14 Ekim 2020 10:05

Gençler geleceğine sahip çıkıyor: Yunanistan’da liseler işgalde, Endonezya'da sokakta

Yunanistan ve Endonezya’da öğrenciler eylemlere başladı. Peki ya protestoların nedeni ve gençlik hareketinin geçmişi neydi?

Kaynak: Monika Monika/ Flickr ( CC BY 2.0)

Paylaş

Yunanistan:

Yunanistan, öğrenci hareketinde geleneğe sahip bir ülke. 17 Kasım 1973’te “Albaylar Cuntası”na karşı yapılan Politektik Direnişi’nin bu gelenekte önemli bir yeri var. Darbe hükümetinin baskısına, antidemokratik ve faşizan uygulamalarına karşı başlayan bu öğrenci direnişinin işçiler tarafından sahiplenilmesi cuntanın yıkılmasına yol açtı. Böylece 17 Kasım, Yunanistanlı öğrencilerin ve halkların zihninde önemli bir yere sahip oldu. Her yıl kasımın 17’sinde anmalar ve üniversite işgalleri Yunanistan’da olağanlaşsa da bu sefer eylemler daha farklı bir şekilde gündemimize düştü.

GELENEKTEN BUGÜNE

Pandemi dönemiyle birlikte Yunanistan’da okulların gerekli önlemler alınmadan açılması birçok öğrencinin tepkisine sebep oldu. Tabii ki bu tepki yalnızca sözde kalmadı. Çünkü Yunanistan’da orta dereceli okullarda(lise vb.) demokratik katılım öğrenciler için önem arz ediyor. Öyle ki liselerde yapılan ve okul yönetiminin de tanıdığı 15 kişilik öğrenci komitesi seçimlerinin eylül ayında da yapılmamış olması öğrencileri bütün okullarda komite kurmaya ve okullar arası koordinasyon komitesi oluşturmalarına itti. Bu komitelerin varlığının öğrencileri, taleplerini pratikte almaya yönlendirdiğini söylemek yanlış olmaz. Demokratik mekanizmaların okul içerisinden yükselmesi ve okul yönetimi tarafından tanınmasının yarattığı meşruiyetin öğrencileri mücadeleye katma konusunda önemli bir etkisi var. Ki bunu da eylül ayında başlayan eylemlerle görmüş olduk. Eylemlerde öğrenciler, 700’den fazla liseyi işgal etti. Bu sayı neredeyse ülkedeki liselerin 5’te 1’i demek. Öğrencilerin işgallerinin artması da taleplerin yerel değil ulusal bir nitelik taşımasına sebebiyet veriyor. Sınıf sayısının azaltılması, eski okul binalarının yenilenmesi, pandemiye yönelik ciddi önlem alınması, öğrencilere ücretsiz ulaşım desteği verilmesi, öğretmen açığının kapatılması, teneffüslerin uzatılıp derslerin kısaltılması ve okullarda yeterli temizlik görevlisinin bulunması ve birçoğu talepler arasında. Bu talepler Türkiyeli öğrencilere hiç de yabancı değil. Her ne kadar ülkemizde böyle bir eylem gerçekleşmese de öğrencilerin eğilimleri bizi komşumuzla yakınlaştırıyor.

HÜKÜMET BASTIRMAYA ÇALIŞSA DA

Yunanistan hükümetinin boğuşması gereken sorunlar arasında sadece işgallerle birlikte eğitimin durmaya yaklaşması yok. Aynı zamanda Doğu Akdeniz ve pandemi sorununu hükümeti zor durumda bıraktı.Bu nedenlehükümet iç ve dış politikadaki sorunlara yenisinin eklenmemesi için demokratik bir çözümden ziyade eylemleri yer yer polis şiddetiyle bastırmaya çalışıyor. Demokratik kurumların, eğitim sendikalarının ve bazı partilerin hükümetin tutumuna tepki göstermesi öğrencilerin meşru eylemlerinde yalnız olmadığına işaret. Bu ve bunun gibi destekler öğrencilerin amaçlarına ulaşmasına katkı sağlayabilir. Baskı her gün artsa da öğrenciler sorunun yakıcılığı karşısında talepler kabul edilene kadar mücadele etmekte olan ısrarı ve yerellere dayanan demokratik mekanizmalardan aldığı güç, Türkiye gençliği için örnek alınabilecek bir nitelik gösteriyor.

Endonezya:

Endonezya’da sınıf hareketine dair şeyler pek karşımıza çıkmaz. Ancak 1960-70’li yıllar Türkiye’de hareket nasıl yüksekse 1960’larda da Endonezya’da durum benzerdi. Bu hareketi durdurmak için 1965’de ABD destekli bir darbe gerçekleşti ve General Suharto iktidara geldi. Suharto’nun ilk hedefi ülkedeki sosyalistler oldu çünkü sosyalistler dönemin güçlü örgütlenmelerindendi. Sonucunda 2 milyon sosyalist hapse atıldı veya öldürüldü. Hareket bastırılsa dahi toplumsal dinamikler kolay kolay bastırılamazdı ve 33 sene sonra 1998’de işçiler ve öğrenciler kitlesel bir ayaklanma gerçekleştirerek Suharto iktidarına son verdi.

1998 DENEYİMİ BUGÜNE IŞIK TUTUYOR

Kısaca böyle bir geçmişe sahip Endonezya küçümsenecek bir ülke değil. Aksine şu an en hareketli ülkelerden biri. Çünkü bir süredir işçiler, ülkenin birçok yerinde yeni istihdam yasasına karşı sokaklara çıkmış durumda. Ki işçilere destek veren ciddi bir öğrenci kitlesi de mevcut ve işçiler-öğrenciler yer yer polisle çatışma yaşıyor. Olaylar, 1998 yılına gittikçe benzemeye başlıyor. Bu koşullar altında öğrenci hareketinin nasıl işçi sınıfının çıkarlarıyla birleştiğine bakmak gerekiyor. Yasada toplu sözleşmelerin azami süresinin kaldırılmasını, çalışma saatlerinin arttırılmasını, kıdem tazminatının düşürülmesini, ücretli izinlerin azaltılmasını içeren işçi haklarına kısmaya yönelik birçok madde var. 2019’da kürtaj ve evlilik dışı cinsel ilişki yasağı getirmeye çalışan hükümete tepki de halkın hafızasında. Haklara saldıran ve özgürlükleri kısıtlamaya çalışan hükümete karşı geleceklere sahip çıkma bilinciyle hareket eden öğrencilerin işçilerle birlikte neden hareket ettiği bu çerçevede daha anlaşılır oluyor. İşçi sınıfının bir parçasını oluşturan ya da oluşturacak olmanın verdiği bilinç aslında öğrencilerin neden geleceği şu andan kurtarmanın gerektiğini gösteriyor. Ülkemizde de kıdem tazminatını fona devretme, işçi haklarını kısıtlama çabalarının yaşandığı günlerden geçerken genç işçilerin ve öğrencilerin Endonezya’yı takip etmesinde fayda var.

Hazırlayan: Cenk Yılmaz BAYIR

ÖNCEKİ HABER

Mahkeme 'hata'sını yeni fark etti: Kavala'yı tahliye olduğu suçtan tutuklamışız

SONRAKİ HABER

HDP'li Kerestecioğlu: Kovid-19 işçilerin başlıca ölüm sebeplerinden biri haline geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa