13 Ekim 2020 00:46

Aydın'da JES şirketleri, "tarıma katkı sunacağız" diyerek halkı ikna etmeye çalışıyor

Jeotermal şirketleri santral kurmak istediği bölgelerde seracılık yapacağı, tarıma katkı sunacağı iddiasıyla köylüleri ikna etmeye çalışırken çevre dernekleri bunun bir aldatmaca olduğunu belirtti.

Fotoğraf: Hilmi Mıynat/Evrensel

Reklam

Hilmi MIYNAT
Aydın

Jeotermal enerji şirketleri santral kurmak istediği bölgelerde seracılık yapacağı, tarıma katkı sunacağı iddiasıyla köylüleri ikna etmeye çalışıyor. Denizli’de de jeotermal santral kurmak isteyen Amadeus şirketi genel müdürü, basına sıkça demeç vererek jeotermalleri şirin göstermeye çalışıyor. Öte yandan jeotermallerin en çok kurulu olduğu Aydın Germencik’te kapanan seralar, genel müdürün tezini çürütüyor.

Büyük Menderes İnisiyatifi, Germencik Çevre ve Doğa Derneğini (GERÇED) ziyaret ederek karşılıklı bilgi alışverişinde bulundu. Jeotermal santralin olduğu bölgede değil seracılığın tarım yapmanın mümkün olmadığını belirten GERÇED yöneticileri, jeotermal şirketlerinin kaynaklarını köylülerle paylaşmayacaklarını aksine köylünün topraklarını verimsizleştirip kendilerinin seracılık yapacağına dikkat çekti.

"SERACILIKTA KULLANILACAK VAATLERİYLE BİZİ KANDIRDILAR"

Jeotermal enerji şirketlerinin verdiği vaatlerin gerçekle bağdaşmadığını ifade eden GERÇED Başkanı Halil Çetinkaya, “Yıllar önce bize anlatılan ‘Temiz enerji seracılıkta kullanılacak’ gibi vaatlerle bizi kandırdılar. Burada sera kurmuş vatandaş jeotermalden faydalanamadığı için serasını kapatmış, atıl durumda duruyor. Jeotermal şirketler kimseye kişisel olarak fayda sağlamıyor. Kendileri uzun vadede şirket olarak seralar kurup topraksız tarım yapma yoluna gidiyorlar. Tekelleşme yoluna gidiyorlar. Vatandaştan toprakları ucuza alıp kendileri şirket olarak seracılık yapma yolundalar” diye konuştu. Ne ısıtmada ne seracılıkta Aydınlıların en ufak bir menfaati olduğunu belirten Çetinkaya, “Keza hastalıkla boğuşuyorlar. Yer altı sularımız kirleniyor, topraklarımız bitiyor. Topraklarımıza küresel sermayenin saldırısı var. Topraklarımızın el değiştirmesi yönünde çalışmaları var. Kesinlikle jeotermallere ‘hayır’ diyoruz. Bu tür söylemlere kimsenin inanmamasını istiyoruz. Geri dönüşü olmayan bir yolda çok kötü durumdayız” dedi. 

"JEOTERMAL SANTRALİN OLDUĞU BÖLGEDE TARIM MÜMKÜN DEĞİL"

GERÇED Yönetim Kurulu Üyesi Uzm Dr. Metin Aydın ise Germencik ilçesi Alangüllü bölgesinin jeotermal santrallerin en yoğun bölge olduğunu belirterek bölgenin tamamen birinci sınıf tarım arazisi olduğunu söyledi. Süreç içinde jeotermallerin verdiği zarara değinen Aydın şöyle devam etti; “2018 yılında 2 bine yakın incir ve zeytin ağacı jeotermal santrallerden kaynaklı kurudu. Yapılan araştırmalar santrallerin akışkanı reenjekte etmemesinden kaynaklı kurumanın gerçekleştiği yönünde. Yine salınan gazlardaki yoğuşmayla gerçekleşen asit yağmurlarının da zeytin ve incir ağaçlarına zarar verdiği biliniyor. Yani jeotermal santralin olduğu bölgede tarım yapmanız mümkün değil. 2010 yılında Ege Üniversitesinin bu bölgede yapmış olduğu çalışmada 78 bitkisel üründe jeotermale bağlı olarak, ağır metal, kimyasal, radyoaktif kirlilik olduğu ortaya çıktı.” Jeotermallerin seracılıkta kullanılacağı iddialarına karşın Aydın; “Tarım yapmak mümkün değil peki seracılık mümkün mü? Jeotermal şirketleri kaynaklarını çiftçilerle, köylülerle paylaşmadıkları için kesinlikle Aydın’da jeotermal kaynakların seracılıkta kullanılması mümkün değil. Artı konut ısıtmasında da kullanılmıyor” dedi.

"DÜNYA MARKASI İNCİR VE ZEYTİNİ YOK EDİP MUZ YETİŞTİRECEKSİNİZ!"

Denizli, Aydın ve Manisa bölgeleri için yürürlüğe konan tarıma dayalı ihtisas organize sera bölgeleri projesini de eleştiren Aydın şöyle konuştu; “Aydın Kadıköy’de yapılması planlanıyor. Buradaki iddia; Kızılcaköy’den çıkacak jeotermalle 717 dekarlık bir alanda yapılması düşünülüyor. Bu sene imzalandı. İlginç olan serada yetiştirilecek olan ürün. Serada muz yetiştirme iddiaları var. Dünyada incir ve zeytin üretiminin 1 numara olduğu bölge Aydın bölgesi. Dünyada marka olduğunuz tarımsal ürünleri yok edeceksiniz, burada muz yetiştireceksiniz. Akla aykırı bir davranış şekli. Baktığımız süreçte çiftçilerin üretmesine tarım yapmasına engel oluyorlar. Ama Aydın, Denizli ve Manisa’da kurulması planlanan organize seralara baktığımızda büyük tarım çiftlikleri, yani tekelleşmenin ortaya çıktığını, devletin de buna önayak olduğunu görüyoruz. Dünyada da pek çok görmüş olduğumuz örneklere göre büyük sanayi çiftlikleri oluşacak. Endüstriyel bir tarım yapılacak. Endüstriyel tarımda endüstriyel ürünler yetiştirilmesi düşünülüyor. Buradaki üründen buralı çiftçinin faydalanması mümkün değil. Fayda sağlanırsa büyük şirketler, dünya devleri, büyük patronlar halkımızı burada yok ederek, kansere, ölüme sevk ederken, kendileri tarımsal ürün yetiştirme peşindeler. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok.”

"SERACILIK KÖYLÜLERİN RIZASININ ALINABİLMESİ İÇİN ÜRETİLEN BİR YALANDIR"

Büyük Menderes İnisiyatifinden Ahmet Ergun seracılıkta kullanım iddialarına tepkilerini şu sözlerle ifade etti; “Denizli’de Tavas bölgesinde, Solmaz, Aydın Karacasu ve Altınova bölgelerinde yapılmak istenen jeotermal sondajlarla ilgili basında sürekli jeotermal faaliyetlerde sıcak sudan elde edilen ısıtma ile seracılık, sera yapma adı altında bir kandırmaca görüyoruz. Bunun böyle olmadığını Aydın’daki pratik gösteriyor. Yapılmış olan sera çalışmalarının başarısız olduğunu, reenjekte yapılmayan suların ‘enjekte’ mantığıyla arazilere zarar verdiğini gözlerimizle görüyoruz. Bunu burada inceleyip araştırmaktaki amacımız yalan ile gerçek arasındaki ayrımın görülebilir hale getirilmesini sağlayabilmektir.”  Ergun, “Jeotermal ile tarımsal üretimin yan yana gelmesi söz konusu olamaz. Bu tamamen elektrik elde etme ile alakalı bir çalışmadır. Bu köylülerin rızasının alınabilmesi için üretilen bir yalandır. Kaldı ki Tavas’ta yılda iki kez hasat zaten yapılabilmektedir. Bunu dikkatli bir şekilde anlamak ve değerlendirmek gerekir diye düşünüyoruz” diye konuştu.

Reklam