelik bir algı oluşturmaya dönük olduğunu vurguladı.
Gizlilik kararı alınmasını gerektirecek herhangi bir durum olmaması nedeniyle kararın kabul edilmez olduğunu söyleyen Oflas, “Gizlilik kararı savunma hakkının ihlalidir. Bir avukat olarak müvekkilinizin dosyasında savunma yapabilmeniz için sizin bütün delilleri tartışabilmeniz ve bu deliller üzerinden bir savunma yapmanız gerekiyor. Gizlilik kararını hukuki görmüyoruz. Gizlilik kararıyla dosyanın doğrudan şüphelisi olan kişilerden, avukatlardan gizlenen bilgiler, belgeler, deliller ve tape kayıtları başka basın organlarına servis ediliyorsa, burada insanın aklına gelebilecek tek bir şey var. O da bir algı yaratma operasyonu olduğudur” ifadelerini kullandı.
"MASUMİYET KARİNESİ HİÇE SAYILDI"
Gazetecilerin gözaltına alınma anlarına dair polis tarafından çekilip servis edilen görüntülerin, ana akım medya tarafından “terör örgütüne operasyon” şeklinde haberleştirilmesinin de masumiyet karinesinin hiçe sayılmasına neden olduğunu hatırlatan Oflas, şunları ifade etti:
“Kamuoyu ve toplum olayın böyle olmadığını zaten biliyor. Yani gazeteciler her gün emniyetle yan yana olan gazeteci arkadaşlardır. Yapılan bir basın açıklamasını polislerle birlikte takip ediyorlar. Biz buna kendimiz birebir şahitlik ediyoruz. Her gün emniyetle birebir karşılaşan, emniyet mensuplarıyla yan yana olan kişilerdir bunlar. Bunların evleri basılarak, yüz üstü yatırılarak ve ters kelepçelenerek gözaltına alınmaları doğru değil, hukuki değil ve masumiyet karinesine aykırıdır.”
"SOHBET" ADI ALTINDA SORGU
Av. Oflas, emniyet ve savcılıkla yaptıkları görüşmelerde soruşturma dosyasına ilişkin suç delili olarak telefon tape kayıtları ve dinlemelerinin olduğu bilgisine ulaştıklarını da paylaştı.
Oflas, gözaltındaki isimlerden gazeteci Nazan Sala ve Jinnews muhabiri Şehriban Abi’nin “sohbet” adı altında gayri hukuki sorguya alındığını da paylaştı.
Sohbet adı altında yapılan bu sorgularda gazetecilere haberleri takip etmek için kimden talimat aldıkları, haber kaynaklarıyla yaptıkları telefon görüşmeleri, basın açıklamalarını hangi amaçla izledikleri ve kent dışına yine haber amaçlı yaptıkları seyahatlerin sorulduğunu aktardı. (MEDYA SERVİSİ)