12 Ekim 2020 08:55

Ekoloji Birliği: Enerji ve maden şirketlerine imtiyaz, halka fatura demektir

Kanun teklifi ile ilgili Ekoloji Birliği tarafından yapılan açıklamada, enerji ve maden şirketlerine verilen imtiyazların halka daha yüklü fatura anlamına geldiğini söyledi.

(Arşiv) | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Meclise getirilen Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili Ekoloji Birliği tarafından yapılan açıklamada, yapılmak istenen değişikliklerin büyük bir bölümünün, enerji ve maden şirketlerine daha fazla imtiyaz ve çeşitli hak ve muafiyetler getirirken, kamunun yetkilerini ve denetim sorumluluğunu da azalttığı belirtilerek “Enerji ve maden şirketlerinin çıkarlarını değil, ekolojik sistemi gözeten, halktan yana enerji ve maden politikası istiyoruz” denildi. 

5 Ekim’de Meclise getirilen Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 13 Ekim Salı günü Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşüleceği ifade edilen açıklamada; “Söz konusu kanun teklifi, 3065 Sayılı KDV Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu olmak üzere 7 adet kanunda değişiklik öngörüyor” denildi. 

Yapılmak istenen değişikliklerin büyük bir bölümünün, enerji ve maden şirketlerine daha fazla imtiyaz ve çeşitli hak ve muafiyetler getirirken, kamunun yetkilerini ve denetim sorumluluğunu azalttığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi; “Kamu alacaklarına ilişkin bazı düzenlemelerle kamu gelirlerinin azalmasına yol açıyor. Yetki ve sorumluluklar ve büyük oranda uzman Bakanlıklara ve kurumlara değil, Cumhurbaşkanı’na veriliyor.”

KANUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER NELER VE SONUÇLARI

3213 sayılı Maden Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile;

  • Ruhsat süresi dolmuş ve uzatma başvurusunu yapmış ancak henüz ruhsatı yenilenmemiş olan firmalara Bakan onayı ile onay tarihinden itibaren 12 aya kadar ruhsatsız olarak faaliyete devam etme hakkı veriliyor. Bu düzenleme ile bir yıldır henüz ruhsatı uzatılmamış olan Alamos Gold’a verilecek bir izinle firma çalışmalarına devam edebilecek.
  • Ruhsat bedellerini ocak ayında zamanında yatırmamış olan firmaların ödeyecekleri bedeller azaltılıyor.
  • MAPEG tarafından şirketlere yapılacak ödemelerden önce şirketlerin varsa borçları düşülürken ve “borcu yoktur” belgesi aranırken düzenlemeden sonra “borcu yoktur” belgesi istenmeyerek, borçlu şirketlerin devlete ödemeleri gereken borçları takip edilmez hale getirilerek devlet gelir kaybına uğratılıyor. 
  • Rödavans sözleşmeleri kapsamında yapılan devirlerde önceki tüm haklar aynen yeni devir alana geçiyor. 
  • Şirketlerin madencilik faaliyetleri sırasında “mücavir alanlara” taşma durumunda TCK kapsamında işlem yapılmakta iken, yeni değişiklik ile “Ruhsat sahası dışındaki mücavir alanlara” taşması halinde işlem yapılması öngörülmektedir.  Ruhsat sahası ve ÇED İzin alanları ve İşletme İzin Alanları farklı kavramlardır. Şirketler, ancak İşletme izin alanları, ÇED izin alanları içerisinde   tanımlanmış madencilik faaliyetleri yapabilirler, ruhsat alanının tümünde madencilik faaliyetinde bulunamazlar. Bu düzenleme, şirketleri işletme izin alanı, ÇED izin alanı dışında da tanımlanmamış alanlarda faaliyetlerine olanak tanıyacaktır. 

    3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile;

  • 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu Ek-1 madde kapsamında yapılan devirler KDV’den muaf tutulacaktır.

4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile;

  • Üretici tanımı genişletilmekte, yerli üreticilere doğrudan dağıtım şebekesine bağlanma ve satış olanağı sağlanmakta, Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasası (OTSP) kurulmaya çalışılmaktadır.
  • Üretim şirketleri iletim lisansı almadan doğrudan dağıtım hatlarına bağlantı yapabilecekler. İhracatçı şirketler iletim lisansı almadan satış yapabilecekler. 
  • Belediyeler meclis kararları ile imar planı olmayan yerlerde ve yollarda doğal gaz dağıtım hatlarının yapılmasına olanak tanıyacak, hatların değişmesi gerektiğinde bununla ilgili masrafların bazıları belediyeler tarafından yapılacaktır.
  • Organize Doğal Gaz Satış Piyasası’nın güçlendirilmesi, doğal gaz tedarikinde sıkıntı yaşanmaması için bir veya birden fazla lisans sahibinin son tedarikçi olarak yetkilendirilmesi amaçlanıyor.
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgili kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları tarafından bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında kurulan şirketlerinin Türkiye’deki şubelerinin bulunduğu yerlerde söz konusu şirketler tarafından, işletme konuları, ticaret unvanları, sermayeleri ve ortaklık payları aynı kalmak suretiyle, özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere, Cumhurbaşkanı kararıyla ayrı birer şirket kurulabilecekler. Bu şirketlerin ortaklık yapılarının değişmesine, yeni şirket kurma veya ortak olmasına Cumhurbaşkanı izni ile karar verilecek. Yurtdışındaki şirketin mal varlıklarının devri sırasında vergi harç vb. ödenmeyecek. Bu şirketler, Devlet İhale Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Türk Ticaret Kanunu kuruluş, tescil, nakdi sermaye ve kanuni yedek akçeye ilişkin tüm hükümlerinden, personel alımına ilişkin mevzuat düzenlemelerinden muaf tutulacaklardır.  Söz konusu şirketlerin, bu durumda her türlü denetim mekanizmasından ve yükümlülüklerden uzak şekilde Türkiye’de faaliyette bulunmaları sağlanmış olacaktır.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile;

  • BOTAŞ’ın her türlü doğal gaz alım ihalelerinin 4734 Sayılı Kamu ihale Kanunu’na tabi olması ortadan kaldırılmak istenmektedir.  Bu durum ihalelerde denetimsizliği getirecektir.
  • TPAO’ya denizlerdeki faaliyetlerinde Kamu İhale Kanunu ile tanınmış çeşitli muafiyetlerin BOTAŞ’a ve kurdukları şirketlere ve ortaklıklarına da karadaki bir sürü faaliyet için de sağlanması hedeflenmektedir.

5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılmak istenen değişiklikler ile;  

  • YEK Bedelleri TL olarak belirlenebilecektir.
  • Lisanssız üretim’de 10 yıldan sonraki süreler için YEK Destekleme Mekanizması ile ilgili düzenlemeler 31.12.2020’den sonra işletmeye girecek tesisler için de Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilecek.  
  • Nehir tipi ve kapasitesi 15 km. karenin altındaki rezervuar tipi HES’ler ve gelgit, dalga, akıntı ile elektrik üreten tesisler de YEK Destekleme Mekanizmasından yararlanabilecekler. Güç sınırlaması yapılmamış olduğundan bu durum, büyük kurulu güçteki üretim şirketlerine kaynak aktarmanın bir yolu olarak kullanılacaktır. Bu da tarifelerde artışa yol açabilecek ve vatandaş mağdur olacaktır.
  • Yenilenebilir Enerji Üretim Tesisleri için kira vb indirimlerin lisans tarihinden itibaren başlaması ve kapsamın 2025 yılına uzatılması öngörülmektedir.
  • 2020’den sonra işletmeye geçecek GES, JES projelerinin de katkı paylarını EİAŞ’a ödemesi sağlanacaktır. Katkı payı tutarlarının belirlenmesinde hangi mevzuatın esas alınacağı belli değildir.
  • 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile; 
  • Jeotermaller Enerji Tesislerinde idare payında düzenleme yapılmış, enerji üretimi ve konu ısıtması ile seracılık, kaplıca vb. ayrılmıştır.
  • Jeotermallerde seracılık, kaplıca vb. de idare payı hesaplanırken usulsüzlük tespiti durumu için ceza düzenlenmiştir. Ceza tutarı 100 bin-500 bin TL arasındadır. 3. Kez usulsüzlük tespiti halinde ruhsat iptal edilmektedir.
  • Jeotermal alanların ihalelerinde ihale bedelinin bir yıl içerisinde taksitle alınması sağlanarak alanların satışının kolaylaştırılması amaçlanmaktadır. Bu durum, jeotermal alanların ihale sürecini hızlandıracak, jeotermal enerji santrallarının sayılarının artmasına yol açacaktır. Özellikle Manisa ve Aydın’da, Çanakkale Gülpınar ve Tuzla’da doğaya ve tarım alanlarına, bölgede yaşayan halka ciddi anlamda zarar veren jeotermal enerji santralları daha da artacaktır.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile; 

  • Enerji Piyasasında tekelleşmeyi önlemek ve takip için lisans sahiplerinin hissedarların lisansa dercedilmesi mevcut uygulamasından vazgeçilmektedir. Tekelleşmeyi izlemenin farklı bir şekilde yürütüleceği belirtilmektedir. Gerekçe bürokrasiden kurtulmak olarak açıklanmaktadır. Ancak bu durumda haksız rekabeti ve tekelleşmeyi izlemeyi zorlaşacaktır. Bu hali ile şirketlerdeki sermaye payı değişiklikleri kamu bilgi ve denetiminden kaçırılmış ve şeffaflık ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.
  • TEİAŞ’ın yetki ve görevleri düzenlenmiş: “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” yetkisi getirilmiştir.
  • Lisans  ve ön lisans sahibi şirketlere TEİAŞ’a gerek kalmadan dağıtım şirketlerine  doğrudan bağlantı yapabilme hakkı  verilmektedir. Dağıtım şirketlerinin 154 kv gerilim seviyesinde tesis kurma hakkı kaldırılmıştır.
  • Lisanssız elektrik üretimi ile tüketicilerin kendi ihtiyacını üretmesi amaçlanmaktadır. Lisanssız enerji üreten ve sözleşme gücü kadar kendi ihtiyacı için enerji üreten üreticilerin anlık ihtiyaç fazlasını sisteme verebilmelerine olanak sağlanmaktadır.
  • Dağıtım şirketlerinin Bakanlık tarafından yapılan denetimlerinde görevlendirilen kamu kurum ve kuruluşlarına ait denetim elemanlarının giderleri ile denetime ilişkin her türlü masrafların Bakanlık bütçesine dahil edilmesi öngörülmektedir. Dağıtım şirketlerinin denetim giderleri kamuya yüklenmektedir.
  • Enerji yatırımları için ihtiyaç duyulan taşınmazların temininde üreticiler için EPDK, dağıtım şirketleri için TEDAŞ yetkilendirilmektedir. Madde gerekçesi, bürokrasiyi azaltmak olarak gösterilmektedir. Üretim tesislerinde kamulaştırma işlemleri Maliye Bakanlığı’ndan alınarak EPDK’ya verilmektedir.  Üstelik yapılan düzenleme ile EPDK’nın kararı “Kamu Yararı” yerine geçecek ve başka kurumdan kamu yararı kararı almaya gerek kalmayacaktır. Hiçbir makamın onayına tabi olmayan bu düzenleme ile Kamulaştırma Kanunu’nun 6. maddesindeki kamu yararı kararının onaylanmasına dair prosedür atlanmış olacaktır. Çabuklaştırma, basitleştirme gerekçesi ile kamu yararının tespitine dair denetim mekanizması ortadan kaldırılmaktadır. Kamu yararına hizmet etmeyen, sermayeyi önceleyen kamulaştırma işlemlerinin hızlı ve denetimden uzak gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
  • Bölgeler arası tarife farklarını gidermek amacıyla hazırlanan Fiyat Eşitleme Mekanizması ve Ulusal tarife 2025’e kadar uzatılmaktadır. Bakanlık, tarifeleri arttıran kayıp ve kaçakların önlenmesi ve tarifelerin aşağı çekilmesi konusunda gerekli teknik çalışmaları acilen yapmalıdır. Vatandaşın elektrik faturaları ciddi anlamda yüksektir ve ödeme güçlüğü çekmektedir.
  • Maden şirketlerinin kullanacağı enerji için kendi kuracakları enerji üretim tesislerine yapılan yüzde 85 lik kira vb. indirimlerin lisans tarihinden başlatılması sağlanmaktadır.
  • Kovid nedeniyle etkilenen, yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlerin lisans ve ön lisanslarını sonlandırmak istemeleri halinde teminatlarının iade edilmesi sağlanmak istenilmektedir. Kamusal kaynakları kullanan ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlerin oluşturduğu kamu zararları göz önüne alınmalıdır. Şirket teminatlarının olduğu gibi iade edilmesi kamu zararına yol açacaktır. (HABER MERKEZİ)

 

ÖNCEKİ HABER

Avrupa’da pandeminin ikinci dalgası yaşanıyor

SONRAKİ HABER

The Van criteria in journalism

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa