11 Ekim 2020 00:40

Doç. Dr. Hakan Güneş: Ermenistan işgale son vermeli, Azerbaycan özerkliği tanımalı

Doç. Dr. Hakan Güneş, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ateşkesi Evrensel'e değerlendirdi.

Sergey Lavrov (ortada), Zohrab Mnatsakanyan (sağda) ve Ceyhun Bayramov (solda) | Fotoğraf: AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Azerbaycan ile Ermenistan arasında uyuşmazlık konusu olan Dağlık Karabağ bölgesinde 27 Eylül’de başlayan şiddetli çatışmalarda Rusya’nın ara buluculuğuyla ateşkes sağlandı. Ateşkesi değerlendiren Doç. Dr. Hakan Güneş, ateşkesin kalıcılaşması ve barışın tesisinin Ermenistan’ın işgale son vermesine, Azerbaycan’ın da Karabağ’ın özerkliğini tanımasına bağlı olduğunu söyledi. Barışın tesisiyle Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında başlayacak sınır ticaretine vurgu yapan Güneş, bu yeni statüyü Rusya ve İran’ın da kabul etmesi gerektiğini belirtti. Güneş, “Türkiye’deki aşırı milliyetçi çevreler bu barış sürecinden hiç memnun değiller, halbuki bu Türkiye halkının çıkarınadır” dedi.

İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Moskova’da Ermenistan ile Azerbaycan arasında varılan ateşkesi gazetemize değerlenirdi. 2008’den 2020 temmuzuna kadar 13 çatışma olduğunu hatırlatan Hakan Güneş, “İki taraf da bu 14 günlük çatışmada daha fazla sivil ve asker kaybetti. Dolayısıyla buna çatışma değil savaş diyorum. Eğer bu ateşkes devam ederse -ki bu geçici bir ateşkes- buna 14 gün savaşı diyeceğim ben” dedi.  

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafının daha sert bir düzeyde topraklarını yeniden geri alma konusundaki tutumu nedeniyle ateşkesin bu kadar erken beklenilmediğini belirten Güneş şunları söyledi: “Savaş neden çıktı?  Bunlardan bir tanesi muhalefet açısından, Aliyev içeride sıkışmıştı. Rusya faktörü onu kaygılandırdı. Bir başka faktör Türkiye’deki AKP iktidarı 18 yıllık iktidarının son 2 yılında hem ekonomik düzeyde hem aile düzeyinde Azerbaycan’ı son 2-3 yılda görmeye başladı. Ortadoğu’da sıkışma ve enerji politikaları nedeniyle. Dolayısıyla Azerbaycan geçmişten daha fazla Ankara’nın desteğini almaya başladı. Üçüncü faktör 2018 ortasında Ermenistan’da iktidara gelen Başbakan Nikol Paşinyan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan gerilimleri. Putin, Paşinyan’ın burnunu sürtmesini istiyordu. Dördüncü faktör de Azerbaycan 1994’teki ateşkesle kıyaslanmayacak kadar askeri güç dengesi açısından Ermenistan’dan üstün hale gelmişti. Dolayısıyla bu faktörler bir araya geldiğinde Azerbaycan statüyü bozmak ve müzakere edilecekse başka bir zeminde müzakere etmek istiyordu ve bunu gösterdi.”

DEYATLAR GÖRÜŞMELERDE ORTAYA ÇIKACAK

Dört maddelik ateşkeste yeniden müzakereye dönme ifadesinin olduğunu da hatırlatan Güneş detaylarının pazartesi günü Moskova’da yapılacak görüşmelerle birlikte ortaya çıkacağını söyledi. Uluslararası gözlemcilerin ve Aliyev’in önüne koyduğu hedeflerin temel alındığı bu hedefler açısından ateşkesin biraz erken olduğunu düşünen Güneş, “Aliyev şunu göstermiş oldu: ‘Bir kez yaptık ve tekrar yapabiliriz’i göstererek masaya geçmişten çok çok daha güçlü olarak oturuyor. Ermenistan tarafı bazı adımlar atabilecek mi bunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.

"ATEŞKESİN KALICI OLMASININ İKİ YOLU VAR"

Ateşkesin kalıcı olması ve barışa doğru gidebilmesinin iki yolu olduğuna vurgu yapan Hakan Güneş, şu değerlendirmede bulundu: “Kamuoyunda çok toptancı konuşuluyor. İki sorun var, bunlardan bir tanesi Azerbaycan toprakları olup Ermenistan tarafından işgal edilmiş bölgeler. 7 vilayet. Azerbaycan tarafı Ermenistan’ın buradan koşulsuz çıkılmasını talep ediyor. Ermenistan tarafı da tam bir çözüm olmadan buradan çıkmayı düşünmüyor. Buna dair hiçbir açıklama yapmıyor. Bu bir çözümsüzlük yaklaşımı. İkinci konu ise -bu da Azerbaycan’ın gözden kaçırdığı nokta- Karabağ’da etnik Ermeniler var ve onlar özerkliğe zaten sahiptiler. Azerbaycan Sovyetlerin son günlerinde -1991 sonunda- bunu lağvetti. Karabağ’ın özerkliğine dair hiçbir şey yok. Kaldı ki Karabağ bağımsızlık ilan etmiş bir bölge. İkinci konu da Karabağ’daki Ermeni özerkliğinin ne olacağı? Özerkliği tanıyacaklar mı? Kosova gibi bağımsızlığa doğru kapı açacaklar mı? Bunlar bir anlaşma ile hemen çözülecek işler değil. İrade beyanı olursa, yani Ermenistan tarafı bu 7 vilayetten çekilmeyi, en azından 6’sından çekilmeyi kabul ederse, Azerbaycan tarafı da Karabağ’daki özerklik statüsünü tanıyacağına dair sinyaller verirse masada oturabilirler. İkisinin de aynı anda olması lazım. Bu ikisi olmazsa bu yine dondurulmuş bir savaş olacak. Olmazsa ikinci bir ‘raunt’ bekleyeceğiz. Bu kaçınılmaz. Rusya yeni statükoda 26 yılda izlediği çözümsüzlük stratejisini değiştirecek. Çünkü bunu sürdürmek mümkün değil. Ermenistan zayıf ve yoksul, sürekli desteklenemez. Ve Bakü’yü kaybetme riski var. Rusya’nın da bu kez kendi patronajında belirli bir ‘Tam bir çözüm değilse de’ belirli bir çözüme tarafları yakınlaştırabileceğine ihtimal veriyorum. Rusya’nın da eski tezini tekrar etmemesi muhtemel. Tekrar ederse Bakü’yü kaybeder.”

"BARIŞ TÜRKİYE HALKININ YARARINA"

Hakan Güneş, ateşkesin 4. maddesinden hareketle ‘Türkiye masa dışı’ dendiğini ve bunun doğru olduğunu belirterek şunları söyledi: “Burada beklenmeyen bir şey yoktu. Türkiye 3 büyük moderatörden (ABD, Fransa ve Rusya) biri değildi. Türkiye yeniden AGİT Minsk Grubunun masasına dönüldüğü zaman orada zaten var. Ayrıca Türkiye süreçte de var. Türkiye’nin masa dışında olduğunu iddia etmek doğru değil. Rusya’nın biraz elini güçlendirerek kendisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Fakat şaşırtıcı olduğunu söyleyeceğim şey şu, AKP bu süreci çok fazla içeride (ekonomik kriz koşullarında) bir tür kendi silah sistemlerinin başarısı olarak lanse ediyordu, bu olanağı kaybetmiş oldu. Şaşırtıcı kısım şu, aslında sonunda belli bir çözüme doğru gidecekse bu süreç, burada en çok kazançlı çıkacak ülkenin Türkiye olacağını düşünüyorum. Neden? Aslında çözüm stratejisi yerine getirilirse ne olacak? Yollar açılacak, belki de bunun bir adım sonrası Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bir otobanın inşası olabilir. Devamında başka şeyler de gündeme gelebilir. Dolayısıyla Türkiye-Ermenistan arasındaki gerilimler de düşer. Bu Türk dış politikasını rahatlatır. En önemlisi başta sınır vilayetlerimiz rahatlar. Ermenistan, Azerbaycan rahatlar. Bu işten Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye kazançlı çıkar. Bundan kim memnun olmaz, İran ve Rusya. Onların da sonsuz olanakları yok bu yeni statükoyu kabul etmeleri lazım. Dolayısıyla Türkiye’deki aşırı milliyetçi çevreler bu barış sürecinden hiç memnun değiller, halbuki bu Türkiye halkının çıkarınadır.”

BEKLENEN OLDU

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmaları 9 Ekim’de Evrensel'e yorumlayan Uluslararası Siyaset Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, çatışmanın Rusya’nın kontrolünde olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmede bulunmuştu: “Rusya burada çok belirleyici bir aktör olduğu için, statüko 25-26 yıl değişmeden kaldı. Bu süre içinde uluslararası görüşmeler sürüyor, çatışmalar da sürüyor. Fakat acil bir sorun olmadığı için kimsenin bunu değiştirmek amacıyla çok ısrarlı bir çabası olmadı. Rusya da bunun üzerine yattı. Bu gerilimin sürmesinden faydalandı Rusya. Çünkü iki taraf da gerilim olduğunda Rusya’ya muhtaç kalıyorlar. O yüzden de bugüne kadar geldi. Azerbaycan şu an sahada üstünlüğü ele geçirmiş durumda, Rusya da buna izin veriyor, göz yumuyor açık bir şekilde. Batıya yakın Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan hükümetini cezalandırıyor. Hükümeti istifaya zorlayacaklar. Dolayısıyla da Azerbaycan fırsatı kolluyor. Belli ki önceden yeşil ışık almışlar. Ve benim tahminim 7 rayon bölge dediklerinin bir kısmını ele geçirip, öyle bırakacaklar…”

ÖNCEKİ HABER

Commemoration events were held in many cities for 103 people lost their lives in Ankara Massacre

SONRAKİ HABER

Eğitim Sen: Yüz yüze eğitim okulların sağlıklı koşullara sahip olması ile mümkün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa