"Munzur Milli Parkı’nın ticarileştirilmesine karşı etkin bir tutum sergilenmeli"
Emek Partisi Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komisyonu Üyesi Kemal Özer yazdı: "Milli Park alanının ticarileştirilmesi politikalarına karşı etkin bir tutum sergilenmelidir."
Fotoğraf: Evrensel
Kemal ÖZER*
Türkiye’nin ikinci büyük milli parkına sahip olan Munzur Vadisi Milli Parkı, içerisinde barındırıldığı binlerce (2 bin küsur) endemik bitki türü ve canlı faunasıyla oldukça ilgi çeken ve önemsenmesi gereken bir alan. Dağ keçileri, keklik türleri, kırmızı pullu alabalık, su samuru, vaşak gibi canlı türleri ile kızılağaçtan tutun da huş ağacına kadar birçok ağaç ve çalı türünü içinde barından bir yaşam alanı. Bunlara dair malumatı sayısal olarak içeren yüzlerce yazı kaleme alındı, alınacaktır da. Ancak bizim meramımız daha çok, binlerce bitkiye, kuşa, böceğe, çiçeğe yurt olan bu vadinin karşı karşıya olduğu tehlikeler ve resmi kurumların buraya dair görevlerindeki eksiklikler…
Munzur Vadisi Milli Parkı’na dair yürütülen hukuk mücadelesi ve yöre halkının büyük çoğunluğunun güç verdiği eylemlikler herkesin hafızasında canlılığının koruyorken bir yanda da sistemin Munzur Vadisi’ni ‘ticarileştirmeye’ dair plan ve projeleri! de olağan hızıyla sürüyor. “Burası Bodrum değil, Tunceli!” yollu kimi niyetini aşan ‘reklamlarla’ insan baskısına açılan vadi her gün kirleniyor/kirletiliyor.
Normal koşullarda geçerli olan mevcut yasaklara dahi uyulmadığı, aksine yasakların rahatça ihlal edildiği bir ortamda, bu bölgede, sürekli av yasağı olmasına rağmen süreksiz ve kuralsız bir avlanma söz konusu. Oysa buraların bizzat ilgili devlet kurumlarınca denetlenip kaçak avcılığın (Bizce bütün avcılık faaliyetleri kaçaktır) önüne geçilmesi gerekirken adeta özendirilmektedir.
Munzur Vadisi Milli Parkı, son zamanlarda bir ören yeriymiş gibi insan baskısına açılmış; vadi boyunca yakılan ateşler, yayılan duman ve biriken çöplerlerle Milli Park diğer canlılar için yaşanmaz bir hal almıştır. Ayrıca baraj yapımından sonra türü tehdit altında olan alabalık anaç alabalıkların avlanması ile yok olmayla yüz yüze kalmıştır.
Son dönemlerde Munzur Vadisi Milli Parkı’nda bulunan birçok endemik bitki ‘şifalı’ diye bilinçsizce toplanıp satılmaktadır. Neredeyse bu vadi ile özdeşleşmiş tek dişli dağ sarımsağı son yıllarda yine aynı mantıkla tohumunu dökmeden toplanıp satılmaktadır. Üstelik bu tür faaliyetler korumakla yükümlü kurumların gözü önünde yapılmaktadır.
Yakın bir gelecekte bu ticari akıl nedeniyle Munzur Vadisi Milli Parkı’nda bulunan 2 bin küsur endemik bitki ve canlı hayvan yok olma tehdidi altında ve buna dair elle tutulur bir çözüm, denetleme, yasakları uygulama gibi bir durum söz konusu değil. Mevcut antidemokratik ortamda toplumda duyarlılığı artıracak örgütlenme ve eylemsellik koşulları da olmayınca toplumda bir bilinç yaratmak da mümkün olmuyor. Hal böyle devam ederse Milli Park diye bir yer kalmayacaktır.
Her şeyden önce Milli Park alanının ticarileştirilmesi politikalarına karşı etkin bir tutum sergilenmelidir, burada yaşayan insanlarımızın kendi yaşam alanları savunmak, gelecek kuşaklara taşımak gibi bir sorumlulukları olduğu hatırlatılmalıdır. Buranın Bodrum değil, Dersim olduğu yeniden hatırlanmalı, örgütlü gücümüzü yükselterek tüm canlıların yaşamın bir parçası olduğu, buralarda onların da en az bizim kadar yaşama hakkı olduğu unutulmamalıdır.
* Emek Partisi Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komisyonu Üyesi