Hacıbektaş'taki taş ocağı diri fay hattının tam üzerinde!
Hacıbektaş'ta iki köyün arasında faaliyete başlayan taş ocağı doğaya ve insan yaşamına tehlike saçıyor.

Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
Hacıbektaş'ın Karaburç ve Karaburna köyleri arasında yapılmak istenen bazalt taş ocağı ile ilgili hazırlanan teknik rapor madenin yöre ekolojisi ve canlı yaşamı açısından risklere dikkat çekerken, bölgeden geçen aktif faylar hakkında da uyarıyor. "Nevşehir Hacıbektaş İlçesi Karaburç Köyü Taş Ocağının Çevre Ve İnsan Sağlığına Etkileri" başlıklı teknik rapor, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey tarafından hazırlandı. Atabey, Karaburna ve Karaburç köyü içme suyundaki florür ile arsenik sorunu henüz çözülememişken, iki köyün arasında faaliyete başlayan taş ocağının başka sağlık sorunlarına yol açabileceğini dile getirdi.
MADENE VERİLEN RUHSAT GEÇERSİZ!
Taş ocağı alanındaki bazalt kayaların altında tüf kayası bulunduğunu vurgulayan Atabey, "Bu tüf Tuzköy, Karain gibi Nevşehir’in birçok köyünde tespit edildi. Karın zarı kanserine neden olan eriyonit minerali Kızılırmak Nehri kuzey yamacında bazalt kayaları altındaki tüflerde tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu yönüyle de Tıbbi Jeolojik Rapor olmadan taş ocağı faaliyete geçemez" uyarısında bulundu. Şimdiki adıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 2008 tarihinde yayımladığı 10337 sayılı genelgesine göre Nevşehir ilinde her tür ölçekte planlama çalışmalarında eriyonit minerali olup olmadığı konusunda Tıbbi Jeolojik Raporun hazırlanması gerektiğini belirten Atabey, "Şirketin tanıtım raporunda Tıbbi Jeolojik Rapor görülememiştir. Dolayısıyla şirketin bu haliyle, Nevşehir İl Özel İdaresinin verdiği 20 Nisan 2020 tarihli “İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’’ geçerliliğini kaybetmektedir” dedi.
‘YÖRENİN JEOLOJİK ETÜTLERİNİ BEN YAPTIM’
Karaburç ile Karaburna köylerinin jeolojik etütlerinin kendisi tarafından 1985 yılında yapıldığına dikkat çeken Atabey, bu jeolojik etüd sırasında saptanan ve haritalanan Karaburç fayı diğer adıyla Kızılırmak fayının aktif bir fay olup, her an deprem üretebilecek özellikte bulunduğunun altını çizdi. Atabey, köylerin deprem riski altında olduğunu ifade etti. Taş ocağının tam da bu fay hattının üzerinde olduğunu vurgulayan Atabey, "Fay, Karaburç köyü batısı boyunca devam ediyor. Karaburç köyünden doğuya doğru ise Karaburna, Gümüşkent, Eski Yaylacık, Alkan, Civelek hattı boyunca Avanos’a doğru devam ediyor. Taş ocağı ruhsat alanı da bu falezli yapı boyunca uzanıyor" dedi.
TAŞ OCAĞI EN TEHLİKELİ VE AKTİF FAY HATTININ ÜZERİNDE!
Türkiye’de en tehlikeli aktif faylardan birisi olan Karaburç (Gümüşkent) üzerinde bulunan taş ocağında yapılacak patlatmaların fayın hareketliliğini tetikleyebileceği uyarısında bulunan Atabey, "Büyüklüğü 5’in üzerinde oluşabilecek bir depremde Karaburç ve Karaburna köyündeki evler yıkılacaktır. Can ve mal kaybına yol açabilecektir. Su kaynakları azalacak ya da kuruyacaktır" dedi.
ARKEOLOJİK YAPIYA DA ZARAR VERECEK
Maden ruhsat alanı içerisinde bulunan Karaburna Köyü Kalesinin 1. Derece Arkeolojik Sit alanı olduğunu belirten Atabey, "Taş ocağındaki patlatmalar ve tozlarından bu tarihi objeler zarar görecektir. Ortaya çıkartılmamış eserler, kayaların tahribi ve çıkarılmasından dolayı yok olacaktır" uyarısında bulundu.
O KAYALAR SU DEPOSU
Atabey'in hazırladığı teknik raporun en dikkat çekici başlıklarından birisi ise taş ocağının yöredeki su kaynaklarına vereceği zararlarla ilgili oldu. Karaburç köyü ve civarındaki bazalt kayaların kırıklı, çatlaklı, yoğun gözenekli yapıları nedeniyle yağmur ve kar sularını biriktirerek birer su deposu görevi gördüğünü belirten Atabey raporunda, "Taş ocağı yarmaları kaya çatlak sistemlerini kestiklerinden, yer altı suyuna sızan suyun açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına neden olacaktır. Ayrıca su derine kaçacağından yer çökmelerine neden olabilecektir. Patlatmalarla mevcut su kaynaklarının yolu değişecek, su kaynakları azalacak ya da kuruyacaktır" ifadelerine yer verdi.
TOPRAĞI, SUYU, TARIMI YOK EDECEK
Teknik raporda toprağın ana maddesinin kayaçlar olduğuna vurgu yapan Atabey, taş ocaklarıyla bazalt kayaları yerlerinden kaldırıldığı için çevresindeki toprak oluşumunun da olmayacağını belirterek şunlara dikkat çekti; "Tarım alanına sınır olan bu taş ocağı tozlarının bitkilere ve ekili alanlara zararı olacaktır. Tarım alanlarında toprağın nemi azalacak ve toprak kuruyacak, tarımsal faaliyette ve içme amaçlı kullanılan yer altı suyu azalacak, kuyuların su seviyeleri düşecek, ağaçlar, bitkiler, ekinler, asma bahçeleri kuruyacaktır.
Evrensel'i Takip Et