Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz: Genelge devleti olduk
Seçimlerine bir gün kala etkinliklere yönelik iptal kararı alınmasını değerlendiren Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, her gün yeni bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
Bilgin Yeşilboğaz | Fotoğraf: MA
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, seçimleri iptal edilen baroların yetkilerinin “tırpanlanacağına” dair duyumlar aldıklarını belirterek, “Genelge devleti olduk” dedi.
İçişleri Bakanlığının koronavirüs (Kovid-19) pandemisi gerekçesiyle meslek kuruluşları, birlik, kooperatif ve demokratik kitle örgütlerinin tüm etkinliklerini 1 Aralık’a kadar yasaklaması nedeniyle ekim ayının ilk haftasında yapılması planlanan baro seçimleri de ertelenmiş oldu. Karara karşı yapılan başvuru Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından reddedilirken, söz konusu durum baroların tepkisine neden oldu.
"HER GÜN YENİ BİR HUKUKSUZLUK"
Mezopotamya Ajansından Ömer Akın'a konuşan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, seçimlerine bir gün kala iptal kararı alınmasını değerlendirerek, her gün yeni bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Uzun süredir adalet ve hukuk sistemine dair tartışmaların olduğuna dikkati çeken Yeşilboğaz, şu anda savunma üzerinde ciddi baskıların olduğunu ve savunmanın yok edilmeye çalışıldığına vurgu yaptı. Çoklu baro düzenlemesiyle baro ve avukatların susturulamadığını dile getiren Yeşilboğaz, bunun üzerine baroların ve avukatların farklı bir yöntem ile “vurulmaya” çalışıldığını kaydetti.
AYM’YE "ABA ALTINDA SOPA"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) “aba altında sopa gösterdiğini” ifade eden Yeşilboğaz, sarf edilen sözler sonrası AYM’nin çoklu baro düzenlemesine karşı yapılan itirazı reddettiğini ve akabinde seçimlere erteleme kararı getirildiğini ifade etti. Bu durum sonrası İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun baro seçimlerine dönük aldığı kararın hukuka aykırı olduğunu ifade eden Yeşilboğaz, kurulun böylesi bir karar alma yetkisi bulunmadığını da sözlerine ekledi.
Yeşilboğaz, “Genelgeler kanunların üzerinde değildir. Biz kanun devleti dahi olamıyoruz. Artık kanun devletini geçtik genelge devleti olduk. Barolar Birliği şuanda bizi temsil etmiyor. Başkan dahi olmak üzere şuanda neredeyse bütün resmi ilişkileri fiili olarak kesmiş durumdayız. Bu atılan adımlar Feyzioğlu ve ekibini kurtarma çabasıdır” ifadelerini kullandı.
"KAMU OTORİTERLERİ DENETİMİNDEN MUAF DEĞİLDİR"
İktidarın çoklu baro düzenlemesiyle umduğunu bulamadığını söyleyen Yeşilboğaz, “Bu, hükümet açısından çok ciddi bir zaaf ve yenilgi anlamında görülüyor. Tüm bunlar barolardan yandaş yaratma çabasıdır. Barolardan yandaş yaratamazsınız. Hukukun üstünlüğünü esas alıp, üstünlerin hukukundan bir an önce vazgeçmek zorundayız. Mücadelemiz bu yöndedir. Amasız, fakatsız bu ülkede yaşayan herkese eşit bir şekilde hukuk kurallarının sağlanmasını sağlamak istiyoruz. Hukuku bir kenara bırakıp ‘insanları nasıl yönetebilirim’ algısına giriyorlar. Şimdiki yeni oyuncakları koronavirüstür. Bu durum gerçekten halk ile dalga geçme ve aklı ile alay etmektir. Halkı bu kadar küçük göremezsiniz. Halkı hukuktan ayıramazsınız. Kamu otoriterlerin de yargı denetiminden muaf olmadıklarını bilmeleri gerekmektedir” şeklinde konuştu.
"BAROLARIN YETKİLERİ TIRPANLANACAK"
Baro seçimlerini ertelenmesinin bir diğer amacının da baroların yetkilerinin kısıtlamak için yasa tasarısı hazırlamak olduğunu ifade eden Yeşilboğaz, şunları söyledi:
“Çoklu baro ile istediğini elde edemeyen iktidar, barolar hakkında farklı bir uygulamaya gidecek. Şuan atılan adımları bir yasa ile legal hale getirecekler. En önemli şey ise barolar ile ilgili yetki tırpanına gidileceğine dair duyumlarımız var. Özellikle avukatlık kanunun 75 ve 96’ıncı maddelerdeki yetkileri değiştirecekler.”
Demokratik kitle örgütleri ve baroların bir ülkenin demokrasisinin ve özgürlüklerinin gelişmesinin en büyük teminatı olduğunu ifade eden Yeşilboğaz, şöyle devam etti:
“Bizim ülkemizde böyle bir şey istemiyorlar. Halkın aydınlanmasını, daha ileriye gitmesini ve kendine güvenini istemiyorsanız düşman hukukunu uygularsınız. Farklı düşünen herkesi kategorileştiriyorlar. Bu düşman hukukudur. Sizin gibi düşünmeyen ve sizin gibi olmayan herkes ötekidir ve ona farklı bir hukuk sistemi uygulamak zorundasınız. Ülkemiz de yapılan budur.” (Mersin/MA)