Ben Kazandım-Ekrem Ekşi
Ekrem ölmeden kısa bir süre önce kendini tedavi eden doktora, polislerin kendine işkence yaptığını ama işkencecilere karşı kendinin kazandığını anlatarak “Ben kazandım” dedi.
Sosyal Araştırmalar Vakfı'nın, Ekrem Ekşi'nin hayatını anlatan kitabı "Ben Kazandım'ın kapağı.
Kamil Tekin SÜREK
Ekrem Ekşi, 12 Eylül faşist darbesinden sonra işkence ile ilk katledilen devrimcilerdendi. 5 Ekim 1980’de Ankara’da Hasan Asker Özmen yoldaşımız, 14 Ekim 1980 tarihinde İstanbul’da Ekrem Ekşi yoldaşımız katledildi. 13 Aralık da ise Erdal Eren yoldaş idam edildi.
Ekrem’i 12 Eylül günü ağabeyinin evinden sabah saatlerinde aldılar. 12 Eylül darbecilerinin Bayrak Harekat Planı adını verdikleri bir planları vardı yıllarca önce yapılmış. Darbe için koşulların olgunlaşması için beklediler birkaç yıl. Plana göre darbenin ilan edilmesinden itibaren yapılacaklar belirlenmişti. Kimler ilk olarak gözaltına alınacak. Kimler sıkıyönetim komutanı, belediye başkanı olarak atanacak vs. Önce darbeye karşı halkı direnişe yönlendirebilecek varsaydıklarını tutuklayacaklardı. Sendikacılar, parti yöneticileri, gençlik önderleri, sosyalist gazeteciler vb. İşte Ekrem de bu kapsamda ilk gün gözaltına alınanlardandı. Listeye adı yazılmıştı.
"EKREM, İŞKENCECİLERE HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİ"
Ekrem’i önce Samandra Kışlası’na götürdüler. Burada sorguladılar. İstediklerini elde edemediler. Sonra Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürdüler. Burada yoğun işkence yaparak örgütü hakkında bildiklerini öğrenmeye çalıştılar. Ekrem, işkencecilere hiçbir şey söylemedi. İşkenceciler Ekrem’in kaburgalarını kırarak, akciğerini parçalayarak öldürdüler. Ekrem ölmeden kısa bir süre önce hastanedeyken kendini tedavi eden doktora, polislerin kendine işkence yaptığını ama işkencecilere karşı kendinin kazandığını anlatarak “Ben kazandım” dedi.
Ekrem, yetmişli yılların ortalarında İTÜ Mimarlık Fakültesine gelmiş Rize’de doğmuş, Zonguldak’ta büyümüş halk çocuğu idi. Babası müteahhitlik yapmasına rağmen bugünkü sonradan görme müteahhitlere benzemiyordu. Ailesi ve çocukları halkın içinde yaşıyor, halk gibi düşünüyor ve davranıyordu. O yıllarda gençliğin büyük çoğunluğunda olan; yurtseverlik, halkçılık, yoksul halktan yana olma, dünyayı eşitlik ve kardeşlik ideallerine göre değiştirme özlem ve özellikleri Ekrem’de de mevcuttu ve bu özellikler gençlerin kısa bir sürede devrimcileşmesine yol açıyordu.
"TEKSTİL FABRİKALARINDA ÖRGÜTLEME ÇALIŞMALARI YAPTI"
Ekrem, kısa süre sonra Halkın Kurtuluşu-YDGD Grubuna katıldı. O dönemdeki pek çok genç gibi Marksizmi-Leninizmi öğrenmek için yoğun bir okuma faaliyeti içine girdiği gibi, demokratik -özerk üniversite mücadelesi içinde de yer aldı. Kitle önderi özellikleri vardı. Kısa sürede fakülte temsilcisi oldu. Üniversitedeki mücadelesine paralel olarak antifaşist- antiemperyalist gençlik örgütü içinde de çalışması ile İstanbul YDGD İl Sekreteri ve YDGD’lerin üst örgütü Yurtsever Devrimci Gençlik Federasyonu (YDGF) yönetimine seçildi. Aynı zamanda Genç Komünistler Birliği üyesi idi. Okulunun son sınıfına geldiğinde işçi sınıfı mücadelesine katılmak üzere okuldan ayrılmış, tekstil işçilerini örgütlemek için kurulan Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası yöneticisi olarak tekstil fabrikalarında örgütleme çalışmaları yapmaya başlamıştı. Öldürülmeden üç ay önce evlenmişti. Eşi de İTÜ’lü mücadele arkadaşı idi. O da okulu bırakıp tekstil fabrikalarına işçi olarak girmiş, sendikada yöneticilik yapmıştı.
Ekrem, neşeli, arkadaş canlısı, tezcanlı biriydi. O yıllarda YDGD miting ve eylemlerine katılanlar Ekrem’in gür sesiyle başlattığı sloganları hatırlar. Megafonsuz Gülhane Parkı’nın kapısının önünden attığı slogan Sultanahmet Meydanı’ndan duyulurdu.
"EKREM’İN İŞKENCECİ FAŞİSTLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ BÜTÜN İSTANBUL’A DUYURDUK"
Ekrem’in öldüğünü duyduğumuzda darbenin yoğun baskı koşullarında herkes yeraltına çekilmişken Ekrem’in işkenceci faşistler tarafından öldürüldüğünü bütün İstanbul’a duyurduk. İTÜ’lüler darbe koşullarında boykot yaptı. Bizler duvarları afişlerle, pankartlarla donatarak faşist darbecileri protesto ettik. Başta İTÜ’lü yoldaşları olmak üzere; yoldaşları ve arkadaşları Ekrem’i hiç unutmadı. Çocuklarına onun ismini koydu. En karanlık yıllarında mezarını ziyaret etti, gazetelere anma ilanları verdi. Ailesi işkence davasını uzun yıllar takip etti ama babası ve ağabeylerinin ömrü işkencecilerinin cezalandırıldıklarını görmeye yetmedi. Davayı takip eden avukatı da vefat etti bir süre sonra. Dosya yeniden bulundu, hukuki süreç canlandırıldı ve Ekrem’i genç kuşaklara tanıtmak için yoldaşları bu kitabı hazırladı.
Genç devrimciler Ekrem’in hayatından çok şey öğrenecektir.
Ekrem’in anısını ve mücadelesini gelecek kuşaklara bugünün gençliği aktaracaktır.
Dileriz Ekrem’in kitabı bu amaca hizmet eder.