13 Ekim 2020 11:27

Gazeteciler: Basın kartı mesleği yapmak için ölçüt değil

Van’da yargılanan gazetecilerin mahkeme heyeti tarafından turkuaz basın kartı olmadığı için gazeteci sayılmamasına tepki gösteren gazeteciler, bu kartın mesleki bir ölçüt olmadığını belirtti.

Fotoğraflar: MA

Paylaş

Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerlerce 11 Eylül’de gözaltına aldıktan sonra bulgulara göre helikopterden atıldığı düşünülen ve yaşamını yitiren Servet Turgut ile yaralı olan Osman Şiban’ın yaşadıklarını kamuoyuna duyuran Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala, 9 Ekim’de tutuklandı. Gazetecilerin mahkeme heyeti tarafından turkuaz basın kartı olmadığı için gazeteci sayılmamasına tepki gösteren meslektaşları, bu kartın mesleği yapmak için bir ölçüt olmadığını belirtti.

İSMİNAZ TEMEL: HER ZAMAN HEDEFTE OLDUK

Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü İsminaz Temel, gazetecilerin her zaman baskı ve zor altında çalıştığını aktardı. Özellikle özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin işlerini yapmasının engellendiğini vurgulayan Temel, “Bunun amacı da toplumun gerçekleri öğrenmesini engellemek, toplumu açık hava hapishanesine hapsetmektir. Gazeteciler hiçbir koşulda iktidarın güdümünde olmadı. Gazetecilerin tarafı, ezilenlerin, hakları yok sayılanların, katledilenlerin tarafıdır. Gazetecilik doğruyu gerçeği savunmak için vardır. Yarını karanlık ile örtmek isteyenlerin karşısındadır. Bu anlamda her zaman iktidarların hedefinde oldular” ifadelerini kullandı.

"SEN GAZETECİ DEĞİLSİN DİYEMEZLER"

Gazetecilere yapılan baskının bir tarafının da Olağanüstü Hal (OHAL) ardından basın kartlarının Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak verilmesi olduğunun altını çizen Temel, iktidarın bununla basını kontrol altına almak isteğini dile getirdi. İktidarın kendi istediği gibi gazetecilik yapmayanlara karşı bu kartı kullandığını hatırlatan Temel, gazetecilik mesleğinin sürdürülebilmesi için bu kartın elzem olmadığını söyledi. “Gazetecilik ve gazeteciler biat etmez” diyen Temel, “İktidar kimseyi sen gazetecisin ya da değilsin diye belirleyemez. Bunu belirleyecek olan gazetecilik mesleğinin etiğine uygun bir gazetecilik yapanlar ve gazetecilik ilkeleridir” dedi.

Gazetecilerin değil, işkencecilerin tutuklanması gerektiğini aktaran Temel, “Gazetecilik suç değildir. Hiçbir koşulda başları öne düşmeyecek. Hapiste olmak gazetecilikten uzak olmak değildir. Orada yaşamlarını sürdürsünler biz burada onlar için de haber takip ediyoruz. Ben eminim yarın çıkıp aramıza gelecekler. En büyük dayanışma duygularımı ve sevgilerimi iletiyoruz” diye konuştu.

FATİH POLAT: GAZETECİLİK KRİMİNALİZE EDİLİYOR

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da basın kartı verme yetkisinin Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Genel Müdürlüğüne verilmesi ile kart verme yetkisinin daraltıldığına dikkati çekti. İktidarın böylelikle kendi yandaşlarını kart vermesinin diğerlerini ise kriminalize etmesinin yolunun açıldığını aktaran Polat, bu uygulama geçildikten sonra sarı basın kartı olan birçok gazetecinin kartlarının da iptal edildiğini hatırlattı. Son dönemlerde gazetecilik kriterlerinin iktidarın onayladığı gazeteciler ile sınırlandırıldığını vurgulayan Polat, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

"MAHKEME BİLİRKİŞİ DEĞİLDİR"

“Diğer yandan mahkeme heyeti bir mesleğe ölçü koyamaz” diyen Polat, “Savcı ya da hakim gazeteci olmak için bu kartı taşımak gerekiyor, diyemez. Nasıl ki bir fotoğrafın incelenmesi ile ilgili meselede de kendisini bilirkişi yerine koymuyorsa, gazetecilik ile ilgili konuda da kendisini bilirkişi yerine koyamaz. Mahkeme heyeti en fazla gazetecilik meslek örgütlerinden rapor isteyebilir. Mesleğin uzun yıllar biriktirdiği bir kültür var. Böyle bir tutuklama gerekçesi olamaz. Kaldı ki diğer tutuklama gerekçelerinin de tutar yanı yok” diye belirtti.  

"GAZETECİLİK GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARMAKTIR"

Gazeteciliğin helikopterden atılma iddiası ve Kemal Kurkut’un öldürülmesi olaylarında olduğu gibi gerçekleri ortaya çıkarmak demek olduğunun altını çizen Polat, “Gazetecilik doğru yapıldığı zaman hayat kurtarabilir. Ama kötü yaptığınız zamanda insanların hayatına kastedebilir, ülkeleri savaşa sürükleyebilir. Gazeteciliğin bu kadar kolay hedef haline gelmemesi gerekiyor. Meslek örgütlerinin de buna ciddi bir tepki gösterme sorumluluğu var. Çünkü bu gazeteciliğe yönelik bir saldırıdır. İktidarın sevdikleri gazetecilik yapabilir sevmedikleri mahkemelerde sürünür diye bir gerçeklik olamaz. Dolayısıyla meslektaşlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor” diye konuştu.

EMRE ORMAN: İNTİKAM ALINIYOR

Serbest gazeteci Emre Orman ise gazetecilerin valiliğin örtbas etmeye çalıştığı bir cinayeti ortaya çıkardıkları için tutuklandığını hatırlattı. Devletin suçluları ifşa eden gazetecileri cezalandırdığını belirten Orman, “Bu arkadaşlarımız halk gerçekleri görsün, bilsin diye kendilerini feda ettiler. Bu arkadaşlarımız Ape Musa’nın ardıllarıdır. Gerçekleri yazmaktan hiçbir zaman yılmadılar. Hepsinin gazeteciliğine tek tek tanığız. Kaldı ki mahkeme kararında ‘basın kartları’ ile ilgili bir nokta var. Mahkeme diyor ki ‘Cumhurbaşkanlığının verdiği turkuaz karta sahip olmadıkları için basın mensubu olmadıkları anlaşılmıştır’. Bu açıktan alandaki bütün arkadaşlarımızı yok sayma biçimidir. Bu yeni saldırıların başlayacağının göstergesidir” dedi.

Devletin bu tutuklamada intikam duygusu ile hareket ettiğini sözlerine ekleyen Orman, “Arkadaşlarımızı aslında yaptığı tek şey kamu hizmetidir. Halkın gerçekleri öğrenmesinin sağlanmasıdır. Bunun devlette ki karşılığı da terördür” diye konuştu. (MA)

ÖNCEKİ HABER

Halkın devre dışı bırakıldığı Sinop nükleerinin ÇED Raporu’na iptal davası açıldı

SONRAKİ HABER

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde açıklama yapmaya izin verilmemesine tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa