13 Ekim 2020 00:07

Temel ücret ve 3600 ek gösterge neden önemli?

"Temel ücret ya da net ücret emekli olduğumuzda alacağımız maaşın da belirlenmesi demek. Yapılan tüm yan ödemeler, emekli olduğumuzda bizlere ödenecek maaşa hiçbir şekilde yansımıyor."

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Figen PEHLİVAN DEMİREL
SES Manisa Şube Eş Başkanı

İnsanlık tarihi aynı zamanda emeğin ve üretimin de tarihidir. Bu süreç içerisinde tüm canlılar, yaşamak için beslenme ve barınma ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalmıştır. Bu zorunlu ihtiyaçlarını giderme eylemi içerisinde insan, doğayı keşfederek, teknik ve bilimde ilerleyerek yaşamı kolaylaştıracak, güzelleştirecek yeni yol ve yöntemler geliştirmiştir. İhtiyacı olandan fazlasını üretmeye başladığı andan itibaren ise insan toplulukları sınıflara bölündü ve çalışmak köle tüccarının, toprak sahibinin, kapitalist patronun mülkünü artırmaya dönüştü. Tüm bu tarihsel akışla birlikte üretenler olarak bizler, kapitalizmin egemen olduğu çağımızda elimiz, kolumuz, beynimizden öte rakamlara ve barkodlu hayatlara dönüştürülmeye başlandık. Çalışan sayısı, hasta sayısı, yaralanan sayısı, işe girip çıkan sayısı gibi sadece rakamlarla ifade ediliyoruz. Böylelikle bizler üretim yapacağız, ancak emeğimizin karşılığını alamayıp onların verdiğinden başka istemeyecek ve kendi kendimizi de değersizleştireceğiz!

Nerden çıktı derseniz bu girizgah; pandemi sürecinde yaşadıklarımız ve boğazımıza düğümlenen sadece “RAKAM” olarak sayılan yitirdiklerimizdendir elbet. 

Sadece yitirilen hayatlar, kaybolan hatıralar, yok sayılan emek değil bu süreçte bizleri zorlayan, üzen… Bir de hâlâ tüm çığlıklara rağmen yapılmayan iyileştirmeler ve yasal düzenlemeler bizi üzmektedir. Sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda yaşanan sorunları, yıllardır hem sendikam SES hem de meslek örgütleri anlatmaya çalıştı. Sağlıkta yıkım projesi olan ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ halk sağlığıyla birlikte sağlık emekçilerini de yıktı, tüm haklarını törpüledi ve yok etmeye devam ediyor. Bu süreçte sağlık hizmeti, özelleştirmeler yoluyla artık iyice ücretli hale gelmeye başladı, hizmete ulaşamayanlar ile hizmeti sunanlar arasında gerilimler ve şiddet ortamı yaratıldı.

DAYATMA, EŞİTSİZLİK, BASKI, KAYIRMA

Bu ‘dönüşüm’ programı sağlık ve sosyal hizmet alanında ekip çalışmasına zarar veren, çok ciddi ayrımcılıklar yaratan farklı statü, farklı koşullarda çalışmayı dayattı. Aynı işyerinde aynı hizmeti sunan ve eğitimi aynı olan arkadaşlarımız 4D, 4B, 4C, 4A diye birbirlerinden ayrılarak zaten emeklerinin karşılığı olamayacak olan ücretleri arasında derin uçurumlar yaratıldı. Örneğin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre 10 yıldır çalışan;

- 4D işçi kadrosunda bir sağlık emekçisi 2 bin 600-2 bin 800 TL,

- 4B statüsünde çalışan lisans mezunu sağlık emekçisi temel ücret+ek ödeme+performans ücreti toplamı 4 bin 500-5 bin TL,

- 4A kadrosunda çalışanlar temel ücret+ek ödeme+performans ücreti 6 bin-6 bin 500 TL arasında ücret almaktadır.

Elbette bu rakamlar düzenli performans ödemesi alınabilirse geçerli.

Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere aynı eğitimi alıp aynı işleri yapmamıza rağmen farklı ücretlendirmelerle karşı karşıyayız. Ayrıca performans adı altında yapılan ücretlendirmeler sağlık emekçilerine emeğinin karşılığı değil tehdit, çok çalıştırma, izin kullanmama gibi olumsuzluklar olarak yansıyor. Bu, çalışanlar arasında para hırsıyla daha çok çalışma ya da birbirlerine iş yükü yaratıp iş barışını bozmak anlamına geliyor. Ayrıca yöneticiler, sendikal-siyasal yakınlıkları gözeterek ödül ya da ceza olarak kullanıyor. Tüm bunların ışığında sağlık emekçilerinin temel ücretin artırılması talebi daha da önem kazanıyor.

Çünkü temel ücret ya da net ücret emekli olduğumuzda alacağımız maaşın da belirlenmesi demek. Yapılan tüm yan ödemeler, emekli olduğumuzda bizlere ödenecek maaşa hiçbir şekilde yansımıyor.

EK GÖSTERGE NEDEN ÖNEMLİ?

Ayrıca yıllarca haykırdığımız yıpranma payı ve ek göstergenin eğitimimizin ve hizmetimizin karşılığı olarak 3600’e yükseltilmesi de en önemli taleplerimizden biri. Pandemiye karşı mücadelede de gördük ki en ağır yükü sağlık emekçileri taşıdı ve taşımaya devam ediyor. Gece gündüz demeden tüm varlıklarıyla çalıştılar, yıpranmanın, yok sayılmanın ne demek olduğunu en açık biçimde gördüler: Temel ücretin artmasına, çalışma koşullarının düzenlemesine ve vadedilen ek ödemeye ulaşamadılar. Özellikle hem çalışırken hem de emekli olduğunda hayatını biraz da olsa rahatlatacak, emeğinin karşılığını az da olsa alabileceği ve iktidarın her seçim döneminde vadettiği 3600 ek gösterge tam da bu dönemde verilmeliydi.

Bizi rakamlaştıranlara biz de rakamlarla gösterelim; ne demek 3600 ek gösterge, nedir yaşamımızdaki karşılığı?

Lisans mezunu bir sağlık emekçisi, yaklaşık 30 yıl çalışıp emekli olduğunda 3000 ek göstergede alacağı ikramiye ile 3600 ek göstergede alacağı ikramiye arasında 30 bin TL, emekli maaşında ise 1000 TL’ye yakın fark olacak.

Çok somut olarak ortaya konan bu rakamlar, iktidar ve yandaşları için küçük rakamlar. Ancak bütçeden pay ayrılmasına gelince rakamların değeri değişiyor. “İşçiler, emekçiler yoksullaşıyor” dediğimizde “Bu rakamlar çok yüksek, bu kadar bütçe yok” deniyor. Biz emekçiler çalıştırılırken, sömürülürken, meslek hastalığı geçirirken, ölürken rakamlarla ifade ediliyoruz; ama kendimiz için gerekli rakamları ifade ettiğimizde yok sayılıyoruz.

SAĞLIK EMEKÇİSİNİN SES’TEN BEKLEDİĞİ

Sağlık ve sosyal hizmet veren sağlık emekçileri bu dönemde kendi emeğinin ne kadar değerli olduğunu ve bunun nasıl savunulacağını gördü. Tüm emekçilerle beraber yaşanan sorunlar karşısında ortak tavır konulduğunda, hizmetten yararlanan halka ısrarlı bir şekilde doğrular anlatıldığında nelerin yapılabileceğini gördü. Tüm örgütsüzlük çağrılarını da görerek mücadeleci, emeğin ve emekçinin yanında olan, sınıf kardeşliğini savunan sendikalarda örgütlenmenin önemini de anlamış olduk. Ne haklarımızdan ne de halkın kamusal sağlık hakkından vazgeçeceğiz. Tam da bu sebeple pandemi döneminde sağlık emekçilerinin gerçek örgütü Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), sağlık çalışanlarının temel ücret ve 3600 ek gösterge talebini öne çıkaran ve sonuç alınıncaya kadar süren bir eylemlilik planı ortaya koymalıdır. Başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm kamu emekçilerinin beklentisi de bu yöndedir.

ÖNCEKİ HABER

İskender Bayhan: TÜİK’in verileri Erdoğan’ın ‘ekonomi uçuyor’ sözüne dayanak oluyor

SONRAKİ HABER

Abd-İran gerginliği Irak'ı tehdit ediyor | Irak’ta neler oluyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa