14 Ekim 2020 07:32

Bıçak sırtında bir yaşamın gösterdikleri

“Bu karşı çıkış, yani mücadele nasıl olacak? İşçilerin mücadele olanakları ne?” bu soruların cevapları belki başka bir yazıda derinleştirmek gerekir ama işçi gençlerin gündemi olması gerektiği kesin.

Fotoğraf: Museums Victoria/Unsplash

Paylaş

Sinancem ALİKOÇ

Ankara

Dergimiz uzun süredir birçok ilden ve sanayi bölgesinden genç işçilerden mektuplar ve izlenimlere yer verdi. Bunların ana ağırlığı genç işçilerin çalışma ve yaşam koşulları ve bunlara karşı tepki ve taleplerine yer verdi. Ankara’dan da OSTİM’den birçok çırağın ve başka düzeylerdeki genç işçilerin eğilimlerine yer verdik. Bunlar dışında muhtemelen birçoğu işçi olacak birçok meslek liselinin bugün yaşadığı sorunlar ve geleceğe dair talepleri dergimizde ve Evrensel Gazetesi’nde yer aldı, almaya devam edecektir. Belki bu kısa dönemi özetlemek, tekrar hatırlatmak iyi olacaktır, hem dergimizi takip eden genç işçiler için hem de bu alanı merak eden diğer gençlik kesimleri açısından. Tabi burada yazıyı toparlayan ana kaynağın yine OSTİM’deki genç işçiler olduğunu belirtmekte fayda var.

EKONOMİ KÖTÜYE GİDİYOR, YAŞAM ZORLAŞIYOR!

Genç işçiler arasında ekonomik kriz ve pandeminin etkisinin yoğunlaştığını görebiliriz. Ekonomik krizin sonuçları işçileri bugün daha da ağır etkilerken, birçoğundan daha düşük ücret alan genç işçiler oldukça etkilendi. Birçok genç için (özellikle çıraklar) aldıkları ücretleri sadece yol ve sigara paralarına ancak yettiğini söylüyor. Örneğin İmam Hatip Lisesi’ni bırakmak durumunda kalmış genç bir çırak “evde, dükkânda yemek çıkmasa aç kalacağız.” İfadelerini şakayla karışık kullanabiliyor. Bekâr işçiler için belki daha kolay olan bu durumda evli veya çocuklu işçiler için artık tamamen bıçak sırtında. Atölye aralarında geçim sıkıntılarına dair sohbet eden genç işçiler, genelde “hadi biz yine iyiyiz, ama arkadaşların durumu daha zor” diyerek evli arkadaşlarını işaret ediyor. Buradaki genç işçilerin birçoğunun ikinci kuşak işçiler olduğunu söylemek mümkün. Yani babaları da işçi. Dolayısıyla yaşadıkları koşulları garipsemiyorlar, üniversite hayatı gibi farklı alternatifleri aramıyorlar. Nadir olarak mevcut durumdan sorumlu olarak ailelerini tutuyorlar. Asıl hedef aldıkları, hükümetin ekonomi politikaları ve patronlarını. Ama atölye içinde yaşanan her problemli durumdan patron sorumlu tutuluyor, oldukça haklı bir tutum. Zaman zaman bu öfke tekil olarak patronlara değil, sisteme de yöneliyor. Kötü giden ekonomi ve zorlaşan yaşam için genç işçilerin ilk elden tutumu mücadele oluyor demek oldukça güç. Daha önceki sayılarda da aktarmıştık, gençler özellikle çırakların OSTİM gibi bir organize sanayi bölgesinde bir atölye açmak gibi hedefleri var. Bu hedefler yaş ilerledikçe büyük bir fabrikada işe girmeye dönüşüyor. Çünkü büyük fabrikalar hak ve çalışma koşulları bakımından OSTİM’den çok daha iyi. Ancak bunun oradaki işçilerin kazanımı olduğuna dair bilgi veya inanç neredeyse yok.

YOĞUN VE FAZLA MESAİ SAATLERİ, SINIRLI SOSYAL HAYAT

“Bu ekonomik dar boğaz ve hayat telaşı içinde bu gençlerin sosyal hayatı nasıl?​” sorusu herkesin aklına gelebilir. OSTİM’deki genç işçilere bu soruyu sorarsanız kahkahalarla gülecek ve size “ne sosyal hayatı?​” diyeceklerdir. Bu muhtemel senaryonun yaşanmasının sebebi genç işçilerin en az 8 saat çalışmaları. Ki bu iyimser bir rakam, ek mesaiye kalınmadığı koşulda dahi esnetilen bir mesai kavramı var. Örneğin mesai akşam 18.00’da bitiyorsa atölyenin temizliği 18.00’dan sonra yapılıyor, en az yarım saat fiilen mesaiye kalınıyor. Veya öğle arasında ya da paydosa yakın saatlerde herhangi bir taşınacak malın atölyeye girmesi mesai saatin fiilen esnetiyor. Bu durumlar yaşanamasa dahi işin kendisi hayli yorucu ve yıpratıcı. Dolayısıyla bir sosyal hayat iş günlerinde neredeyse imkânsız. Ancak bunun sorumluluğunu patrona ya da sisteme yükleyen çok az genç işçi var. Yaşamak için bunu yapmak zorunda olduklarını ifade ediyorlar, patronun da kazanmak için zorunda olduğunu. Ancak bunun dışında, araba yarışları (modifiye şahin gibi), Ankaragücü maçlarını izlemek, kahvelerde ya da birahanelerde takılmak hafta sonu aktiviteleri arasında.

“HÜKÜMET DEĞİL DEVLET MESELESİ” TEMEL REFLEKS

Yukarı da işçi gençlerin hükümetin ekonomi politikalarına tepkili olduğunu söylemiştik. İşçilere yönelik iyi bir şeyin yapılmadığı genel bir eğilim. Zaman zaman her hükümetin böyle yaptığı/ yapacağı söylense de, bu kuşak sadece AKP hükümetini görmüş, birçoğu AKP iktidara geldikten sonra doğmuş hatta. Bu düşünülünce alternatif hükümetler pek gündem olmuyor, farklı bir sistem arayışı ise zaman zaman. Ancak hükümet ekonomik durumdan sorumlu tutulsa da dış politikada genç işçileri etkileyebiliyor. Burada daha çok “hükümet değil devlet meselesi” işçiler açısında öne atılıyor. Yani Karadeniz’de çıkan gaz, Yunanistan alınacak 12 ada, kardeş ülke Azerbaycan’a verilecek destek hükümetin değil devletin meselesi yani hepimizin meselesi. Peki neden? Elbette hepimizin çıkarı olduğu için. Peki, gerçekten öyle mi? Bu soruya evet cevabı vermek oldukça güç. Birçok işçi ne Karadeniz’den çıkacak gazın, ne de 12 adanın onlara bir yararı olmayacağının farkında. Bir refleks olarak savunulan bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Bir miktar tartışma sonrası aslında öne sürülen büyük Türkiye geleceğinin gerçek olsa da bizim geleceğimiz olmadığına ikna oluyorlar. Öte yandan birçok işçi emperyalistlere kafa tutan bir ülke olmanın gururunu yaşadıklarını ifade ediyorlar, bir yandan her gün değer kaybeden ücretlerinden yakınırlarken. Genç işçilerin geleceğini kazanmasının bir yolu aslında işçilerin emekçiler lehine olmayan savaşların karşısında olmakla mümkün. Daha yüksek ücret insanca çalışma koşullarının sağlanması mücadelesi ile birlikte savaşa politikalarına karşı olmayı içinde barındırıyor. Yani sadece ekonomi politikalarına değil, kapitalistlerin ve onların hükümetlerinin politikalarına yekten karşı çıkmak gerek.

ÖNCEKİ HABER

Ardanuç'ta taş ocağı tepkisi: Dinamitler yüzünden köyümüz yaşanmaz hale geldi 

SONRAKİ HABER

Genç Kalyoncu’nun sermaye dünyası ve Türkiye gerçeği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa