14 Ekim 2020 07:22

Mobilya merkezi siteler sorunların da merkezi

Siteler, 1960’lı yıllardan bugüne Ankara’nın yoksul semtlerindeki gençlerin ortaokul, lise çağlarından itibaren çalışmaya başladığı sanayi bölgelerinden biri.

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

Özgür POLAT

Uğur DÜZGÜN

Ankara

Ankara’nın mobilya merkezi olarak adlandırılan Siteler, 1960’lı yıllardan bugüne Ankara’nın yoksul semtlerindeki gençlerin ortaokul, lise çağlarından itibaren çalışmaya başladığı sanayi bölgelerinden biri. Siteler içerisinde çalışan gençlerin büyük çoğunluğu gün içerisinde 10 saatten fazla çalışıyor. Sigortasız ve üretime katıldığı yaş da eklenince aldığı ücret ve sarf ettiği çalışma gücü ile patrona sağladığı kâr, üretimdeki yeri ile kıyaslanmayacak düzeyde. Kurulduğu yıllardan itibaren ağır çalışma koşulları ve yoğun emek sömürüsünün hâkim olduğu bu sanayi bölgesinde yıllar ilerledikçe bu durum katlanarak arttı. Uzun yıllardır Siteler’de çalışan işçilerin söylediğine göre genç işçilerin bu tablo karşısında derneklerde örgütlendiği, hak arama mücadelelerinin yoğun olduğu yıllar da olmuş. Yıllar ilerledikçe de üretimdeki kapasitesi azalsa da genç işçilerin yaşadığı sorunların arttığı gözler önünde.

“ORTAOKULU ÇALIŞMAK İÇİN BIRAKTIM”

Atölyelerdeki çalışma alanları darlığının herhangi bir sosyal mesafeye izin vermemesi ile ulaşımda ve yemek aralarındaki yoğunluk da virüse karşı işçilerin önlem almasına imkân tanımıyor. Yasaklar haricindeki tüm süreçlerde çalışmaya devam eden genç işçiler için işsiz kalmaktansa virüs kapmak üstesinden gelinebilir bir sorun olarak görülüyor. Üç yıldır Siteler’de çalışan genç bir işçi “Ortaokul son sınıfı çalışmam gerektiği için bıraktım. Virüs var ama herkes çalışıyor. Ben çalışmazsam bir daha iş bulmak zor olur. Eve de ekmek götüremem. Bildiğim de başka bir şey yok” şeklinde ifade ediyor. Hayati riske sebebiyet veren tek koşul pandemi değil. İş yerlerindeki çalışma koşulları da her an bir iş kazası ortaya çıkaracak seviyede. Hem genç işçilere yüklenen iş yoğunluğu hem de herhangi bir iş güvenliğinin bulunmaması saatlerce makinenin başında kalan genç işçiyi bu tehdit ile baş başa bırakıyor. Diğer taraftan da büyük çoğunluğu sigortasız çalışan genç işçilerin, herhangi bir güvencesi bulunmuyor. Başka bir genç işçi “Benim burada kolum kopsa patron beni tanımayacak. Hayatım bitecek. Yaş küçük olduğundan kimse başına da bir şey gelir mi diye önemsemiyor” diyerek çalışma koşullarının gerçekliğini ortaya koyuyor.

ÜRETEN İŞÇİ KAZANAN PATRON

Siteler çevresindeki semtlerin birçoğu mülteci ailelerin Ankara içerisinde bulunduğu yerleşkeler. Altı yaşından yirmili yaşlara kadar Siteler içerisinde çalışan mülteci çocuk ve gençler çoğunluğu oluşturmakta. Bu, Siteler’deki atölye sahipleri için de daha ucuza, hiçbir hakkı bulunmayan eleman fırsatı anlamına geliyor. Türk akranlarına göre çok daha ucuza çalışan mülteci işçiler için cumartesi günü tatili veya yarı zamanlı çalışma geçerli değil. Diğer günler var olan çalışma saatleri onlar için cumartesi günleri de geçerli. Genç mülteci işçi Muhammed “Benim çalıştığım atölyede elli kişiden kırkı Suriyeli. Elli kişinin üstünde iki tane patron bulunuyor. Biz mobilya yapıyoruz ama parayı kazanan patron. Türk işçilerle eşit ücret dahi alamıyoruz” diyerek mülteci işçilerin yaşadığı sorunlara değiniyor. Çocuk yaşta mülteci işçi mutlaka bir atölyede çalıştırılıyor. Büyük bir kısmı taşıma, temizlik vb. işlerden sorumlular. Sekiz-on yaş civarında konuştuğumuz birçok çocuk işçi aylık 200- 300 TL civarında bir ücret aldıklarını söylüyorlar.

Usta- çırak ilişkisinin yıllardan beridir hakimiyetini koruduğu Siteler’de sözlü veya fiziksel şiddet görmeyen çırak bulunmuyor. İş saatleri içerisinde genç işçiyi “kamçılamak” olarak tarif edilen bu durum; yoğun çalışma saatlerinde genç işçiye nefes dahi aldırmamak, bir lira kârdan dahi ödün vermemek anlamına geliyor. Her atölye için usta- çırak ilişkisine dair söylediklerimize ait örnekler bulunsa da kalkan eller, mültecilere inerken daha da ağırlaşıyor. Öğle aralarında konuştuğumuz on yaşlarındaki iki mülteci, ustaları tarafından fiziksel şiddete uğrayarak atölyelerine kaçıyorlar. Uyarılarımız olmasa, bir sandalyenin daha üzerlerinde kırılacağı aşikar.

ACİL ÇÖZÜM HEMEN ŞİMDİ!

Siteler’de genç işçiler ile yaptığımız sohbetler doğrultusunda virüs ve güvencesiz çalışma koşulları karşısında; maske, dezenfektan ve mesafe sağlanacak alanların yaratılması acilen çözülmesi gereken talepler arasında. İş saatleri içerisindeki yoğunluğun düşürülmesi ve güvenceleri anlamına gelen sigorta, her bir gencin talebi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra neredeyse her sohbet maaşlardan yakınarak başlarken sosyal bir zaman aralığının bulunmadığını söyleyerek bitiyor. Konuştuğumuz genç işçiler “Arkadaşlarımız ve ailemizle zaman geçirmeye fırsat bulamıyoruz. Bari hak ettiğimiz ücreti alalım” görüşünde. Bunların yanı sıra usta-çırak ilişkisi içerisinde daha çok çırağın bir arada hareket etmesi, dayanışma göstermesi önem arz ediyor. Mülteci işçilerin ise eşit iş süresi- eşit ücret talebi etrafında birleşmesi, Türk işçiler ile birlikte mücadele arayışına girmesi gereken bir dönem karşımızda duruyor.

ÖNCEKİ HABER

Kurşun fabrikasında çalışan işçi kurşun zehirlenmesi sonucu bacaklarını kullanamıyor

SONRAKİ HABER

Patlamada yaralanan Özkan Demir Çelik işçisi Erkan Ergin yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa