İsrail neden Filistin sporuna saldırıyor
İsrail’in Gazze’ye yönelik 8 gün süren saldırıları önceki akşam itibariyle sonlandı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik 8 gün süren saldırıları önceki akşam itibariyle sonlandı. Taraflar arasında bir ateşkese varıldı. Ancak İsrail’in 8 günlük barbarlığının sonuçları ağır oldu. 144 kişi öldürüldü, bin 500’ün üzerinde nokta vuruldu. Ateşkes sonrası kutlamalar yapılana kadar bölgeden geçilen haberlerde kent bir “Hayalet şehir” olarak adlandırılıyordu. Bu 8 gün boyunca İsrail’in vurduğu hedeflerden biri de 10 bin kişilik Filistin Stadyumu’ydu. Gazze şeridinde birçok spora ev sahipliği yapan ve gençliğe dönük spor programlarının da merkezi olan stadyum yerle bir oldu. Saldırı sonrası ajanslar, Filistinli Fathi’nin şu sözlerini geçti: “Ne güzel bir stadyumdu. Geriye bizim için hiçbir şey bırakmadılar.” Filistin Stadyumu, 2006’daki saldırılar sırasında da bombalanmıştı ve geride bıraktığımız 6 yıl, bölgenin spor altyapısının kalbi olan bu yapının restorasyonuna harcanmıştı. İsrail’in Filistin sporuna yönelik saldırıları bunlarla da sınırlı değil. Pek çok Filistinli atlet İsrail ordusunun hedefi oldu, seyahat özgürlüğünün kısıtlanması ortaya utanç verici sahneler çıkardı. 1977’den beri Filistin futbol ligi yalnızca 7 kez tamamlanabildi. Birkaç ay öncesine kadar milli futbolcu Mahmud Sarsak, İsrail zindanlarında açlık grevi yapıyordu! ABD’li spor yazarı Dave Zirin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında neden bu stadyumu ve spor tesislerini es geçmediğini sorgulayan bir yazı yazdı. The Nation’da yayımlanan yazının başlığı: Umudu öldürmek: İsrail neden Gazze’de sporu hedef alıyor? Zirin’in yazısından bu yanıtı verdiği kısmı sizler için çevirdik.
‘UMUDU ÖLDÜRMEK’
“Bu sorunun cevabı basit. Spor, Gazze’de abluka altında yaşayanlar için insanlığın bir ifadesi. Gazze’de sadece erkekler yok ve sadece futbol da yok. Herkes spor yapıyor; hentbol, voleybol, basketbol, futbolla birlikte bölgenin en popüler sporları. Birkaç bin kişinin bir araya gelerek genç kızların bir maçını izlemesi hayatın bir parçası. Bir Gazzelinin bana dediği gibi ‘Spor, bizim nerede olduğumuzu unutup kim olduğumuzu hatırlamamızı sağlıyor.’ Spor alt yapısına saldırmak, neşenin, normalliğin, insanlığın Filistinli bir çocuğun yaşamının parçası olabileceği fikrine saldırmaktır. Bu İsrail için içeride, dışarıda kritik bir noktadır. İsrail devleti ve müttefiklerinin Filistinli sivillere yönelik bu pervasızlığını ‘meşru’ gösterebilmesinin tek yolu dünyanın geri kalanını düşmanlarının insanlık dışı yaratıklar olduğuna ikna etmesidir. Müslümanları “vahşiler” olarak niteleyen metro ilanları, islamofobik karikatürler ve videoların ifade özgürlüğü adı altında desteklenmesinin sebebi de budur. Spora saldırmak umudu öldürmeyi amaçlar. İsrail’in ABD desteğindeki topyekün savaşı sadece Hamas’a ya da diğer silahlı örgütlere yönelik değildir. Aynı zamanda Gazze’de hayatın oyun oynayabilecek kadar tasasız olmasına yöneliktir. Oyun oynayabilirseniz hayal kurabilirsiniz. Hayal kurabilirseniz daha iyi bir dünyayı da düşleyebilirsiniz. Tarihin büyük atletlerinden Wilma Rudolph’un dediği gibi “İnsan ruhunun ve hayallerin gücünü hiçbir zaman küçümsemeyin.” İsrail’in nihilizmini hiçbir şey bu kadar iyi özetleyemez: Gazzelilerin hayal kurmasını istemiyorlar. Benjamin Netanyahu’nun gözünde onlar sadece kabuslara layık.” (SPOR SERVİSİ)