23 Kasım 2012 05:35

Kürtçe savunma hakkını savundu sanık oldu!

Müvekkilinin Kürtçe savunma talebini reddeden İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını uluslar arası sözleşmeleri hatırlatarak eleştiren Avukat Nezahat Paşa Bayraktar hakkında ‘Kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakeret suçunu işlediği’ ileri sürülerek dava açıldı. “Lozan Antlaşması’n

Kürtçe savunma hakkını savundu sanık oldu!
Paylaş
Erdal İmrek

KCK operasyonları başladığından bu yana ülkenin önemli tartışma konularından biri olan ve 68 gün süren açlık grevleriyle gündemin en ön sıralarına çıkan ana dilde savunma hakkı şimdi Meclis gündeminde. Hükümetin de konuya ilişkin düzenleme yapmak üzere adım atmak durumunda kaldığı ana dilde savunmaya ilişkin talebi ve mahkeme heyetine eleştirisi nedeniyle bir avukatın sanık durumuna düşmüş olmasını gazetemize değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Meslektaşımızın bu nedenle yargılanacak olması savunma hakkı ve adil yargılama hakkına ağır bir darbedir” derken, BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, “Asıl yaptırım uygulanması gereken müvekkilinin ana dilde savunma hakkını dillendiren avukat değil, statükocu, resmi devlet anlayışıyla hareket ederek bir hakkın ifadesini yargılama konusu yapan mahkeme heyetidir.”


ELÇİ: HUKUK DEVLETİ İLKESİYLE BAĞDAŞMAZ

Konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi Avukat Nezahat Paşa Bayraktar’ın hak arama ve mesleki faaliyeti nedeniyle yargılanacak olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bir avukatın müvekkilinin haklarını savunurken sanık durumuna düşmesi hukuk devletiyle bağdaşmaz” dedi. “Böyle bir şeye tanık olmuş olmamız bile çok vahimdir” diyen Elçi, “Bir avukatın ana dilinde savunma yapmak isteyen müvekkilinin talebini iletmesi ve bunu savunmasından daha ne olabilir? İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin Bayraktar’ın talebini dava konusu yapmış olması ve meslektaşımızın mesleki faaliyetinden dolayı yargılanacak olması adil yargılama hakkına ağır bir darbedir” şeklinde konuştu. Mahkemenin bu kararla savunma dokunulmazlığını tamamen göz ardı ettiğini söyleyen Elçi, “Bir avukat uluslarası belgeleri ve hukuk kurallarına dayanarak talebini ifade ettiği ve mahkeme heyetinin tutumuna ilişkin görüşünü beyan ettiği için yargılanacaksa zaten bir hukuk devletinden söz edilemez” dedi. Türkiye’de ana dilde savunma konusunun ciddi bir sorun olduğunun açlık grevleriyle de bir kez daha ortaya konduğunu hatırlatan Elçi, “Meclis’in bu konuyu gündemine almış olması da bunun ülkenin önemli bir siyasi sorunu olduğunun kabulüdür. Meclis’in konuyu bir yasal düzenleme olarak gündemine almış olması da meslektaşımızı doğruluyor” dedi. Mahkemenin kararını şiddetle kınadıklarını belirten Elçi, tüm hukuk kurumlarını ve demokratik kamuoyunu Nezahat Paşa Bayraktar ile dayanışma içinde olmaya çağırdı.


‘AVUKAT DEĞİL HAKİM YARGILANMALI’

Gazetemize konuşan BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de Avukat Nezahat Paşa Bayraktar’ın sanık durumuna düşürülmesinin Türkiye’de uluslararası bağlayıcılığı olan anlaşma ve hukuk kurallarının hiçe sayıldığını bir kez daha gösterdiğini söyledi. Hakimlerin çoğu zaman farklı kimlikleri yok sayan, statükocu anlayışta ısrar ettiklerini, bu nedenle de böylesine hukuksuz kararların sık sık ortaya çıktığını ifade eden Baluken, “Şimdi Meclis’te bir takvim işliyor önümüzdeki haftalarda bu konu Genel Kurul gündemine gelecek ve yasalaşacak. Mahkemenin bu kararının pratikte hiçbir geçerliliği yoktur” dedi. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da öğrencilerin yargılandığı davada Kürtçe savunma yapmak isteyen sanıkların bu talebinin kabul edildiğini ve öğrencilerin kendi ana dillerinde savunma yaptıktan sonra bir kısmının serbest bırakıldığını hatırlatan Baluken, “Aynı ülkedeki iki mahkemenin aynı konuda iki farklı tutum belirlemesi hakimlerin meseleleri nasıl yorumladıkları ve dünya görüşleriyle de ilgilidir. Yani Türkiye’de çoğu zaman hukuk kuralları değil hakimlerin siyasi görüşleri belirleyici oluyor. HSYK’dan başlayarak yargının bütün kurumlarında hayata geçirilen siyasallaşmanın sonucu budur” dedi. Bu kararın mahkeme heyetinin katı devletçi ve ırkçı bir yaklaşım içinde olduğunu, resmi ideolojiye göre hareket ettiğini gösterdiğini ifade eden Baluken, “Müvekkili için ana dilde savunma hakkı talep eden avukata değil, tersine bu hakkın önüne geçen ve hukuksuz bir karara imza atan mahkeme heyetine yaptırım uygulanmalıdır” dedi.


3 BUÇUK YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR

Müvekkilinin Kürtçe savunma talebini reddeden mahkemenin kararına itirazında yaptığı savunma nedeniyle ‘mahkeme heyetine hakaret ettiği’ gerekçesiyle Avukat Nezahat Paşa Bayraktar hakkında hazırlanan iddianame Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Bayraktar’ın ‘Kurul halindeki kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakeret suçunu işlediği’ ileri sürülüyor ve 3 buçuk yıla kadar hapsi isteniyor. Davanın ilk duruşması İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Kasım’da görülecek. Hakkında hazırlanan iddianameyi DİHA’ya değerlendiren Nezahat Paşa Bayraktar, “Uzun süredir, müvekkiller Kürtçe savunma yapmak istiyor ve mahkemeler bunu reddediyor. Bu nednele sayısız kişinin ifadesi alınamadı, savunma hakları kısıtlandı” dedi. Hakkında hazırlanan iddianamenin savunma mesleğine yönelik ciddi bir tehdit olduğunu ifade eden Bayraktar, “Avukatların siyasi davalarda yaptıkları savunmalar nedeniyle ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmaları siyasi davaları savunmasız bırakmaya yönelik bir yaklaşım” dedi Hakkında açılan davayla ‘BM Avukatların Görevlerine Dair Temel İlkeler’ ile ‘Havana Kuralları’ olarak da bilinen ‘Avukatların İşlevlerine İlişkin Temel İlkeler’in ayaklar altını alındığını vurgulayanNezahat Paşa Bayraktar İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında hazırladığı ve Adalet Bakanlığı’na gönderdiği fezlekeye müvekkiline atılı suçların da yazıldığını ve Bakanlığın soruşturma izni verilmesi üzerine dava açıldığını ifade etti. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Koster yine bozuk!

SONRAKİ HABER

Türk Metal’den Ford açılımı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa